Salih Müslim: “Şam yönetimiyle yapılan anlaşma Öcalan’ın mektubu ile uyumlu, biz de artık bu devletin ortağıyız”

Demokratik Birlik Partisi (PYD) Dış İlişkiler Sözcüsü Salih Müslim, Suriye’deki geçici hükümet ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında imzalanan anlaşmaya ilişkin konuştu. “Biz resmen bu devletin bir ortağıyız” diyen Müslim, her bir 8 madde için komisyonlar kurulacağını ve bu komisyonların bir yıl içinde anlaşma sağlayacağını söyledi.

Suriye’de doğu ve kuzeydoğu vilayetlerini büyük oranda kontrol eden Suriye Demokratik Güçleri (SDG), ülkenin yeni yönetiminin kurumlarına entegre olmayı kabul etti. Anlaşma Suriye geçici yönetimi lideri Ahmet eş Şara ile SDG Komutanı Mazlum Abdi tarafından imzalandı.

Mazlum Abdi ve Ahmed eş-Şara
Salih Müslim açıkladı: SDG-Şam anlaşması Öcalan’ın çağrısı ile uyumlu mu?

Rudaw’ın aktardığına göre Salih Müslim, anlaşma metninin Öcalan’ın gönderdiği mektupla uyumlu olduğunu söyledi. Müslim, “Bundan sonra biz hem içerde hem dışarda, tüm yönleri ile bu devletin ortağıyız” dedi.

Müslim’in ANF ile yaptığı röportajları paylaşıyoruz:

Birinci madde ile başlayalım; Bu madde Suriye’nin geneline mi uygulanacak yoksa sadece Rojava için mi konuşulmuş?

Hayır, sadece Özerk Yönetim için değil, tüm Suriye için uygulanacak. Detaylar konuşulacak ancak bu tüm Suriye içindir. 

İkinci maddeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Baas rejiminin uyguladığı insanları kimlikten düşürme programı filan geçmiştir. Ayrıca bazı eski kanunlar vardı, onlar da düzeltilecek. Yani Kürtler eşit vatandaşlık haklarının hepsini elde edecekler.

Bir diğer madde ise Suriye topraklarının tamamında ateşkes sağlanması. Ancak Rojava’ya dönük saldırılar sürüyor. Bu saldırılara karşı ortak bir tutum mu alınacak? 

Bu çatışmalar ve çetelerin yaptıkları kanun dışı olacaktır. Bu saldırılara birlikte karşı koyacağız. Kimse bunların devletin bir gücü olduğunu söyleyemez. Çünkü onlar çetedir ve kanun dışıdır. Çeteler saldırılarına devam ederse birlikte savaşmayı gerektirir. 

Bir diğer madde ise; “Kuzey ve Doğu Suriye’deki tüm sivil ve askeri kurumların sınır kapılarının, havaalanları, petrol ve doğal gaz sahaları dahil olmak üzere Suriye devletinin yönetimine entegre edilmesi…”

Sınırlarımızda bulunan, mesela, Nisêbîn, Til Koçer gibi kapıları beraber yöneteceğiz. Buralardan gelen gelirlerin dağılımına, yönetimine birlikte karar vereceğiz. Yani bu da kanunlara ve anlaşmalara bağlı olacak. Anlaşmalarda bunların detayları oluşturulacaktır. 

Bir diğer madde ise, yerlerinden edilmiş tüm Suriyelilerin kendi kasaba ve köylerine geri dönmelerinin sağlanması ve Suriye devleti tarafından korunmalarının sağlanması. Burada ilk akla gelen Efrîn, Gire Spî ve Serêkanîye. Bu bölgelere dönük plan nedir? Bu anlaşmadan ne anlıyoruz?

Herkesin kendi yerine dönmesi sağlanacak. Bazılarının evlerine el konulmuş, dışardan gelenler yerleştirilmiş. Bu insanlar eski yerlerine dönecekler. Bir manada buraların Türkiye işgalinden kurtulması demektir. 

Peki “Suriye devletinin Esad kalıntılarına ve güvenliğine ve birliğine yönelik her türlü tehdide karşı mücadelesini desteklemek” ne anlama geliyor?

Beraber olacağız. Baas rejiminden kalanlar yer bulamayacaklar. Yani bizim yerlerimizden yararlanıp rejime karşı savaşmayacaklar. 

SDG ile Şam anlaştı.
SDG-Şam anlaşması Öcalan’ın çağrısı ile uyumlu mu?

“Artık bu devletin ortağıyız”

Anayasa daha uzun vadede mi hazırlanacak? 

8 maddenin her bir maddesi için bir komite oluşturulacak. Silahlı güçlerin bir komitesi olacak. Silahlı güçlerin nasıl katılacağını tartışacak. Bir anlaşmaya varılacak, ondan sonra yönetimin nasıl olacağına ilişkin tartışma olacak. Bu komiteler bir yıl içinde tüm bu anlaşmayı sağlamış olacak. Bunun içinde Anayasa meselesi de olabilir, bir geçici anayasa da olabilir. Daha sonra bu geçici Anayasa referanduma tabi tutulur. 

Peki bu anlaşma, bu anlaşma uluslararası ölçekte ne anlama geliyor?

Uluslararası güçler arabulucu oldular. Hem bizim yönetimimizin hem de Suriye yönetiminin arabulucuları vardı. Demek ki bu arabulucular onaylamış ve burada herkes kendi payına düşeni yapacaktır. Yani biz resmen bu devletin bir ortağıyız. 

Yani buradan uluslararası güçlerin de bu metinde dahli olduğunu veya bu anlaşmanın bir tarafında yer aldıklarını mı anlıyoruz?

Her şeyde; biz bu devletin işlerinde hem içerde hem dışarda ne varsa ortak oluyoruz. 

SDG-Şam anlaşması, Öcalan’ın çağrısı ile uyumlu mu?

Öcalan’ın mektupta ne dediği, silahsızlanma konusunda herhangi bir söyleminin olup olmadığı çok tartışılıyor.

O mektup yönetime geldi. Kısacası benim bildiğim kadarı ile o mektup bizim doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Yani Suriye’nin bir parçası olmak, beraber olmak, barışı sağlamak. Yani biz o mektupta söylenenlerin dışında değiliz. Yani Önderliğin belirttiği noktaların dışına çıkmış değiliz. 

Siz mektubu okudunuz mu? 

Mektubun içeriği bana iletildi, o mektupta neler olduğunu duydum. Biz prensip olarak barışmayı ve bu devletin bir parçası olmayı kabul ediyoruz. Tabii kendi haklarımızı, özgünlüklerimizi korumak şartıyla bu devletin içinde yerimizi alacağız. Zaten biz baştan beri de bunu söylüyorduk. Yani bunun dışında çıkmış değiliz. Yandaş medya, bugün yapılan bu anlaşmayı ‘teslimiyet’ olarak görecektir veya böyle propaganda yapacaktır. Ancak gerçek öyle değildir. Böyle bir anlaşmaya varılması bizim için büyük bir kazanımdır. Keşke Bakurê Kürdistan’da da böyle bir şey olsaydı, çok iyi olurdu.

Mektupta herhangi bir silahsızlanmadan veya öz savunmanızdan geri adım atmanıza dair bir söylemi var mı? 

Hayır, öyle bir şey yok. Kesinlikle yok.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.