İslam Özkan yazdı: Ortadoğu’da zayıflayan El Kaide ve IŞİD Afrika’da yükselişte

Afrika’nın kalbinde, yoksulluk ve umutsuzluğun kol gezdiği topraklarda, gözlerden uzak bir coğrafyada sessiz bir dönüşüm yaşanıyor. Bu, ne siyasi bir uyanış ne de toplumsal bir isyan. Bu, El Kaide’nin en güçlü kollarından biri olan İslam ve Müslümanlara Yardım Örgütü (Jama’at Nasr al-Islam wal Muslimin-JNIM), sahil bölgesinin geleneksel savaş sahasından koparak Atlantik Okyanusu’na doğru yaptığı planlı ve tehlikeli bir yürüyüş. Temmuz 2025’te Mali’nin batısında, Moritanya ve Senegal sınırlarına yakın bölgelerde başlayan şiddetli saldırılar, bu gerilimin en açık işareti. Grup, sadece toprak kazanmakla kalmıyor, aynı zamanda bu yeni coğrafyayı bir kapı, bir finansal cephe hattı ve Batı Afrika’yı yeniden şekillendirecek bir üs olarak konumlandırıyor.

El Kaide ve IŞİD Afrika’da yükselişte
El Kaide ve IŞİD Afrika’da yükselişte

Peki Afrika El Kaidesi (JNIM) nasıl doğdu? JNIM, El Kaide bağlantılı bir grup olarak kuruldu. Ancak, tek bir grup olmanın ötesinde, beş farklı radikal yapılanmanın birleşmesinden doğdu. Bunlar arasında, Ensaru’d Din (Dinin Destekçileri), Ketibetu’l Macina (Macine Tugayları), El-Murabitun (Nöbetçiler) gibi gruplar yer alıyor. Bu birleşimin liderliğini ise Tuareg kökenli eski diplomat İyad Ag Ğali üstleniyor. Ğali, Mali’deki 2012 yılında patlak veren isyanların başını çeken isimlerden biri. Afrika El Kaidesi (JNIM)’İN liderliği, Ğali ve yardımcısı Amadou Koufa tarafından yönetiliyor. Koufa, Fulanî kökenli ve bölgedeki etnik yapının içine sızarak, yerel halkı örgütüne çekiyor.

İlk olarak Mali’de başlayan bu örgüt, kısa süre içinde çevresindeki ülkelere de sıçradı. Bugün Burkina Faso, Nijer, Benin ve Togo gibi ülkelerde de ciddi varlık gösteriyor. 2025 yılının ilk yarısında, sadece Burkina Faso’da 280’den fazla saldırı düzenlendiği bildirilirken, örgüt kendisini, Sahil bölgesinin en tehlikeli radikal yapısı olarak konumlandırmış durumda. Özellikle yerel halkın zor durumda olduğu bölgelerde JNIM, sosyal ve ekonomik boşlukları kendi lehine kullanarak, hem gençleri hem de yerel halkı ideolojisine çekiyor.

El Kaide ve IŞİD Afrika’da yükselişte

Afrika El Kaidesi (JNIM)’in bir diğer önemli özelliği ise faaliyetlerini finanse etme biçimi. Eskiden fidye amacıyla yabancıları kaçıran grup, son yıllarda daha çok hayvan hırsızlığı ve altın kaçakçılığı gibi yöntemlere başvuruyor. Mali, bölgedeki önemli hayvancılık merkezlerinden biri olduğu için, hayvan hırsızlığı bu grubun en önemli gelir kaynaklarından biri haline gelmiş durumda. Ayrıca, geçiş yollarındaki ticaret üzerinde haraç alarak ve vergi uygulayarak hatta bazen açıkça şantaj yaparak gelir sağlıyorlar.

Bu radikal grubun etkisi, yalnızca askeri alanda değil, teknolojik alanda da giderek daha güçlü hale geliyor. Afrika El Kaidesi (JNIM) Starlink gibi uydu internet hizmetlerini kullanarak, uzak bölgelerde bile saldırı planlaması ve iletişim gibi faaliyetlerini sürdürüyor. Bu teknoloji, onlara, kırsal alanlarda bile etkinliklerini sürdürebilmelerini sağlıyor. Sadece bu değil, aynı zamanda uluslararası bağlantılar kurarak, dışarıdan da finansman temin edebiliyorlar.

