Korku hikâyeleri ve anlatıları denildiğinde Uzakdoğu önemli bir geleneğe sahip. Özellikle halk hikâyelerinin diğer ülkelerdeki hikâyelere göre çok daha farklı olması, mangalara, animelere ve özellikle korku filmlerine yansıyor. Slitterhead ise hem hikâye anlatımı hem de korku unsurlarının oyunun içine farklı şekillerde yerleştirilmesiyle öne çıkan bir oyun.
Slitterhead incelemesi
İlginç bir beden değiştirme sistemiyle öne çıkan Slitterhead, vahşetin ve kanın üst seviyede olduğu bir evren sunuyor. Korkunç uzuvlardan oluşturulan silahlarla oynama imkânı sunan oyun, Lovecraftvari canavarları da bünyesinde barındırıyor. Hong Kong’un neon ışıklı sokaklarında geçen oyun 1990’lı yıllardaki cinayetlerin gizemine odaklanıyor.
Bir manga ve sonradan anime serisine dönüştürülen Tokyo Ghoul‘dan esinlenerek tasarlanan Slitterhead, ruh benzeri bir varlığın, köpeklerden insanlara kadar çeşitli canlıların içine girerek, onları yönlendirmesine odaklanıyor. Bunun yanı sıra Çin folklorundan da esinlenilen Slitterhead’deki canavarlar insan beyinlerini yiyen mitolojik bir yaratık olan Yegouzi’ye dayanıyor.
Bir mitolojik karakter olan Yegouzi, uzun bir dile sahip, beyin yiyen bir canavar olarak tasvir ediliyor. Çin klasiği olan ve 1740 yılında Pu Songling tarafından kaleme alınan “Çin Stüdyosundan Garip Hikâyeler”deki canavarlardan biridir.
Oyun, Hyoki adlı ruh benzeri bir varlığın bir köpeğe ve birçok insanın içine girip onları kontrol edebilmesiyle başlıyor. Night Owl olarak adlandırılan gizemli bir ruhsal varlık rolüne büründüğümüz oyunda, insan formunda gizlenebilen Slitterhead’leri yakalamaya çalışıyoruz.
İpuçlarını bulmak için oyundaki hemen hemen her insanın içine girip çıkmakta özgürüz, ipuçlarını arka sokaklarda ve genelevlerde avlamak için geçici olarak insan bedenlerinin kontrolünü ele geçiriyoruz. Eğer şüpheli bir Slitterhead’i kovalıyorsak ya da kaçıyorsak açık bir pencereden görünen bir kişinin içine aniden girebilir, ya da kapalı kapılar ardında kaldıysak diğer taraftaki kişinin içine kolayca girip suçluyu yakalayabiliyoruz.
Diyalog sorunu
Night Owl ölümün eşiğinde olan belirli kişilerle karşılaşıyor ve onları ele geçirerek, yaralarını iyileştirdiği gibi özel yetenekler kazanmasını sağlıyor.
Diyalog ise Slitterhead’de önemli bir sorun diyebilirim. Konuşmalar genellikle uzun soluklu oluyor ve maalesef ki kötü çevrilmiş hissettiriyor. Ana dili Japonca olan oyunu İngilizce altyazı ile oynadım ancak oyunda seslendirme yok o yüzden, homurtularla noktalanan bir veya iki kelimeden oluşan, bazıları tamamen İngilizce seslendirilmiş veya çevrilmemiş konuşmalardan oluşuyor. Bu tutarlı diyalog eksikliği, karakterlerle herhangi bir bağlantı kurmanızın önüne geçiyor. Bu yüzden de karakterler sığ ve önemsiz hale gelebiliyor. Bu anlatım tarzı, oyuncuları diyaloglara çekmek yerine, bir bariyer görevi görmesine neden oluyor hikâyeye bağlı kalmayı zorlaştırıyor.
Gizemli cinayetler ve oynanış dinamiği beni oldukça çekti ve genel anlamda beğendim ancak düşman çeşitliliği beklediğimden düşük. Görevlerin bazılarını neden yaptığınızı anlamıyorsunuz. Mesela bir görevde polisleri öldürüp, barikatları aşmanız gerekiyor ancak aynı şeyi 3 kere arka arkaya yapıp geçmek biraz sıkıcı oluyor. Karakterlere yaptığınız yükseltmeler ise çok anlamlı değil, oyun değiştirici olmuyor.
