İktidar CHP’ye kayyumla ne elde etmek istiyor? Ruşen Çakır’ın konuğu Prof. Dr. Mesut Yeğen, CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum atanması ve ardından yaşananları değerlendirdi. Yeğen, “Ortada Gürsel Tekin ve birkaç CHP’li olabilir ama bu esas olarak AK Parti’yle, rejimle aslında muhalefet arasındaki bir mesele, onlar arasındaki bir mücadele” dedi.
İktidar CHP’ye kayyumla ne amaçlıyor?
Kayyum Gürsel Tekin CHP’nin il binasına bugün polislerle birlikte girdi. CHP İstanbul Gençlik Kolları’nın il başkanlığına çağrı yapmasının ardından İstanbul Valiliği dün (7 Eylül) altı ilçede eylem yasağı ilan etti. İl başkanlığı binası ve çevresi polis ablukasına alındı, giriş-çıkışlar engellendi. Yurttaşlar bariyerleri yıktı, polislerle CHP’li milletvekilleri arasında tartışma yaşandı. Kayyum Gürsel Tekin, polisler eşliğinde il başkanlığına girdi.
“Kayyum Gürsel Tekin, polis koruması eşliğinde CHP İstanbul İl Başkanlığı’na geldi. “”Biz son derece rahatız” diyen Tekin, bir süre konuşmasına devam edemedi. Tekin’e yurttaşlar su şişeyi fırlattı. Polis, il binasında bekleyenlere müdahale etti.
“Bu esas olarak iktidarla muhalefet arasındaki bir mesele”
Mesut Yeğen, “Ortada Gürsel Tekin ve birkaç CHP’li olabilir ama bu esas olarak AK Parti’yle, rejimle aslında muhalefet arasındaki bir mesele, onlar arasındaki bir mücadele” dedi.
Yeğen, iktidarın kamuoyunu ikna etmekte zorlandığını belirterek, “Onlarca operasyon yaptı fakat ortada bir yolsuzluk operasyonu yaptığına kamuoyunu ikna edemedi” dedi.
“Bugün yapılanlara karşı çıkmak basitçe CHP’yi korumak değil, demokrasiyi, hukuku korumak”
CHP’ye yönelik baskının sadece parti içi bir mesele olmadığını vurgulayan Yeğen, “Bu hakikaten biraz demokrasiye sahip çıkma, hukuka sahip çıkma meselesi. Dolayısıyla CHP’ye sahip çıkmak bugün hakikaten ya da CHP’ye bugün yapılanlara karşı çıkmak basitçe CHP’yi korumak değil, demokrasiyi, hukuku korumak” dedi
Ancak sürecin Türkiye siyasetine etkilerine dikkat çekerek, “Ama bütün bunlar olurken Türkiye’de sokaklarda ne olacak, siyasi iktidarın seçmen desteğinde ne olacak, bütün bu işler nasıl algılanacak, biraz onlara da bakmakta fayda var” diye konuştu
Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir
Ruşen Çakır: Profesör Mesut Yeğen’le konuşuyoruz. Mesut, ne diyorsun bütün bu olanlara? Çok acayip şeyler yaşanıyor. Biraz önce ‘‘Girmeyeceğim polis eşliğinde’’ dedi. Polis eşliğinde içeri de girdi Gürsel Tekin. Ne diyorsun?
Mesut Yeğen: Ruşen, gazeteciler için ilginç tabii olaylar. Bir sürü detay var, bir sürü heyecan uyandıran görüntü vesaire ama biraz geri çekilip bakmakta fayda var. Bir süreç üzerinden baktığınızda çok anlaşılmayan bir şey yok. Ortada Gürsel Tekin ve birkaç CHP’li vesaire olabilir ama bu esas olarak AK Parti ile, rejimle aslında muhalefet arasındaki bir mesele, onlar arasındaki bir mücadele. Başka aparatlar, başka insanlar kullanılıyor olabilir Gürsel Tekin gibi. Dolayısıyla iktidar medyasının yaptığı gibi CHP içerisinde, muhalefet içerisinde bir sorun olarak gösterilmeye çalışılıyor olabilir. Ama olan biten esas olarak dediğim üzere iktidarla muhalefet arasında bir mesele.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
![]()
Ruşen Çakır: Peki, bunun algılanması konusunda ne dersin? Yani şimdi CHP’li olmayan kesimler bunu “CHP’liler birbirini yiyor” diye mi algılıyordur? 19 Mart operasyonundaki kamuoyunun değerlendirmesi, bunun hukuki değil siyasi olduğu yönünde büyük ölçüde. Bu sefer nasıl bir algı vardır sence?
