11 başlıkta Harris ve Trump politikaları: Adaylar ne vadediyor?

ABD başkanlık seçimleri yaklaşırken, seçmenler temel politikalarda iki zıt vizyon arasında tercih yapmak zorunda kalacak. Peki Kamala Harris ve Donald Trump nasıl bir ABD hayal ediyor? Göçmen politikalarından ekonomiye, Ortadoğu savaşından bireysel silahlanmaya, Medyascope Dış Haberler Servisi, sizler için iki adayın temel konulardaki tutumunu derledi.

Harris ve Trump
Ortadoğu’daki savaş, özellikle müslüman seçmen üzerinde belirleyici

Ortadoğu’da savaş: ABD hangi aday nasıl bir adım atacak?

Kamala Harris çatışmaların diplomatik yollarla çözülmesi gerektiğini belirtiyor. Gazze’deki sivillerin güvenliği için, savaş sonrası bölgenin yeniden inşası adına planı olduğunu söylüyor.

Harris yardımcılığı döneminde de bölgedeki sivilleri koruma niyetini vurguladı. Sivillere zarar gelmemesi için gerektiğinde İsrail’e sağlanan askeri mühimmatın da geri çekilebileceğini söylüyor. Harris “İsrail her ne kadar kendini koruma hakkına sahip olsa da sivillere zarar gelmemesi de sorumlulukları arasındadır.” diyor.

Donald Trump ise bu konuda Harris’ten daha katı. Trump “Hiçbir başkan İsrail’i benden daha fazla savunmamıştır” diyor. İsrail’i sivillere yönelik saldırılardan ötürü suçlayan Biden-Harris yönetimini haksız buluyor. İki devletli çözüme kesinlikle karşı olduğunu belirtiyor.

Her iki aday da İsrail’in kendini savunma hakkını destekliyor. Kamala Harris diploması ile çatışmayı sonlandırmak istediğini vurguluyor. Sivil ölümlerin önüne geçilmesini destekliyor. Donald Trump ise İsrail’i her koşulda destekleyeceğini beyan ediyor.

Harris ve Trump
ABD Başkanlık seçiminde en önemli başlıklardan biri ekonomi

Başkan olduklarında ekonomide hangi yolu izleyecekler?

Kamala Harris, çalışan ailelerin gıda ve konut maliyetlerini düşürmeyi önceliği olarak belirtiyor. Gıda fiyatlarında haksız artışları yasaklamayı, ilk kez ev alacaklara yardım etmeyi amaçlıyor. Konut arzını artırmayı vaat ediyor.

Harris ayrıca büyük şirketlere ve yıllık 400 bin dolar üzeri kazananlara vergi artışı getirmeyi planlıyor. Çocuk vergi kredilerini genişletmek istiyor. Bu politikaların orta sınıf ailelere yardımcı olacağını ve ekonomik eşitsizliği azaltacağını söylüyor. Harris, “Amerikan ailelerine nefes aldıracak ve onlara daha fazla ekonomik güvenlik sağlayacak politikalar uygulayacağız” diye vurguluyor.

Donald Trump ise “Enflasyonu sona erdireceğim ve Amerika’yı yeniden uygun fiyatlı hale getireceğim” diyor. Trump, faiz oranlarını düşüreceğini söylüyor ancak başkanın faiz oranları üzerinde doğrudan kontrolü bulunmuyor.

Trump trilyonlarca dolarlık vergi indirimi öneriyor. 2017’deki çoğunlukla zenginlere yarayan vergi indirimlerini uzatmak istiyor. Belgesiz göçmenleri sınır dışı ederek konut fiyatlarını düşüreceğini iddia ediyor. Trump, “Vergi indirimleri ve düzenlemelerin azaltılması yoluyla ekonomik büyümeyi hızlandıracağız” diyor. Analistler her iki adayın vergi planının da bütçe açığını artıracağını, ancak Trump’ın planının daha fazla artıracağını belirtiyor.

Harris ve Trump
Göçmen politikası, ABD’li özellikle Cumhuriyetçi seçmenin en hassas olduğu konulardan biri

Göçmen politikaları: Seçmenin yumuşak karnı

Kamala Harris, başkan yardımcısı olarak ABD-Meksika sınırındaki kriz için temel nedenleri ele alma görevini üstlendi. Göçü azaltmak için bölgeye özel sektörden 5 milyar dolar yatırım yaptı. Harris, “Göçün temel nedenlerini ele almak için Orta Amerika’da yatırım ve iş yaratmaya odaklandık” diyor.