Slitterhead, 5 Kasım 2024 yılında piyasaya PlayStation 4 ve 5 için çıkmasının yanı sıra Xbox Series X and Series S ve PC için Windows’a geldi. Oyun aksiyon, macera ve korku unsurları üzerine kurulu. Öte yandan Bokeh Game Studio tarafından geliştirildi. Daha önce bu stüdyoyu duymamış olabilirsiniz, ben de Slitterhead’e kadar duymamıştım. Araştırınca gördüm ki stüdyo aslında 2020 yılında kurulmuş çok yeni bir stüdyo. Japonya’nın başkenti Tokyo merkezli olan bu oyun stüdyosunun kurucusu ise oyun camiasını takip edenler tarafından bilinen bir oyun yönetmeni olan Keiichiro Toyama. Korku oyunu dünyasını takip edenler için bir efsane olarak bilinen Silent Hill’in yanı sıra Siren ve Gravity Rush serileri de dahil olmak üzere önemli yapımlarda ismini duyuran Toyama, kendi oyun stüdyosunu kurduktan kısa bir süre sonra ekibiyle beraber Slitterhead’ı geliştirmeye başlamış ve yayınlamış.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Slitterhead sevildi mi, yoksa sevilmedi mi?
Slitterhead’in oyun medyasında ve genel olarak çok konuşulduğunu görmedik ancak kesinlikle ilerleyen dönemde değerinin anlaşılacağını düşünüyorum. PC tarafını temsil eden Steam’de 23 Mart 2025 itibarıyla 776 yorum bulunuyor ve “çok olumlu” olarak görülüyor. PlayStation’da ise 5 üzerinden 4,2 puan almış. Eurogamer 5 üzerinden 4 vermiş, Metacritic’te ise oyun 62 puan almış aynı şekilde kullanıcı puanlarıyla 7,5 almış olan oyun, o kadar konuşulmamasına rağmen iyi bir başarı göstermiş görünüyor.
GamesRadar’da ise 80 puan almış ancak IGN’den 10 üzerinden 5 puan almış. Ben genel anlamda yapılan eleştirileri haksız bulmamakla beraber, olumsuz eleştirilerin abartıldığını düşünüyorum. Yani oyun yeni bir şeyler sunuyor ve evet, tamamen hikâye odaklı bir oyun değil, tamamen yakın dövüş ya da karakter gelişimi üzerine odaklanmış değil ama yine de 10 saatin üzerinde oynama sunan kendine has bir tarzı var. Oyun şans verilmeyi hak ediyor diye düşünüyorum.
Slitterhead, Xbox Game Pass üzerinden Türkiye’de 1749 TL gibi bir fiyat ödenerek alınabiliyor. Ben hem indirimde hem de Amerika’daki Xbox üzerinden aldığım için çok daha uygun bir fiyata satın almıştım. Steam’de ise fiyat biraz daha yüksek 49,99 dolar şeklinde diyebilirim. Türkiye’de olan birisi için bu fiyatlar oldukça yüksek ancak satın almayı düşünenlere şunu hatırlatmak istiyorum: Korku serilerini seviyorsanız, farklı bir oyun arayışındaysanız ve Uzakdoğu’da geçen hikâyeleri seviyorsanız Slitterhead’a şans verebilirsiniz.
Ancak bütçeniz kısıtlı ve yukarıda anlattığım gibi evrenleri sevmiyorsanız, size uygun değil, Silent Hill serisinden ilerlemenizi önerebilirim. Onlarca oyunu var ve farklı hikâyeleri işliyor. En son Silent Hill: The Short Message oyunu çıktı. Ona bakabilirsiniz. Tabii kısaca ondan da bahsetmem gerekirse; oyun Silent Hill severler tarafından aşırı beğenilmedi ancak benim gibi serinin her oyununa hakim olmayan ama karanlık hikâyeleri seven kişiler tarafından beğenildi. Silent Hill’in 12 yıl aradan sonra konsollara dönüşü olan oyun, ufak bir incelikten yoksun senaryosu yüzünden hayal kırıklığı yarattığı söylenmişti.