DNA eşleşmesi yeterli mi? Adli tıp uzmanı ve hukukçular Narin Güran’ın amcasının tutuklanmasını değerlendirdi

Narin Güran’ın akıbetinin ne olduğu henüz belli olmadan amca Salim Güran’ın “kasten öldürme” suçundan tutuklanması tartışmalara yol açtı. DNA eşleşmesi delil olarak yeterli mi, tutuklama hukuka uygun mu? Uzmanlar değerlendirdi.

Diyarbakır’da 21 Ağustos’ta kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran’a yönelik yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan amca Salim Güran, dün (2 Eylül) “kasten öldürme” ve “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçlarından tutuklandı.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç tutuklamanın ardından konuştu. Narin’in henüz bulunamadığını dile getiren Tunç, “Bulunan izlerin kime ait olduğuna dair bir belirleme yapılamadı. Narin’in amcası gözaltına alındı, soruşturma devam ediyor. Bu aşamada bizim bir şey söylememiz doğru olmaz. Anne ve babadan alınan kan örnekleri, amcanın arabasında bulunan örneklerle eşleşti. Bu doğrultuda tutuklama gerçekleşti. Asıl temennimiz Narin’in canlı olarak bulunması” dedi.

Arama çalışmaları sürerken, hayatta olup olmadığı bilinmeyen Narin Güran’ın amcası Salim Güran’ın “kasten öldürme” suçundan tutuklanması tartışmalara neden oldu. Hukuki süreci ve soruşturmada DNA örneğinin ne anlama geldiğini İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Adli Tıp ve Adli Bilimler Enstitüsü Fen Bilimleri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Emel Hülya Yükseloğlu ve eski İzmir Baro Başkanı avukat Ercan Demir ile konuştuk.

DNA örneği ne anlama geliyor?

Anne ve babadan alınan alınan biyolojik örnekle karşılaştırma yapıldığını ve çocuğun Narin Güran olduğunun saptandığını anlatan Prof. Dr. Yükseloğlu, bunun önemli olduğunu söyledi.

Yükseloğlu, arabada DNA örneğinin bulunmasının çocuğun araca bindiğini gösterdiğini dile getirdi:

“DNA’ya göre bildiğimiz tek şey var, o çocuk o arabaya binmiş ve o çocuk Narin.”

“Çamaşır suyu kullanılmadığı sürece DNA temizlense de kalır”

DNA’nın herhangi bir yüzeyde ne kadar kalabileceği yönündeki sorumuza Prof. Dr. Yükseloğlu, şöyle yanıt verdi:

“Daha önceden o arabaya bindiyse ve araba temizlenmediyse DNA’sı kalabilir. El sürülmediği müddetçe, temizlenmediği müddetçe yıllarca kalması mümkün. Çamaşır suyu kullanılmadığı takdirde DNA temizlense bile kalır. Bu ekipler ‘şak’ diye DNA’ya ulaştıklarına göre, bunun ben çok eski olduğunu zannetmiyorum.”

Dosyada yer alan DNA örneklerini görmediğini vurgulayan Prof. Dr. Yükseloğlu, soruşturmanın tam olarak nasıl ilerlediği konusunda detayları bilmediğini belirtti. Yükseloğlu, bazı bilgilerin kamuoyu ile paylaşılmıyor olabileceği ihtimaline de değindi.

“Örneklerin eşleşmesi makul şüphe uyandırıyor”

Yükseloğlu, anne ve babanın kan örnekleriyle arabada bulunan örneğin eşleşmesinin amcası hakkında makul düzeyde şüphe uyandırdığını dile getirdi. Dosyada ifadelerin de önemli olduğunu savunan Yükseloğlu, örnek vererek şu bilgileri paylaştı:

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

“Mesela bir yerde bir cinayet işlendi. Kurumuş kan lekeleri, kıl örnekleri, epiterler orada 50 yıl, 100 yıl kalabilir. O odaya başkası girmediği, oda temizlenmediği müddetçe örneklerin orada kalma ihtimali var. DNA o yüzden bu kadar kuvvetli bir delil.”

Narin’in kaybolmasının üzerinden uzun süre geçtiğini vurgulayan Yükseloğlu, küçük çocuğun sağlıklı bulunmasının zor olduğunu söyledi

“DNA tek başına tutuklama gerekçesi olamaz”

Eski İzmir Barosu Başkanı avukat Ercan Demir ise “Ceset olmadan tutuklama olur mu?” konusunun ceza hukukunda tartışmalı olduğunu ve farklı görüşler bulunduğunu anlattı.

Demir, dosya konusunda ayrıntılı bilgilere sahip olmadığını vurguladı ve şöyle dedi:

“Ceset bulunmamış olabilir ama tutuklama kararını neden verdi, bilmiyoruz. Savcı, ‘Burada kasten öldürme eyleminin olduğuna ilişkin ciddi bir şüphe, kuvvetli şüphe elde ettim. O kuvvetli şüpheden dolayı tedbiren tutuklanmasını istiyorum’ demiş olabilir. Onu görmek lazım.”

Ortada iddianame olmadığını, dava açılmadığını hatırlatan Demir, savcının soruşturma aşamasında tedbir amaçlı tutuklama kararı uyguladığını savundu. Demir, “Başka deliller varsa yapılabilir ama tek başına kan örneklerinin uyuşmasından dolayı kimse tutuklanamaz. Ama başka delillerin olup olmadığını bilmiyoruz” diye konuştu.

“Tutuklama ciddi, itham içeren bir tedbir”

Farklı kanıtların önemli olduğunu söyleyen Demir, “Tanık ifadesi, görüntü kaydı, kişinin savunmasını yalanlayan kayıtlar olabilir. Dolayısıyla bunlarla birleştirilerek değerlendirildiğinde bir kuvvetli suç şüphesinin olduğu düşünülür. Ona göre savcı tedbir olarak tutuklama talep edebilir. Ama tek başına kan örneğiyle tutuklama kararı verilemez” dedi.

Demir, Türkiye’de ceset bulunmadığı halde açılan dava örnekleri olduğunu söyledi. Demir, “Öldürme olayının gerçekleşmiş olma olasılığına ilişkin kuvvetli bir şüphe sebebiyle bir tedbir uygulanmış. Bu tedbirin uygulanması da basit delillerle olmamalı. Çünkü bu ciddi bir tedbir. Kişi güvenliğini ortadan kaldıran, onu itham eden bir tedbir” diye konuştu.