Harris son dönemde daha sert bir göç politikası tutumu benimsedi. Kaliforniya başsavcısı olarak insan kaçakçılarıyla mücadele ettiğini vurguluyor. “Başsavcı olarak kartelleri ve uyuşturucu kaçakçılığı çetelerini kovuşturdum. Başkan olarak da fentanil ve insan kaçakçılığına karşı sert önlemler alacağım” diyor.

Donald Trump, sınırı tamamen kapatmayı ve duvar inşaatını tamamlamayı vaat ediyor. “Sınırı mühürleyeceğiz ve duvarın inşaatını bitireceğiz” diyen Trump, ABD tarihinin en büyük toplu sınır dışı etme operasyonunu gerçekleştireceğini söylüyor. Bir yılda 1 milyon kişiyi sınır dışı etmeyi hedefliyor.

Trump’ın başkan yardımcısı adayı Vance, “Bir milyonla başlayalım. Kamala Harris’in başarısız olduğu yer burası. Oradan devam edebiliriz” dedi. Ancak uzmanlar, bu kadar büyük çaplı bir sınır dışı operasyonunun yasal ve lojistik zorluklarla karşılaşacağını belirtiyor. Tarihte benzer bir girişim olan 1954’teki “Operation Wetback” operasyonu da fonlama eksikliği ve kamuoyu tepkisi nedeniyle kısa sürede sonlanmıştı.

Trump ve Harris ABD dış politikasında iki ayrı tutum sahibi adaylar
Trump ve Harris ABD dış politikasında iki ayrı tutum sahibi adaylar.

Nasıl bir dış politika? Hangi aday ne yapacak?

Kamala Harris, Ukrayna’yı “ne kadar gerekiyorsa o kadar” desteklemeye söz veriyor. “Ukrayna’yı sonuna kadar destekleyeceğiz” diyen Harris, ABD’nin Çin’e karşı “21. yüzyıl rekabetini” kazanmasını sağlayacağını söylüyor. “ABD’nin, Çin’in değil, 21. yüzyıl rekabetini kazanmasını sağlayacağım” şeklinde vurguluyor.

Harris, İsrail-Filistin meselesinde iki devletli çözümü savunuyor ve Gazze’deki savaşın sonlanmasını istiyor. “İsrailliler ve Filistinliler arasında iki devletli bir çözümün uzun süredir savunucusuyum ve Gazze’deki savaşın sona ermesi çağrısında bulundum” diyor. Harris, diplomasiyi öne çıkaran ve müttefiklerle işbirliğini güçlendiren bir dış politika vizyonuna sahip.

Donald Trump ise “yalnızcı” bir dış politika benimsiyor. “Amerika’yı dünyanın geri kalanından ayıracağız ve kendi çıkarlarımıza odaklanacağız” diyen Trump, Ukrayna’daki savaşı 24 saat içinde bitireceğini iddia ediyor. “Rusya ile müzakere yoluyla Ukrayna’daki savaşı 24 saat içinde sona erdireceğim” diye belirtiyor.

Trump kendisini İsrail’in güçlü bir destekçisi olarak konumlandırıyor ama Gazze’deki savaşı nasıl bitireceğine dair detay vermiyor. Demokratlar, Trump’ın Ukrayna politikasının Putin’i cesaretlendireceğini söylüyor. Trump ayrıca NATO’yu eleştirmeye devam ediyor. Cumhuriyetçi aday, ABD’nin müttefiklerinin savunma harcamalarını yükseltmeleri gerektiğini söylüyor.

Dış ticaret ve Çin'le ilişkiler seçimin kaderini tayin edecek bir diğer başlık
Dış ticaret ve Çin’le ilişkiler seçimin kaderini tayin edecek bir diğer başlık.

ABD dış ticareti adaylara göre nasıl şekil alacak?

Harris, Amerikan işçilerini ve endüstrilerini korurken, aynı zamanda küresel ticaret sistemine bağlı kalacağını vurguluyor. “Adil ticaret anlaşmaları yapacağız ve Amerikan işçilerini koruyacağız, ancak aynı zamanda küresel ekonomide rekabet gücümüzü de artıracağız” diyor. Harris, özellikle Çin’e karşı daha sert bir ticaret tutumu benimseyeceğini ancak bunu müttefiklerle işbirliği içinde yapacağını belirtiyor.

