Mehmet Tatlı yazdı | Ülkücüler Türk milliyetçiliğinde reform yapıyor: Sol nasıl bir adım sağda kaldı?

Türkiye’de ideolojilerin kendilerini dönüştürme kapasitesi çoğu zaman aktüel siyaset içinde göz ardı edilir. Oysa bugün milliyetçi dünyada tanık olduğumuz evrim, tam da bu kapasitenin işlemesi. Türk milliyetçiliğinde merkez partilerin ya da Kemalistlerin gerçekleştirmesi beklenen önemli bir reformu, ideolojinin en sert damarı olan Ülkücüler üstlenmiş görünüyor.

Süreç 1 Ekim 2024’te Devlet Bahçeli’nin TBMM’deki adımlarıyla görünürlük kazandı. Geçtiğimiz günlerde MHP’li bir genel başkan yardımcısının masasında Öcalan’ın kitabıyla poz vermesi, genel merkezin bu reforma hızla adapte olduğunu gösteriyor. Bahçeli şimdi il il gezerek bölge örgütlerini ve Ülkücü tabanı yeni paradigmaya hazırlamaya çalışıyor. Böylece yeni hamlesinin yalnızca taktiksel bir siyasi manevra olmadığını; Ülkücülüğün yetmiş yıllık ideolojik misyonunu yeniden kurmaya yöneldiğinin mesajlarını veriyor.

Ülkücüler Türk milliyetçiliğinde reform yapıyor: Sol nasıl bir adım sağda kaldı?
Ülkücüler Türk milliyetçiliğinde reform yapıyor: Sol nasıl bir adım sağda kaldı?

Bahçeli’nin bugünkü hamlesinde kişisel biyografiyle tarihsel kaygı birleşiyor. İlerleyen yaşı, onun ideolojik sorumluluğunu daha da ağırlaştırıyor. Eğer MHP’yi bizzat kendisinin inşa ettiği sert hattından kısmen de olsa liberalleştiremezse, bunun Kürt sorununu derinleştireceğini görüyor. Muhtemelen, kendisinden sonra gelecek parti kurmaylarının bu dönüşümü partide parçalanma riski yaratmadan başlatamayacağını, bu güce kavuşmalarının da yıllar alacağını düşünüyor. Dolayısıyla, zamanla yarışan stratejik bir hamle de söz konusu.

Ülkücülüğün kurumsallaşmasının bir Soğuk Savaş politikası olduğu unutulmamalı. 1960’larda anti-komünist reflekslerle inşa edilen bu hareket, reel sosyalizmin çöküşünden sonra tıpkı Kürt hareketi gibi bir anlam karmaşasına sürüklendi. Solun Türkiye’de eski gücünü kaybetmesiyle birlikte MHP, kendi anlam dünyasını “anti-Kürtlük” üzerinden yeniden şekillendirdi. Ancak onlarca yıl süren askeri ve siyasi mücadele, Ülkücülerin bu konuda kendini tekrar etmesine ve giderek daha belirgin bir anlam boşluğu yaşamasına yol açtı.

Reformda açılamayan fasıllar: Üniter yapı ve Türklük

İlginçtir ki AKP üniter yapı tartışmalarında “ümmetçi” yaklaşımlarıyla daha istekli görünürken, reform sürecindeki MHP üniter yapıyı ve Türklük tanımını kırmızı çizgisi olarak tanımlamaya devam ediyor. Neyse ki Öcalan ve DEM Parti’de de üniter yapıya kategorik bir karşıtlık yok. Fakat tartışmalarının siyasi ve hukuki işlevi değişmiş durumda. Daha önce “üniter yapı”, tartışmanın dahi mümkün olmadığı bir tabu iken, bugün meşru bir tartışma zemini içinde yer alıyor. Medyada üniter yapıya ve ulus tanımına dair tartışmaların —en azından şimdilik— ceza soruşturmalarının konusu olmaması da bu dönüşümün işareti. Bu yeni tutum, milliyetçiliğin en sert dogmasını toplumsal tartışmaya açan seküler bir sonuç üretiyor.

Bu reform girişimi, Kürtleri ve demokratik muhalefeti Ülkücülerle ilişkilerinde daha sorumlu davranmaya davet edebilir. Muhalefet demokratik taleplerinden taviz vermeden, MHP’nin ve Ülkücülüğün geçirdiği dönüşümün önünü açarak ve kolaylaştırarak özellikle yerellerde önemli fırsatlar elde edebilir.

Böylesi bir dönüşümün kolay olması beklenemez. Reform, büyük özveri, sabır ve sürekli bir çaba gerektirir. Bir sabah uyandığımızda ülkücülerin ortadan kalkacağına ya da tamamen sizin gibi düşünmeye başlayacağına inanmıyorsak tabii.

2023’ün enkazı kalkıyor: Türkiye siyaseti kabuk değiştiriyor

Bugünden 2023’e bakınca, her partide ideolojik güncelleme göze çarpıyor. CHP, kongresinde Ekrem İmamoğlu ile hem kuşak hem de ideolojik yenilenmeye gitti. Öcalan ve DEM, Kürt hareketini dönüştürmeye devam ediyor. Merkeze açılması beklenen İYİ Parti MHP’nin sağına kırdı. MHP, milliyetçiliği reforma tabi tutuyor. Henüz başka bir şeye dönüşmemiş tek aktör ise AKP.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Bahçeli’nin hamlesi, siyasi pozisyonların sınırlarını da altüst etti: ulusalcılar daha da sertleşti, bazı Kemalistler ulusalcı reflekslere sıkıştı, 40 yıldır yüzleşmeden kaçınan Türkiye solu ise kendini bir anda bir adım sağda buldu.

Bahçeli’nin 22 Ekim 2024 çağrısı ülkedeki siyasal pozisyonlanmanın sınırlarını bozdu, siyasal ve ideolojik alanın koordinatlarını yeniden çizdi.

Yeni kuşak Ülkücülerin önünü açmak

Bu yazının amacı MHP’yi övmek değil. Hatta Ülkücülüğün mevcut halinin de yarın dönüşeceği yeni formun da çoğumuzu tatmin etmediği ve etmeyeceği açık. Fakat Ülkücülük tarihinin en büyük sınavında.

Bahçeli’nin attığı adımlar başarısız olabilir; reform tıkanabilir ya da Kürtleri ve solu tatmin etmeyen bir noktada sona erebilir. Belki de Bahçeli çok geç kaldı. Ancak kesin olan şu: 1 Ekim 2024 itibariyle somutlaşan bu adım, MHP’nin yeni kuşaklarına da Kürt meselesine ilişkin bir alternatif teamül oluşturdu. Ülkücüler için 1970’lerden bugüne ilk kez denenen bir yol. İster “kaçırılmış fırsat” ister “ilk kırılma” olarak anılsın, bu girişim artık geri döndürülemez şekilde milliyetçilik tarihinin parçası.