Mesut Yeğen: Şundan aşağı yukarı eminim: 19 Mart’ta alamadığı sonucu iktidar bugün de alamayacak. 19 Mart’ta olan bir yolsuzluk operasyonu gibi anlatılmaya çalışıldı. Altı aydır da bunu yapmaya çalıştı iktidar, onlarca operasyon yaptı ve fakat kamuoyunu ikna edemedi ortada bir yolsuzluk operasyonu yaptığına. Aksine kamuoyu, muhalefetin tasfiyesi olarak okudu bütün bu altı ay boyunca süreci. Şimdi olanı da böyle anlatmaya çalışıyorlar. CHP içi bir kavga gibi sunmaya çalışıyorlar. Ama kamuoyu onu da biraz önce söylediğin gibi iktidarla muhalefet arasındaki bir mesele olarak okuyacak. Çünkü başka türlü okumanın imkânı yok. Çok kör parmağım gözüne yapıyor iktidar bu işleri. Yani buradan meşruiyet devşirmesi, insanların fikrini değiştirmesi mümkün değil. Şunu yapabilir iktidar, zor yoluyla “Ben burada kalacağım, iktidarda kalacağım” diyebilir, onu deneyebilir. Ama buna kamuoyunu ikna etmesi mümkün değil. Ve hatta bu operasyonun yapılması, yani 15 Eylül’de devam etmesi beklenen esas olarak CHP yönetimine bir kayyum atayarak bir operasyona girişmesi, ilk yaptığı operasyonun başarısızlığını gösteriyor. Yani ilk yapılan operasyonla eğer “Belediyelerde bir yolsuzluk dönüyor, muhalefetin cumhurbaşkanı adayını yolsuzluktan dolayı içeri aldık” fikri kamuoyuna aktarılabilseydi, kamuoyu bu fikre ikna edilebilseydi zaten bugün yapılanlar yapılmazdı. Oradaki başarısızlık bunun önünü açtı. Şimdi de bunu deniyor. Dolayısıyla bence şöyle anlamamak gerekir: ‘‘İktidar aslında ne yapacağını çok iyi biliyor.’’ Ne yaptığından çok emin değil. O da bir şeyler deniyor. Şimdi de bu yola girmiş görünüyor ama bunun da çok başarılamayacağı anlaşılıyor. Şunun da altını çizmek isterim Ruşen, biraz önce sizin haberinizde de geçti, Gürsel Tekin de şuna başvuruyor: “Orada olanlar CHP’li değil” filan gibi. Şimdi orada olanların büyük bir kısmı tabii ki CHP’lidir, CHP örgütündendir; ama şuradaki mesele de zaten artık bir “CHP’liler” ve “CHP’li olmayanlar” meselesi değil, bir muhalefet-iktidar meselesi. Dolayısıyla sadece CHP’lilerin bu işe reaksiyon göstermesini beklemek doğru değil. Bu hakikaten biraz demokrasiye sahip çıkma, hukuka sahip çıkma meselesi. Dolayısıyla CHP’ye sahip çıkmak bugün hakikaten ya da CHP’ye bugün yapılanlara karşı çıkmak basitçe CHP’yi korumak değil, demokrasiyi, hukuku korumak. O açıdan CHP’li olmayanların orada olması normal. Keşke daha fazla CHP’li olmayan da orada olsa.
Ruşen Çakır: Burada şunu sormak istiyorum, biraz farklı bir şey ama Gürsel Tekin’in ya da benzer kişilerin motivasyonu ne olabilir? Yani bu bir intikam mı, iş birliği mi? Yani çünkü göz göre göre bir kriz tırmandırma… Mesela bugün yaşananlar öyle. Sonuç olarak CHP il binasında insanlar gözaltına alınıyor, biber gazları atılıyor, geceden beri gerginlik var vesaire vesaire. Nasıl bir şekilde meşrulaştırabilir insanlar? Yani buradaki olay ne sence?