Donald Trump ise tarifeleri kampanyasının merkezine koyuyor. “Çoğu yabancı mala %10-20 tarife, Çin’den gelenlere çok daha yüksek tarifeler uygulayacağız” diyor. Trump, bu politikanın Amerikan üretimini canlandıracağını ve iş yaratacağını iddia ediyor.

Trump, “Amerika’yı Yeniden Harika Yap” sloganıyla uyumlu olarak, ticaret politikasını milliyetçi bir çerçeveye oturtuyor. “Ticaret anlaşmalarını yeniden müzakere edeceğiz ve Amerika’yı her zaman ilk sıraya koyacağız” diyor. Ekonomistler ise, geniş çaplı tarifelerin tüketici fiyatlarını arttırabileceği ve küresel ticaret savaşlarını tetikleyebileceği konusunda uyarıyor.

Adaylar iklim krizi konusunda zıt yaklaşımlara sahip
Harris ve Trump iklim krizi konusunda zıt yaklaşımlara sahip.

İklim ve çevre konusunda da görüş farklılığı dikkat çekiyor

Kamala Harris, başkan yardımcısı olarak yenilenebilir enerji ve elektrikli araçlara yüz milyarlarca dolar aktaran “Enflasyonu Azaltma Yasası”nın geçmesine yardımcı oldu. “İklim değişikliğiyle mücadele, ekonomimizi güçlendirmek ve gelecek nesillere temiz bir gezegen bırakmak için kritik öneme sahip” diyor.

Harris, yeşil enerji yatırımlarını artırmayı ve karbon emisyonlarını azaltmayı vaat ediyor. “Temiz enerji ekonomisine geçişi hızlandıracağız, ancak bunu işçileri ve toplulukları göz ardı etmeden yapacağız” diye belirtiyor. Harris, iklim değişikliğini ulusal güvenlik meselesi olarak görüyor. Demokrat aday, bu konuda ABD’ye küresel liderlik öneriyor.

Donald Trump, başkanlığı döneminde elektrik santrallerinden ve araçlardan karbondioksit emisyonlarına getirilen sınırlamalar dahil yüzlerce çevre koruma önlemini geri çevirdi. “Fosil yakıtları kurtaracağız ve Amerikan enerji bağımsızlığını yeniden sağlayacağız” diyor.

Trump, iklim değişikliği konusundaki şüpheci tutumunu sürdürüyor ve çevre düzenlemelerini “iş öldüren” kurallar olarak nitelendiriyor. “Paris İklim Anlaşması’ndan çekilme kararımı yenileyeceğim ve Amerikan enerji sektörünü özgürleştireceğim” diyor. Trump’ın çevre politikaları, ekonomik büyümeyi çevresel kaygıların önüne koyan bir yaklaşımı yansıtıyor.

ABD vatandaşları için sağlık sisteminde yapılacak reform çok önemli
ABD vatandaşları için sağlık sisteminde reform çok önemli.

Amerikalının bitmeyen çilesi: Nasıl bir sağlık sistemi vadediyor?

Kamala Harris, Biden yönetiminin reçeteli ilaç maliyetlerini düşürme ve insülin fiyatlarını 35 dolarla sınırlama çabalarını destekliyor. “Sağlık hizmetlerine erişimi genişletecek ve ilaç fiyatlarını düşüreceğiz” diyor. Harris, “Obamacare” olarak bilinen Uygun Bakım Yasası’nı (ACA) korumayı ve güçlendirmeyi vaat ediyor.

Harris ayrıca zihinsel sağlık hizmetlerine erişimi artırmayı ve opioid krizine karşı mücadeleyi güçlendirmeyi planlıyor. “Herkes için uygun fiyatlı, kaliteli sağlık hizmetini bir hak haline getireceğiz” diyor.

Donald Trump, milyonlarca kişiye sigorta sağlayan Obamacare’i kaldırma girişimlerini yenilemeyeceğini söylüyor. “Uygun Bakım Yasası’nı kaldırmaya çalışmayacağız, ancak onu iyileştireceğiz ve daha iyi hale getireceğiz” diyor. Trump, sağlık hizmetlerinde şeffaflığı artırmayı ve reçeteli ilaç fiyatlarını düşürmeyi vaat ediyor.

Trump ayrıca vergi mükellefleri tarafından finanse edilen doğurganlık tedavisi çağrısı yaptı. “Doğurganlık tedavilerini destekleyeceğiz ve ailelere yardımcı olacağız” diyor. Trump’ın sağlık politikası vizyonu, devlet müdahalesini azaltmayı ve özel sektör çözümlerini teşvik etmeyi hedefliyor.

