Türk Ceza Kanunu’na “etki ajanlığı” kavramına dayanan yeni bir suç eklenmesi Adalet Komisyonu’nda kabul edilerek TBMM’ye gönderildi. Muhalefet, sivil toplum ve gazetecilik meslek örgütleri yasa taslağında yer alan “İç ve dış siyasal yararlar aleyhine” ifadesinde suçu tanımlamada neden olduğu belirsizliğe dikkat çekiyor. Etki ajanlığı düzenlemesi, önümüzdeki hafta içinde TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanacak.
AKP’nin hazırladığı 9. Yargı Paketi’nde çıkarttığı iddia edilen “etki ajanlığı” düzenlemesi 18 Ekim’de TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edildi. “Noterlik Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifi” içerisinde sunulan “etki ajanlığı” düzenlemesi muhalefet cephesinden yapılan itirazlara rağmen yasalaşma yolunda.
Etki ajanlığı düzenlemesi: “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk” suçu
Teklifte, “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk” suçu yeniden düzenleniyor. Söz konusu maddenin gerekçesinde sadece devletin güvenliği ile iç veya dış siyasal yararlarına ilişkin belge ve bilgilerin yok edilmesi, tahrip edilmesi, temin edilmesi veya açıklanması suç olarak düzenlendiğine vurgu yapılıyor. Teklifte, “Belge ve bilgi temini veya açıklanması dışında devletin güvenliği ile iç veya dış siyasal yararları aleyhine olacak şekilde gerçekleştirilen diğer faaliyetler bakımından herhangi bir yaptırım öngörülmediği” savunuluyor.
Yeni bir suç kavramı
Düzenlemeyle “Devletin güvenliği veya siyasal yararları aleyhine suç işleme” adı altında yeni bir suç kavramı oluşturuluyor:
“Devletin güvenliği ile iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç işleyenlerin üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacağı düzenlenmektedir. Böylelikle belge ve bilgi temini veya açıklanması dışında casusluk maksadıyla suç işlenmesi de ayrı bir suç olarak düzenlenmekte ve casusluk faaliyetleriyle daha etkin mücadele edilmesi amaçlanmaktadır.
‘Devletin güvenliği’ kavramı, devletin varlığının korunmasını ve tehlikeyle karşı karşıya bırakılmamasını ifade etmektedir. Devletin varlığını tehlikeye düşürebilecek nitelikteki eylemler, devletin güvenliğini ihlal ediyor. Ayrıca devletin iç ve dış siyasal yararları ile güvenliği arasında sıkı bir ilişki bulunduğu bilinmektedir.”
Düzenlemeyle, “devletin iç veya dış siyasal yararına yönelik gerçekleştirilen ve suç teşkil eden fiillerin” bu madde kapsamında ayrıca cezalandırılması öngörülüyor.
İktisadi, mali, askeri, milli savunma, kamu sağlığı, kamu güvenliği, kamu düzeni, teknolojik, kültürel, ulaştırma, haberleşme, siber alan, kritik altyapılar ve enerji gibi alanların “devletin iç veya dış siyasal yararları kavramı” içinde kabul edileceği ifade ediliyor.
Teklifin dikkat çekici cümlesini, “Suçun oluşması için failin, yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda hareket etmesi gerekmektedir” oluşturuyor.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
İstenilen cezalar ne?
Sonuç itibarıyla, teklifin yasalaşması durumunda, devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç işleyenler, 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak.
Fiil, savaş sırasında işlenmiş veya devletin savaş hazırlıklarını veya savaş etkinliğini veya askeri hareketlerini tehlikeyle karşı karşıya bırakmışsa faile 8 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor.
Muhalefet ve basın meslek örgütleri ne diyor?
Muhalefet, “Stratejik çıkar”, “talimat”, “organizasyon” ve “devletin iç veya dış siyasi yararları” gibi kavramların geniş ve muğlak olduğunu belirtiyor.
DİSK Basın-İş Sendikası, Diplomasi Muhabirleri Derneği (DMD), Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), Gazeteciler Cemiyeti, Ekonomi Muhabirleri Derneği, KESK’e bağlı Haber-Sen, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) ile Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ise, Medya Dayanışma Platformu çatısı altında ortak tepki veriyor.
Platformdan yapılan açıklamada, şu şekilde:
“Bu yasa, iktidar eleştirisini bastırmak ve gazetecilik faaliyetlerini hukuki belirsizliklerle dolu bir alan içine itmek amacıyla oluşturulmaktadır. ‘Etki ajanlığı’ kavramının ceza kanununa eklenmesi, basın özgürlüğünü ciddi bir tehdit altına sokan bir adım olup, ‘iç ve dış siyasal yararlar aleyhine’, ‘yabancı organizasyon’ ve ‘savaş etkinliği’ ifadelerinin getirdiği muğlaklık, bu düzenlemenin her türlü gazetecilik faaliyeti üzerinde baskı oluşturma potansiyeli taşıdığına işaret etmektedir. Bu düzenleme, gazetecilerin mesleklerini icra ederken her an ‘etki ajanı’ olarak damgalanma riski ile karşı karşıya kalacakları bir ortam yaratacaktır.
Belirsizlik içeren bu düzenleme Türkiye’de ifade özgürlüğünün daha da kısıtlanmasına yol açacak. Ve halkın doğru bilgiye ulaşma hakkını ciddi şekilde ihlal edecektir. Basın ve ifade özgürlüğü, demokratik bir toplumun temel taşlarından biridir. Ancak yapılması planlanan düzenleme, bu temeli sarsmayı ve toplumu baskı altına almayı hedeflemektedir.”