İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun lisans diplomasıyla ilgili başlatılan soruşturma, hukuki tartışmaları beraberinde getirdi. Cumhurbaşkanı seçilmenin şartları arasında bir adayın üniversite diplomasına sahip olması var. Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz, 35 yıl sonra açılan soruşturmanın zamanaşımına uğradığını ve siyasi amaç taşıdığını vurguladı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun lisans diplomasıyla ilgili inceleme başlattı. Başsavcılık, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne bir yazı gönderdi.
Sabah gazetesinde çıkan habere göre savcılık, İmamoğlu’nun Yüksek Seçim Kurulu (YSK) gibi resmi kurumlara verdiği diplomayı halen kullandığını belirtti ve diplomanın iptalini istedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ise haberler üzerine açıklama yaptı ve İmamoğlu’nun diplomasının iptalinin istenmediğini duyurdu.
Daha sonra başsavcılıktan yapılan yeni açıklamada “geri alınma dahil tüm idari tedbirlerin alınmasını” istendiği söylendi:
“İlgili soruşturma kapsamında medyada çıkan farklı yorumlara sebebiyet veren paylaşımlar nedeniyle açıklamamızı güncelleme gereği hasıl olmuştur; müzekkere içeriğinden açıkça anlaşılan hususlar haricinde özellikle ‘diploma iptali’ hususunda içerikten de anlaşıldığı üzere söz konusu belge hakkında ileride telafisi mümkün olmayan zararlar oluşacağından, idarece geri alınma işlemi dahil tüm idari tedbirlerin alınması yönünde gereğinin yapılması için müzekkeremiz İstanbul Üniversitesi’ne gönderilmiştir.”
“Soruşturma açılabilmesi için zamanaşımı süresi geçmiş”
Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz, başlatılan soruşturmanın geriye yürümezlik ilkesine ve zamanaşımına aykırı olduğunu belirtiyor.
Boyunsuz, 35 yıl sonra açılan soruşturmanın hukuki açıdan geçersiz olduğunu vurguluyor:
“Suç soruşturması açılabilmesi için gerekli zamanaşımı süresi zaten geçmiş. Eski kanuna göre süre 10 yıl. 1990’da yapılmış işlem, 2000’de dolmuştur süre. 25 yıl gecikmeli bir durum var ortada.”
“Geriye yürümezlik ilkesi ihlali var”
Şule Özsoy Boyunsuz, soruşturmanın dayandığı YÖK kararlarının, İmamoğlu’nun yatay geçişinden sonraki tarihlere ait olduğuna dikkat çekiyor.
“1990’da yapılan işlemin 1992’de alınan YÖK kararına aykırılığından söz edemezsiniz. İşlem yapıldığı tarihteki hukuka uygun olarak yapılmış mı, ona bakılması lazım” diyen Boyunsuz, hukukun temel ilkelerinin bu şekilde çiğnenemeyeceğini belirtiyor.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“Herkesin hukuk güvenliği tehlikede”
Boyunsuz, konunun İmamoğlu’nun şahsını aşan bir hukuk güvenliği meselesi olduğunu vurguluyor:
“İmamoğlu cumhurbaşkanı olsun diye konuşmuyorum. Ona millet karar verir. Hukuk güvenliğimiz söz konusu. İş keyfiliğe döküldüğü zaman yaşanmaz bir ülke yaratılmış oluyor.”
İstanbul Üniversitesi’nden mezun olmuş ve orada asistanlık yapmış biri olarak o dönemdeki süreci bildiğini söyleyen Boyunsuz, “Bu yatay geçişi fakülte kurulları görüyor, fakültenin dekanı görüyor, komisyonlar görüyor, rektör görüyor. Sorun olsa bunlardan muhakkak bir tanesi karşı çıkardı bu işlemlere” diyor.
“Soruşturma tamamen siyasi amaçlı”
Boyunsuz, soruşturmanın siyasi amaç taşıdığı görüşünde:
“Net olarak böyle düşünüyorum. 35 yıl geçmiş, çok açık bir şekilde zamanaşımına uğramış bir konu. Siyasi çünkü 35 sene sonra bir savcı bunun peşine düşüyorsa ve aslında hiç yürütemeyeceği bir soruşturmayla ilgili işlem yapıyorsa, bu direkt muhalefeti dizayn etmek istemektir.”
Boyunsuz, İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi durumunda cumhurbaşkanı adayı olamayacağını da belirtiyor, “Direkt muhalefeti dizayn etmek istiyor. Yarışacağı kişiyi seçmek istiyor” diyor.
Cumhurbaşkanı seçilmenin şartları neler?
Peki, kanuna göre bir kişinin cumhurbaşkanı seçilebilmek için hangi şartları sağlaması gerekiyor?
Anayasa ve ilgili kanunlara göre, Türkiye’de cumhurbaşkanı adayı olabilmek için üç temel şart bulunuyor. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) kararlarında belirtildiği üzere, adayların kırk yaşını doldurmuş olması şart. Adaylar ayrıca yükseköğrenim diplomasına sahip olmalı ve milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türkiye vatandaşı olmalı.
Anayasa’nın 101. maddesine göre cumhurbaşkanı doğrudan halk tarafından seçiliyor. Bir kişi en fazla iki defa bu göreve seçilebiliyor.
Kimler aday gösterebilir?
Cumhurbaşkanlığı’na aday gösterebilecek üç farklı yol bulunuyor. Siyasi parti grupları, doğrudan aday gösterebiliyor. En son yapılan genel seçimlerde toplam geçerli oyların tek başına veya birlikte en az yüzde beşini almış siyasi partiler de aday belirleyebiliyor.
Siyasi partilerin yanı sıra, 100 bin seçmenin imzasıyla da cumhurbaşkanı adayı gösterilebiliyor. Ancak aday gösterilmek için kişinin yazılı izni şart.
Adaylık için gereken belgeler neler?
YSK’nın 2018/290 sayılı kararına göre, adaylık başvurusunda birtakım belgeler isteniyor. Adayın kimlik numarasını gösteren nüfus cüzdanı örneği, yükseköğrenim yapmış olduğunu gösteren onaylı diploma ve adayın imzasını içeren yazılı muvafakati gerekiyor.
Bunların yanında adli sicil ve arşiv kaydı ile vesikalık fotoğraflar da başvuru dilekçesine ekleniyor. Adaylar ayrıca mal bildiriminde bulunmak zorunda.
Milletvekili seçilme yeterliliği şartları
Cumhurbaşkanı adaylarının milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olması gerekiyor. 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 11. maddesine göre, ilkokul mezunu olmayanlar, kısıtlılar ve askerlikle ilişiği olanlar milletvekili seçilemiyor.
Kamu hizmetinden yasaklılar da aday olamıyor. Ayrıca taksirli suçlar hariç, toplam bir yıl veya daha fazla hapis cezasına hüküm giymiş kişiler de milletvekili seçilemiyor.
Adaylık süreci nasıl işliyor?
YSK tarafından belirlenen takvime göre adaylık başvuruları yapılıyor. Siyasi partilerce yapılan adaylık başvuruları Yüksek Seçim Kurulunca inceleniyor. Belgelerinde eksiklik tespit edilen adaylar için ilgili siyasi partilere eksikliklerin giderilmesi için beş günlük süre veriliyor.