Gürkan Çakıroğlu ile söyleşi: Türk milliyetçileri çözüm sürecine nasıl bakıyor?

Bugün Türkiye’de tarihi bir gün. PKK, lideri Abdullah Öcalan’ın yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” kapsamında silah bırakmaya başladı. Ruşen Çakır, Gürkan Çakıroğlu ile değerlendirdi: Türk milliyetçileri çözüm sürecine nasıl bakıyor?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim 2024’te PKK’ya silah bırakma çağrısı yapmasının ardından başlayan süreçte artık son aşamaya gelindi, bir grup PKK’lı Casene Mağarası’nda silah bıraktı.

Barış ve Demokratik Toplum Grubu’nun silahları imha etme töreni 11:25’te başlayıp 11:45’te bitti.

Silah bırakma töreninde 15 kadın ve 15 erkek toplam 30 PKK mensubu bulundu. Silah bırakan grupta Besê Hozat, Nedim Seven, Tekoşin Ozan ve Tekin Muş da yer aldı.

Türk milliyetçileri çözüm sürecine nasıl bakıyor?

Gürkan Çakıroğlu, Devlet Bahçeli’nin, milliyetçiliği demokratikleştirebilecek bir dil ve üslup benimseyebilirse MHP’nin önümüzdeki yılları şekillendirebileceğini söyledi.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

“Kardeş kavgasından canları kaybettik”

Çakıroğlu, “Tek bir millet içerisindeki kardeş kavgasından kaynaklı bir sürü can kaybettik. Hepsi gencecikti ve hepsi de hakikaten kerpiçle evlerden çıkan çocuklardı. Bu çocukların cenazeleri üzerinden, ailelerin acıları üzerinden siyaset yapan kirli hamasi dilden nefret ediyorum” dedi.

Bundan sonraki sürecin zor olacağını söyleyen Çakıroğlu, “Önümümüzdeki zaman içerisinde başka hamlelerin de olacağını düşünüyorum. Artık küçük Türkiye döneminin kapandığını ve büyük Türkiye’ye doğru yavaş yavaş yol alınacağını kanaatindeyim” diye konuştu.

Gürkan Çakıroğlu şöyle devam etti:

“Türkiye Kürtleşecek, İran Türkleşecek muhtemelen çeyrek asır içerisinde ve bunun belli başlı neticeleri olacak. Doğu ile Batı arasında, Çin ile Avrupa, Amerika arasında güçlü bir devlet muhtemelen ortaya çıkacak ve bu Allah izin verirse Türkiye Cumhuriyeti devleti olacak. Ana dilde eğitimde Kürtçe olması, Türkçe’nin Viyana kapılarından Çin Seddi’ne kadar öğretilmesi kaydıyla ana dilde Kürtçe eğitimi kimseye kaybettirmez. Bu tam tersine Türkiye’yi daha da büyültür.”