Bireysel silahlanma, ABD’de her yıl binlerce insanın ölümüne sebep oluyor.

Bireysel silahlanma konusuna yaklaşımları nasıl?

Kamala Harris, silahlı şiddeti önlemeyi kilit bir vaat haline getirdi. “Silah şiddeti salgınını sona erdirmek için cesur adımlar atacağız” diyor. Harris, adli sicil kontrollerini genişletmeyi ve silah üreticilerinin dokunulmazlığını kaldırmayı hedefliyor.

Kamala Harris ve yardımcısı Tim Walz, kendileri silah sahibi olmalarına rağmen daha sıkı silah kontrol yasalarını savunuyorlar. Harris “anayasal haklara” saygı duyarken, aynı zamanda toplumu güvende tutmak için makul önlemler almayı planlıyor.

Donald Trump, Harris’in aksine, anayasal bir hak olan silah taşıma özgürlüğünün güçlü bir savunucusu. “Anayasal haklarınızı sonuna kadar savunacağım” diyen Trump, Ulusal Tüfek Derneği’ne hitaben yaptığı konuşmada silahların “en iyi dostu” olduğunu söyledi.

Trump, silah kontrolü yerine okullarda güvenliği artırmayı ve zihinsel sağlık hizmetlerini geliştirmeyi öneriyor. “Silahlar değil, kötü insanlar suç işler” diyen Trump, silah sahiplerinin haklarını koruyacağını vurguluyor. Ayrıca, ülke genelinde gizli silah taşıma hakkının destekçisi. Cumhuriyetçi aday, “silahsızlandırılmış bölgeleri” kaldırmayı vadediyor.

Adayların ABD'deki adalet sistemine yaklaşımında farklılıklar bulunuyor
Adayların ABD’deki adalet sistemine yaklaşımında da farklılıklar var.

Adayların ülkedeki yargı sistemi hakkındaki görüşleri ne?

Kamala Harris, savcı olarak deneyimini öne çıkarıyor ve Trump’ın bir suçtan mahkum edilmiş olmasıyla tezat oluşturduğunu vurguluyor. “Mahkeme salonunda her türlü suçluyla karşı karşıya geldim. Donald Trump’ı çok iyi biliyorum” diyor. Harris, adalet sisteminde reform yapılması gerektiğini savunuyor.

Harris özellikle uyuşturucu kartelleri ve insan kaçakçılığıyla mücadeleye odaklanacağını belirtiyor. “Fentanil krizini ele alacak ve uyuşturucu kartellerini adaletin pençesine teslim edeceğiz” diyor. Ayrıca, polis reformu konusunda da adımlar atacağını ancak “polisi finanse etmekten vazgeçme” çağrılarını desteklemediğini belirtiyor.

Donald Trump, uyuşturucu kartellerini yok etmeyi, çete şiddetini ezmek ve suça boğulmuş olduğunu iddia ettiği Demokratların yönettiği şehirleri yeniden inşa etmeyi vaat ediyor. “Sokaklarımızı suçtan temizleyeceğiz ve Amerikalıları yeniden güvende hissettireceğiz” diyor. Trump, daha sert cezaların olduğu bir adalet sistemi savunuyor.

Trump, ölüm cezasının uygulanmasını genişletmeyi ve uyuşturucu satıcılarına karşı daha sert cezalar getirmeyi öneriyor. “Sınırlarımızı güvence altına alarak ve tehlikeli suçluları hapse atarak suçu azaltacağız” diyor. Trump ayrıca, polis teşkilatlarını güçlendirmeyi ve onlara daha fazla kaynak sağlamayı vaat ediyor.

Kürtaj konusu, Kamala Harris'in özellikle kadın seçmenler üzerindeki en büyük kozu
Kürtaj hakkı, Kamala Harris’in özellikle kadın seçmenler üzerindeki en büyük kozu.

Kürtaj hakkı: Harris’ten destek, Trump tutarsız

Kamala Harris, kürtaj hakkını kampanyasının merkezine koyuyor. “Üreme özgürlüğü temel bir haktır ve bunu korumak için mücadele edeceğim” diyor. Harris, kürtaj hakkını ülke çapında güvence altına alacak federal yasalar için mücadele edeceğini söylüyor.

