İsrail, Gazze Şeridi’ne yönelik kısıtlamaları daha da sertleştirerek bölgedeki elektrik akışını tamamen durdurdu. İsrail Enerji Bakanı Eli Cohen, kararı, “Az önce Gazze Şeridi’ne elektriğin derhal kesilmesi için emir verdim” diyerek duyurdu. Elektrik kesintisi, Tel Aviv’in Hamas üzerindeki baskıyı artırma politikasının bir parçası olarak değerlendirilirken, uluslararası kuruluşlar bu hamlenin savaş suçu teşkil edebileceği uyarısında bulundu.
İsrail, Gazze’ye elektrik akışını durdurdu. İsrail’in bu kararı, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) destekli arabulucuların ateşkes görüşmelerini sürdürdüğü bir dönemde geldi. Hamas, İsrail’in savaşın tamamen sona erdirilmesi yönünde net bir taahhütte bulunmasını isterken, Tel Aviv yönetimi yalnızca rehinelerin serbest bırakılmasını içeren bir uzatmaya sıcak bakıyor.
İsrail’in Gazze’ye insani yardımları da tamamen durdurduğu açıklaması, Birleşmiş Milletler (BM) ve insan hakları örgütlerinden sert tepkiler aldı.
BM ve insani yardım kuruluşları, bu kararı uluslararası hukukun ihlali olarak nitelendirirken, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı bunu “bir şantaj aracı” olarak değerlendirdi. Oxfam ise uygulamayı “sorumsuz bir toplu cezalandırma” olarak nitelendirdi. Ateşkes görüşmelerinde kilit rol oynayan Mısır, İsrail’i “açlığı bir silah olarak kullanmakla” suçladı.
Gazze’deki 2 milyondan fazla insan, savaş boyunca gıda sıkıntısı yaşıyor; bazı uzmanlar açlık tehlikesine dikkat çekmişti. Son altı haftalık ateşkes sürecinde gıda tedarikinde bir miktar ilerleme sağlanmış olsa da, İsrail’in son hamlesi bu ilerlemenin kaybolmasına yol açabilir.
Ateşkes görüşmeleri sıkıştı, İsrail baskıyı artırıyor
İsrail, rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla Hamas üzerindeki baskıyı artırdığını savunuyor. Bu süreçte Gazze’ye yapılan insani yardımların kesilmesi, uluslararası toplumun tepkisini çekiyor. İsrail, geçen hafta aldığı kararla bölgeye yönelik tüm yardımları durdurmuş ve Hamas’ı yeni ateşkes koşullarını kabul etmeye zorlamak istemişti.
Hamas heyeti, ateşkes anlaşmasını görüşmek üzere 7 Mart Cuma günü Mısır’ın başkenti Kahire’ye giderken, İsrail de ABD destekli arabulucuların davetini kabul ederek yarın (10 Mart) Katar’ın başkenti Doha’ya bir heyet göndereceğini duyurdu. İsrail’den bir yetkili, CNN’e yaptığı açıklamada, İsrail’in “yeniden Gazze’de savaşa dönmeden önce müzakerelere bir şans verdiğini” söyledi.
İsrail’in kararının hukuki boyutu
Uluslararası hukuk uzmanları ve insan hakları örgütleri, İsrail’in Gazze’ye insani yardımı engellemesini savaş suçu olarak nitelendiriyor. BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi Başkanı Tom Fletcher, “Uluslararası insancıl hukuk açıktır: Hayati yardımların ulaştırılmasına izin verilmelidir” ifadelerini kullandı.
İsrail’in kararının ardından beş sivil toplum kuruluşu, Yüksek Mahkeme’ye başvurarak yardım girişinin engellenmesine yönelik kararın kaldırılmasını talep etti. Başvuruda, İsrail’in bu hamlesinin uluslararası hukuka aykırı olduğu ve bir savaş suçu teşkil ettiği belirtildi.
Geçen yıl Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), İsrail’in açlığı bir savaş yöntemi olarak kullandığına dair yeterli delil bulunduğunu açıklamış ve bu suçlamalar çerçevesinde Başbakan Binyamin Netanyahu hakkında tutuklama emri çıkarmıştı. Ayrıca Güney Afrika’nın İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanı’nda açtığı soykırım davasında da bu suçlama temel iddialardan biri olarak gösteriliyor.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün eski başkanı Kenneth Roth, İsrail’in bir işgal gücü olarak “Cenevre Sözleşmeleri kapsamında insani yardımları sağlamaya mutlak yükümlülüğü olduğunu” söyledi ve İsrail’in son hamlesini “savaş suçu niteliğinde aç bırakma stratejisine dönüş” olarak tanımladı.