İsrail, Yemen’deki Husi hedeflerini vurdu. Saldırıda başkent Sana’daki uluslararası havalimanı da hedeflendi. Havalimanına saldırı düzenlendiği sırada Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus havalimanındaydı.
İsrail, Yemen’in başkenti Sana’da bulunan uluslararası havalimanının da aralarında olduğu bir dizi hedefe saldırı düzenledi. Saldırıda Hudeyde Limanı da vuruldu.
İsrail Başabakanı Binyamin Netanyahu, hava kuvvetlerinin düzenlediği saldırıda “Husi terör örgütünün” hedef alındığını savundu. Netanyahu, “İran’ın kötülük ekseninin terör kolunu ortadan kaldırmalıyız” dedi.
Husilere ait Saba haber ajansı saldırı sonucu 6 kişinin öldüğünü ve 40 kişinin de yaralandığını açıkladı.
DSÖ Başkanı Ghebreyesus ölümden döndü
İsrail’in saldırıları sırasında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus da havalimanındaydı. Ghebreyesus, tutuklu Birleşmiş Milletlerl (BM) personelinin serbest bırakılması ve ülkedeki insani krizin değerlendirilmesi için Yemen’e gitmişti. Ghebreyesus ve ekibi, tam uçağa binmek üzereyken İsrail saldırı düzenledi. Ghebreyesus yaşananları şöyle anlattı:
“Yaklaşık iki saat önce Sana’dan uçağa binmek üzereyken, havaalanı bombardımana uğradı. Uçağımızın mürettebatından biri yaralandı. Havalimanında en az iki kişinin öldüğü bildirildi. “Hava trafik kontrol kulesi, terminal binası ve bulunduğumuz yerden sadece birkaç metre ötedeki pist hasar gördü.”
Hamas’tan tepki
Hamas, İsrail’in Yemen’e düzenlediği saldırıyı kınadı ve “Amerika’nın siyasi ve askeri desteğiyle yapılan bariz bir saldırı” olarak nitelendirdi.
Hamas’tan yapılan açıklamada, “Yemen’e yönelik Siyonist saldırıyı kınıyoruz ve bunu işgal (İsrail) hükümetinin Washington ve bazı Batı başkentlerinin siyasi ve askeri desteğiyle Filistin halkımıza ve bölge halklarına karşı izlediği terör politikasının bir uzantısı olarak görüyoruz” denildi.
Ortadoğu’da yeni bir cephe mi açılıyor?
Husiler, İsrail’in Gazze’deki saldırılarına tepki olarak birkaç aydır Kızıldeniz’deki ticari gemileri drone ve roketlerle hedef alıyordu.
Yemen’in başkenti Sana’yı ve ülkenin batı kesimlerini kontrol eden ve İran tarafından desteklenen Husiler, İsrail’in Gazze’deki saldırılarına tepki olarak Hamas ile dayanışma için “İsrail’e yardım götüren gemileri hedef aldıklarını” söylüyor. ABD ve İngiltere de deniz ticaretini tehdit ettikleri gerekçesiyle aylardır Yemen’de Husi hedeflerini bombalıyor.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Husiler geçtiğimiz günlerde İsrail’e füze saldırısı düzenlemiş ve bu saldırıda 16 kişi yaralanmıştı.
Uzun soluklu bir çatışmaya doğru mu?
Husilerin son bir yıldaki faaliyetleri ve İsrail’in buna verdiği yanıtlar, bölgede yeni bir uzun vadeli çatışmanın başlangıcına işaret ediyor. Eldeki veriler, bu çatışmanın kolay ve hızlı bir çözüme kavuşmayacağını gösteriyor.
Mevcut durumda üç olası senaryo öne çıkıyor:
Birincisi, İsrail’in tek başına Husilere karşı kapsamlı bir askeri kampanya başlatması. Ancak mesafe faktörü, Yemen’in coğrafi koşulları ve Husilerin adaptasyon kabiliyeti düşünüldüğünde, bu senaryo başarı şansı en düşük olanı.
İkincisi, ABD, İngiltere ve bölge ülkelerinin katılımıyla geniş bir koalisyon oluşturulması. Bu senaryo, Husilerin askeri kapasitesini ciddi şekilde zayıflatabilir ancak grubun tamamen etkisiz hale getirilmesi yine de zor görünüyor.
Üçüncüsü, İran’a odaklanan dolaylı bir strateji. Mossad Başkanı Barnea’nın savunduğu bu yaklaşım, sorunun kaynağına inmeyi hedefliyor ancak bölgesel tansiyonu tehlikeli biçimde yükseltme riski taşıyor.
Bu senaryoların hiçbiri kısa vadeli bir çözüm vaat etmiyor. Aksine, veriler uzun soluklu bir çatışmanın başlangıcında olduğumuzu gösteriyor olabilir. Husilerin hükümet popülaritesi düşük olsa bile, saldırıları geniş kitlelerce destekleniyor. Bu durum, grubun varlığını sürdürme ve eylemlerini meşrulaştırma kapasitesine sahip olduğunu gösteriyor.
Gelecek dönemde çatışmanın şiddetlenmesi beklenebilir. İsrail’in Gazze’deki operasyonunun yoğunluğunun azalması ve Hizbullah ile varılan ateşkes, İsrail’e Husilere odaklanma imkanı veriyor. Ancak Yemen’deki durum, Gazze veya Lübnan’dakinden çok daha karmaşık.
Sonuç olarak, Husi tehdidi İsrail için yeni ve zorlu bir stratejik meydan okumaya dönüşebilir. Bu meydan okumanın üstesinden gelmek, klasik askeri yöntemlerin ötesinde, ekonomik, diplomatik ve istihbâri araçların koordineli kullanımını gerektirecek gibi görünüyor. Önümüzdeki dönem, bölgesel dengeleri bir kez daha etkileyebilecek yeni bir çatışma döneminin başlangıcı olabilir.