İstanbul’un en kalabalık ilçesi Esenyurt, çarpık kentleşme, uyuşturucu sorununun sıradanlaşması, mülteci krizi ve kadın yoksulluğuyla boğuşuyor. ZFA Araştırması’na göre, ilçede yaşayanlar için aidiyet duygusu kaybolurken, güvenlik endişeleri artıyor.
Geçtiğimiz yıl yapılan 31 Mart 2024 yerel seçimleri öncesi İstanbul Kültür Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Dr. Nur Sinem Kourou’nun, ZFA Araştırma ile birlikte yürüttüğü Esenyurt saha çalışması, ilçenin sosyo-ekonomik yapısında giderek derinleşen sorunlara dikkat çekiyor. İstanbul’un en kalabalık ilçesi olan Esenyurt, farklı sosyo-ekonomik katmanları ve kültürel çeşitliliğiyle Türkiye’nin adeta bir “laboratuvarı” olarak görülüyor. Ancak bu zenginlik, sorunlarla iç içe bir yaşam sunuyor. Çarpık kentleşme, uyuşturucu kullanımı, mülteci krizi ve kadın yoksulluğu, Esenyurtluların hayatını zorlaştırıyor.
Çarpık kentleşme: “Allah’a en yakın daireler bizde”
Esenyurt’un kontrolsüz yapılaşmasının yarattığı sorunlar, ilçenin her köşesinde göze çarpıyor. Çok katlı, çok daireli binaların yükselmesiyle birlikte, altyapı yetersizliği ciddi bir problem haline gelmiş durumda.
Bu bağlamda bir görüşmeci, Esenyurt’taki yüksek katlı binaları eleştirerek, “Allah’a en yakın daireler bizde” diyor. Bu söylem de çarpık kentleşmeyi özetliyor. İlçede, büyük siteler ve yoksul mahalleler arasındaki fark belirgin var. Büyük sitelerde yaşayanlar “Esenyurt’a değil, yaşadığım siteye aidim” diyerek kendilerini ilçeden kopuk hissediyor. Ayrıca bu bölünen yaşam alanları, Esenyurt’un sosyal sorunlarının da temel kaynağı olarak öne çıkıyor.
Uyuşturucu ve çeteleşme: “İnsanın olduğu yerde yaşam olur, burada yaşam yok”
Araştırma, Esenyurt’ta sokaklarda uyuşturucu satışının adeta sıradanlaştığını ve çeteleşmenin ilçede güvenlik kaygısını artırdığını gösteriyor. Görüşmecilerden biri, “İnsanın olduğu yerde yaşam olur ama burada yaşam yok” sözleriyle bu sorunu özetliyor. Daha sonrasında aileler, güvenlik endişesiyle çocuklarını sokağa bırakmakta tereddüt ediyor. Bu güvensizlik hissi, ilçede günlük hayatı büyük ölçüde etkiliyor.
Mülteci sorunu: “Göze batmadan burada var oluyorlar”
Esenyurt’un demografisi, farklı etnik ve kültürel kimliklerin bir arada yaşadığı bir yapıya sahip. İlçede Kürtçe, Arapça ve Rusça gibi diller duyuluyor. Ayrıca göçmen ve mülteciler, ilçenin günlük yaşamında önemli bir yer tutuyor. Bir görüşmeci, “Buraya Suadiye’ye gitse sırıtacak insanlar geliyor. Ama burayı biliyor. Burada göze batmaz” diyerek mültecilerin ilçedeki görünürlüğünü ve aidiyet sorununu vurguluyor. Ancak bu çeşitlilik, “Esenyurtluluk” kimliğinin oluşmasını da zorlaştırıyor. Çoğu apartman kendi içinde kapalı bir yapıda yaşıyor. Dolayısıyla toplumsal bağlar zayıf kalıyor ve sosyal uyum zorlaşıyor.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Kadın yoksulluğu ve izolasyon: “Kadınlar için hayat zorlaşıyor”
Öte yandan araştırma, Esenyurt’ta kadınların yaşam koşullarının daha da zorlaştığını ortaya koyuyor. Kadın yoksulluğu, ev içi şiddet ve geleneksel normların etkisiyle sosyal alanda kendine yer bulamayan kadınlar, adeta izole bir hayat sürüyor. Görüşmecilerden biri, “Yirmi senedir burada, kadın mahallesinden dışarı çıkmamış. Van’ın köyündeki hayatını burada, Esenyurt’ta devam ettiriyor” sözleriyle kadınların kentsel yaşama katılmadan, izole bir hayat sürdüğünü belirtiyor.