Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıla yakın zaman geçmesine rağmen Adıyaman’da hayat hâlâ normale dönemedi. Binlerce aile, hâlâ konteyner kentlerde, 21 metrekarelik daracık alanlara sıkışmış bir yaşam sürdürmeye çalışıyor. Sokaklarda yükselen toz bulutları, her yağmurda çamura dönüşen yollar, devam eden yıkımlar ve tamamlanamayan inşaatlar… Kent, iki yıldır süren belirsizlik içinde adeta nefes almaya çalışıyor.
Depremden bu yana Adıyaman’da 30 binden fazla aile, konteynerlerde yaşamını sürdürüyor. Uzun süreli bu belirsizlik, fiziksel olduğu kadar psikolojik yükü de ağır bir süreç hâline getirdi. Klinik psikolog Asena Yurtsever, konteynerde yaşamın bireylerde kaygı bozuklukları, öfke kontrolü problemleri, depresyon ve sosyal izolasyon gibi ciddi psikolojik sonuçlar doğurduğuna dikkat çekiyor. Özellikle aile bireylerinin dar alanlarda sürekli birlikte olmak zorunda kalması, gerilimi artırırken, ev içi çatışmaları ve boşanma oranlarını da ciddi şekilde yükseltti.
Adıyaman Adliyesi’nde boşanma davalarındaki artış nedeniyle 3. Aile Mahkemesi’nin kurulması gündeme geldi. Kadın Hakları Merkezi Başkanı avukat İlknur Tel, boşanma davalarında ekonomik şiddet, psikolojik baskı, aldatma ve ortak yaşamı terk etme gibi sebeplerin öne çıktığını belirtiyor. Deprem, yalnızca binaları değil, aile yapılarını da temellerinden sarsmış durumda.
İki yılda neler yapıldı, neler yapılmadı?
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bölgenin “dünyanın en büyük şantiye sahasına dönüştüğünü” söylerken, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, deprem bölgesinde 201 bin 508 konutun teslim edildiğini açıkladı. Ancak Adıyaman’daki tablo, rakamların soğuk gerçekliğiyle pek de örtüşmüyor.
Şehir merkezinde “Çarşı Projesi” ancak yeni başlamış durumda. Esnaflar hâlâ konteynerlerde, hatta bazı eczaneler bile geçici barakalarda hizmet veriyor. Kalıcı konutların inşası sürerken, toz, çamur ve trafik sorunu, Adıyamanlıların en büyük çilesi hâline gelmiş durumda.
Vali Osman Varol, Adıyaman’da 3 bin 34 konutun teslim edildiğini ve bahar aylarında 16 bin 467 konutun tamamlanacağını duyurdu. Ancak depremzedeler, vaatlerden çok, anahtarlarını alıp evlerine taşınabilecekleri günün hayalini kuruyor.
Turizm, oteller ve kayıp taşlar
Depremin yıkıcı etkisi, yalnızca barınma sorunu ile sınırlı değil. Adıyaman, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Nemrut Dağı ile turizmde önemli bir noktada. Ancak otellerin hasarlı olması ve yenilerinin inşa edilmemesi nedeniyle turistler konaklayacak yer bulamıyor. GAP turlarına katılan turistler, Adıyaman’da kalacak otel bulamadığı için çevre illerde konaklamak zorunda kalıyor.
Şehirdeki bir diğer tartışma konusu ise yıkılan tarihi camiler ve kaybolan taşları. Kapcami, İmamağa Camisi ve Zombaba Camisi gibi tarihi yapıların yeniden inşa süreci bir türlü başlamazken, bu camilerin kıymetli nahit taşlarının akıbeti hâlâ bilinmiyor. Halk, bu konuda yetkililerden net bir açıklama bekliyor.
Belediye kısıtlı imkânlarla çalışıyor
Milletvekilliği seçimlerinde AKP, Adıyaman’dan güçlü bir oy almış olmasına rağmen, belediye seçimlerinde CHP’nin kazanması, iktidarın desteğinin kesildiği yorumlarına neden oldu.
CHP’li Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere, şehirde yoğun mesai harcasa da ekonomik imkânların sınırlı olması nedeniyle çalışmalar yeterince hızlı ilerleyemiyor. Belediye binasının hâlâ farklı yerlerde hizmet vermesi bile başlı başına bir sorun.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Adıyaman’da hayat, sabır ve mücadeleyle devam ediyor
6 Şubat 2023’te Adıyaman, tarihin en büyük felaketlerinden birini yaşadı. İki yıl geçti ama yaralar hâlâ açık. Konteynerlerde sıkışıp kalmış binlerce aile, tozun, çamurun ve belirsizliğin ortasında yeni bir hayat kurmaya çalışıyor.
Depremzedeler için zaman ilerliyor ama beklentiler karşılanmadıkça umut yerini tükenmişliğe bırakıyor. Adıyaman için mücadele bitmedi. Ama en büyük korku şu: Ya bu mücadele, bir gün tamamen umutsuzluğa dönüşürse?