Harris, “Roe v. Wade kararı”nın iptalini “özgürlüğe yönelik bir saldırı” olarak nitelendiriyor. “Kadınların kendi bedenleri hakkında karar verme hakkını yeniden tesis edeceğiz” diyen Harris, kürtaj hizmetlerine erişimi korumak ve genişletmek için her türlü yasal ve idari aracı kullanacağını belirtiyor. Ayrıca, doğum kontrol yöntemlerine erişimi artırmayı da hedefliyor.

Donald Trump ise kariyeri boyunca kürtaj karşıtı bir tutum takındı. Bu konuda ABD’li kadınlardan büyük tepkiler toplamayı başaran eski ABD Başkanı, son haftalarda katı tutumunu esnetmiş görünüyor.

Seçim kampanyasında kürtaj konusunda tutarlı bir mesaj bulmakta zorlanan Trump, geçmişteki kürtaj karşıtı imajını seçimlere yansıtmama gayretinde gibi görünüyor.

“Bu konuda bir uzlaşma bulmalıyız” diyen Trump, kürtajın yasaklanması konusunda federal bir yasa çıkarmayı düşünmediğini belirtiyor. Bununla birlikte kürtaj karşıtı seçmen tabanını rahatsız etmemek için net bir pozisyon almaktan kaçınıyor. Bu durum, seçim kampanyası boyunca Trump’ın Harris karşısında en zorlandığı konulardan biri olmaya devam ediyor.

Öte yandan Trump, başkan olduğu dönemde Yüksek Mahkeme’ye atadığı üç yargıç, kürtaj hakkını anayasal güvence altına alan Roe v. Wade kararının iptalinde kilit rol oynadı. Trump, bu kararı “Tanrı’nın işi” olarak nitelendirmişti.

Adaylar eğitim sisteminin reforme edilmesi gerektiğinde uzlaşıyor
Trump ve Harris, eğitim sisteminin reforme edilmesi gerektiğinde uzlaşıyor.

İki adayın eğitim sistemine nasıl yaklaşıyor?

Kamala Harris, yüksek öğrenimin maliyetini düşürmeyi ve öğrenci borçlarını hafifletmeyi vaat ediyor. “Eğitim, Amerikan rüyasının anahtarıdır ve her öğrencinin kaliteli eğitime erişimini sağlayacağız” diyor. Harris, iki yıllık “Community College”ları ücretsiz hale getirmeyi hedefliyor. Düşük gelirli ailelerin çocukları için dört yıllık devlet üniversitelerini de ücretsiz yapmayı planlıyor.

Harris ayrıca üniversite öncesi eğitimde federal fonları artırmayı ve öğretmen maaşlarını yükseltmeyi planlıyor. “Öğretmenlerimize hak ettikleri değeri vereceğiz ve onların maaşlarını artıracağız” diyor. Erken çocukluk eğitimine yatırım yapmayı ve okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmayı da vaat ediyor. Harris, ırkçılık karşıtı ve kapsayıcı bir müfredat geliştirmeyi savunuyor.

Donald Trump ise Harris’ten farklı olarak, okul seçimi ve ebeveyn haklarını savunuyor. “Eğitimde güç, Washington’dan alınıp ailelere verilmelidir” diyor. Trump, özel okullar için daha fazla fon sağlamayı vaat ediyor. Ebeveynlerin çocuklarının eğitimi üzerinde daha fazla kontrol sahibi olması gerektiğini savunuyor.

Trump, üniversitelerde “aşırı sol ideoloji”ye karşı mücadele edeceğini söylüyor. “Üniversitelerimizi Marksist doktrinlerden temizleyeceğiz” diyen Trump, kampüslerde ifade özgürlüğünü korumak için federal fonları bir “koz” olarak kullanmayı öneriyor. Okullarda vatansever eğitimi teşvik edeceğini belirtiyor.

Trump ve Harris ABD için genel olarak ne anlama geliyor?

Kamala Harris ve Donald Trump, ABD’nin geleceğine dair birbirinden çok farklı vizyonlar sunuyor.

Harris, daha kapsamlı bir sosyal güvenlik ağı, iklim değişikliğiyle mücadele ve sivil hakların korunmasını savunurken; Trump vergi indirimleri, daha küçük bir devlet, silah hakları ve göçmenlik ile kürtaj konusunda daha sıkı kısıtlamalar öneriyor.

Seçmenler 5 Kasım’da bu iki farklı vizyon arasında tercih yapacak. Sonuç, sadece ABD’yi değil, tüm dünyayı etkileyecek. Zira ABD başkanı, dünyanın en güçlü askeri gücünü yönetiyor ve küresel ekonomi ile dış politikada kritik bir rol oynuyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.