Mesut Yeğen: Yani bir ideolojik, siyasi saik olduğunu düşünmek mümkün değil. İdeolojik saik olsa ortada sonuçta bunun zeminleri var. Yani insanlar her akşam televizyonda konuşuyorlar, kurultaylar var, partinin kongreleri var vesaire. Buralarda bunlar tartışılır, anlatılır vesaire, ki zaten Gürsel Tekin o yönleriyle bilinen biri değil. Yani şimdiye kadar CHP’deki herhangi bir ideolojik tartışmaya katkıda bulunmuş, bir siyasi çizgi oluşturmuş filan biri değil ki zaten. Dolayısıyla arkasında böyle bir şeyin olmadığı açık. Demin söylediğin üzere, Gürsel Tekin eninde sonunda Kadıköy Belediye Başkan adayı olmuş, aday yapılmamış yönetim tarafından. Delege olmaya çalışmış, delege olamamış. Dolayısıyla kendi CHP’deki kariyeri açısından hüsranla neticelenen bir süreç yaşamış biri. Yani bununla açıklanabilir belki, bunun intikamını almak filan ama herhalde başka boyutları da vardır bunun. Büyük bir ihtimalle iktidarla yapılan birtakım pazarlıklarla ilgili bir boyutu vardır ya da belki de işte CHP’de bir yönetim değişikliği sonrasında yönetime gelmek vesaire gibi böyle kişisel ihtiraslarla ilgili bir tarafı vardır. Ama bir hayal kırıklığının neticesi olabilir. Ama bunlarla da açıklamak çok da doğru değil. Yani demin senin söylediğin üzere, orada toplanan insanlara “Bunların büyük bir kısmı CHP’li değildir” demek ya da arkasına binlerce polisi alarak CHP binasına girmenin arkasında muhakkak bizim bilmediğimiz birtakım hesaplar, pazarlıklar vesaire olsa gerek.
Ruşen Çakır: Son olarak şunu sormak istiyorum. Şimdi 15 Eylül’ü bekliyoruz. CHP bir tedbir olarak 21 Eylül’de bir olağanüstü kurultay kararı aldı. Ne bekliyorsun mutlak butlan kararı konusunda? Bunun bir, İstanbul’un 15 Eylül’ün provası olduğu söyleniyor. Kurultayda da böyle bir karar alınıp mesela Kılıçdaroğlu’nu tekrar partinin başına getirmek isterler mi? Sonra ne olur?
Mesut Yeğen: Yani 15 Eylül’de bu kararın alınacağına dair işaretler kuvvetli. Büyük bir ihtimalle öyle olacak, bir mutlak butlan kararı çıkacak. Ve ardından da Kılıçdaroğlu da şimdiye kadar inkâr etmediğine göre ya da itiraz etmediğine göre partinin başına geçecek. Ama bütün bunlar olurken Türkiye’de sokaklarda ne olacak, işte siyasi iktidarın seçmen desteğinde ne olacak, bütün bu işler nasıl algılanacak, biraz onlara da bakmakta fayda var. Yani daha doğrusu onlara bakılarak alınacak kararlar alınacaktır diye düşünüyorum. Ama girilen yol galiba geri dönüşsüz bir yol iktidar açısından. Bu saatten sonra iktidarın çok geri adım atacağını zannetmiyorum. Yani bu hukuki operasyonu büyük bir ihtimalle tamamına erdirecektir. Ondan sonrası biraz CHP’lilerin ve muhalefetin ne yapacağına bağlı. Orada da yeni kurultay toplamak bir araç ve şu ana kadar anlatılanlardan anladığımız da hukuken de çalışacak bir araca benziyor. Ama öte yandan da herhangi bir hukuka uymayan bir iktidarla karşı karşıyayız. Oluşacak yeni kurultayı da toplamayacak ya da orada çıkacak sonucun geçersiz olmasını sağlayacak mahkemeler bulacak bir iktidarla karşı karşıyayız. O itibarla da hani sonucun bugünden yarına nasıl olacağını kesinkes bilebilmek mümkün değil ama galiba iktidar gözü karartmış gidiyor. Bugün Bahçeli’den gelen destek açıklaması da biraz bu yoldan geri dönülmeyeceğinin bir başka işareti olarak herhalde düşünülebilir.