Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel’in merakla beklenen kitabı “Özgürlük” raflarda. 736 sayfalık anı kitabında Merkel, 16 yıllık başbakanlık dönemine ışık tutuyor. Kitapta Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkiye de Suriye ile ilişkiler ve Suriye’den gelen mülteciler ekseninde yer veriliyor. İşte bazı önemli noktalar:
Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, “Freiheit. Erinnerungen 1954–2021” adlı anı kitabında 2015 yılındaki göç krizine geniş bir alan ayırıyor. Şansölyelik dairesine çıktığı 22 Kasım 2005’ten 2021’e kadar 12 kez Türkiye’yi ziyaret eden Merkel, Erdoğan ile olan temaslarını, görüşmelerini, göçmen krizini ve diğer konuları 528. sayfadan itibaren anlatıyor.
DW Türkçe’nin haberine göre Merkel, göç krizini “başbakanlığının dönüm noktası” olarak nitelendiriyor. Suriye iç savaşının ardından Türkiye’nin 2 milyon Suriyeli mülteciye kapılarını açarak “ağır bir yük” üstlendiğini anlatan Merkel, bu durumun uzun süre boyunca Avrupalı ülkeler tarafından “neredeyse fark edilmediğini” anlatıyor.
“Bin kelimeye bedel”
Merkel’in anı kitabında Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki göç anlaşmasına atıfta bulunuluyor. O dönemde İstanbul’a yaptığı ziyaret ve Yıldız Sarayı’nda çekilen “meşhur fotoğrafın” hikâyesini de anlatan Merkel, “altın tahtlı” fotoğraf için “bin kelimeye bedel” diyor:
“İstanbul ziyaretim sert bir şekilde eleştirildi. Bundan iki sandalye, daha doğrusu iki altın taht sorumluydu. Birine Erdoğan oturdu, diğerine ben oturdum. Sadece fotoğrafçıların kesitleri için değil, sohbetimiz sırasında da bu koltuklarda oturduk. Bunlar harika diye düşündüm, ancak bunun dışındaki duruma odaklanmadım. Bunun yerine içerik açısından neyi başarmak istediğime odaklandım. Ama sonradan “Bir resim bin kelimeye bedeldir” şeklinde, Erdoğan’ın karşısında sarayında bir hükümdar gibi sindiğim ve gerekirse kendimi onun önünde yerlere bile çökebileceğim yazıldı.”
Merkel, altın renkli koltuklar için içinden “Vay canına, şunlara bak!” diye geçirdiğini de söylüyor.
“Seçim yardımı sağlamakla suçlandım”
Söz konusu ziyaretin Kasım 2015’teki seçimlerden iki hafta önceye denk geldiği için eleştirildiğini de anlatan Merkel, “Daha da kötüsü, ziyaret Türkiye’deki parlamento seçimlerinden iki hafta önce gerçekleştiği için, ziyaretimi Erdoğan’ın Adalet ve Kalkınma Partisi’ne seçim yardımı sağlamak için kullanmakla da suçlandım” diye yazdı.
Merkel’den “otoriter liderler” analizi
Kitapta Merkel, Erdoğan ile görüşmelerinden bazı doneler de paylaştı. Erdoğan’ın bir şeylerde anlaştıklarında kendisine samimi şekilde “sevgili dostum” diye hitap ettiğini belirten Merkel, fikir ayrılığı yaşadıklarında ise karşı argümanlarla müzakereleri uzattığını anlattı:
“Türkiye’nin eğer Avrupa bu zorluğun üstesinden gerçekten gelmek istiyorsa oynayacağı önemli bir rol vardı. Bu yüzden bu ülkenin cumhurbaşkanıyla müzakere ettim ve Erdoğan’ı sadece mülteci politikasında değil, tüm siyasi yelpazede rol alabilecek bir siyasetçi olarak algıladım. Aramızda bir anlaşma olduğunda çok nazik davrandı ve bana ‘sevgili dostum’ dedi. Görüş ayrılıklarımız olduğundaysa bitmek bilmeyen bir şekilde her türlü çelişkiyi ön plana çıkararak, aleyhte konuşurdu. Bu durum işlerin oldukça uzamasına neden oluyordu.”
Merkel kitabında bir gözlem de paylaştı: “Otoriter eğilimli liderlerle ilgili fark ettiğim bir şey de şu: İstediklerinde sonsuz zamanları oluyor. Simultane çeviri yerine çeviri ardıl olarak yapılıyor.”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Merkel, kitabında o dönem başbakan olarak görev yapan Ahmet Davutoğlu’ndan da bahsediyor. Merkel, “Kozmopolit, bilgili… Harika şekilde İngilizce ve biraz Almanca konuşuyor” diyor.