Uzun yıllar boyunca Afrika El Kaidesi ve diğer örgütler, Mali’nin kuzey ve orta kesimlerindeki çorak topraklarda ve savanlarda faaliyet gösterdi. Bu bölgeler, merkezi hükümetin zayıflığı, etnik gerilimler ve yoksulluk nedeniyle şiddetin filizlenmesi için ideal bir zemin sunuyordu. Ancak grubun son hamleleri, bu bildik oyun planının değiştiğini gösteriyor. Mali’nin batısındaki stratejik Kayes bölgesini hedef alan saldırılar, sadece askeri bir taktik değil, aynı zamanda ekonomik ve jeopolitik bir hamlenin de gündeme geldiğini gösteriyor. 700 kilometre genişliğindeki bir alana yayılan bu saldırılar, özellikle Senegal ile olan ticari merkez Kayes’i ve sınır kasabalarını hedef aldı. JNIM’in bu operasyonuyla, yeni bir cephe hattı açıldığı ve bir zamanlar terörden uzak kalan Moritanya ve Senegal’in de hedef tahtasına oturtulduğu net bir şekilde ortaya kondu.

Peki, bu batıya yönelişin ardında yatan sebepler neler? Silahlı mücadele veren İslamcı örgütleri bu kadar büyük bir risk almaya ve operasyonel alanlarını değiştirmeye iten güç ne? Cevap, sadece ideolojik bir yayılma arzusunda değil, aynı zamanda modern terörün yeni kan damarları haline gelen yasadışı ekonomilerde yatıyor.

Terörün yeni ekonomik kaynakları

Afrika El Kaidesi JNIM’in batıdaki yeni stratejisinin kalbinde, bölgenin zengin doğal kaynakları ve kaçakçılık ağları yer alıyor. Mali, Afrika’nın ikinci en büyük altın üreticisi ve Kayes bölgesi, bu üretimin %80’ini tek başına karşılıyor. Buradaki madenler, hem yasal hem de yasadışı yollarla devasa bir ekonomik döngü yaratıyor. JNIM, bu madenleri hedef alarak, koruma karşılığında madencilerden haraç toplama, yasadışı madenleri doğrudan kontrol etme ve bu yolla finansal gücünü artırma peşinde. Allied Gold ve Resolute Mining gibi uluslararası şirketlere ait madenlere düzenlenen saldırılar, grubun bu ekonomik damarları ele geçirme konusunda örgütün kararlılığını gösteriyor.

Altın dışında, yasadışı kereste ticareti de önemli bir gelir kapısı haline gelmiş durumda. 2019-2021 yılları arasında, sadece yasadışı kereste satışından yaklaşık 13.8 milyar dolar kazandığı tahmin edilen grup, bu faaliyeti Moritanya ve Senegal sınırlarına doğru genişleterek yeni bir gelir ağı kuruyor. Hayvan kaçakçılığı ve özellikle göçmen ticareti de JNIM’in yeni iş kolları arasında.

Atlantik Okyanusu rotası, Akdeniz’deki rotaların sıkılaştırılmasıyla birlikte Avrupa’ya ulaşmak isteyen göçmenler için en popüler, ancak en tehlikeli yol haline geldi. 2024 yılında bu rotadan Avrupa’ya ulaşmaya çalışanların sayısı %1000’den fazla arttı. Mali, askeri yönetimin kötü idaresi ve ekonomik çöküş nedeniyle bu düzensiz göçün en büyük kaynağı oldu. Birleşmiş Milletler raporlarına göre, organize suç ağları bu rotadan yılda 150 milyon dolar kazanıyor. JNIM, bu acımasız ticaretin bir parçası olmak ve bu devasa gelirden pay almak için Kayes üzerinden Atlantik kıyılarına ulaşma amacında. Teröristler için insan kaçakçılığı ve yasadışı ticaret, sadece finansal bir kaynak değil, aynı zamanda yerel halkla bağ kurma ve etki alanını genişletme aracı haline geliyor.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Siyasi istikrarsızlığın tehlikeli mirası

Bölgedeki uluslararası müdahaleler ise pek de etkili olamıyor. Fransa’nın başını çektiği uluslararası güçler, yıllarca bu gruplarla mücadele etti ancak başarılı olamadılar. 2013-2014 yıllarında bazı topraklar geri alınsa da, uzun vadede kalıcı bir barış sağlanamadı. 2014’te kurulan G5 Sahel gibi yerel askeri birlikler de, son yıllarda iç karışıklıklar nedeniyle güç kaybetti. Bugün, Fransa’dan çekilen Rusya, bölgedeki diğer büyük güç olarak yer alırken, yerel yönetimler de bazen radikal çözümlere başvuruyor. Rusya’nın Wagner grubuyla olan bağları, bölgeyi daha da karmaşık hale getiriyor. Ulusal terörle mücadele çabalarının zayıflığı, Wagner ve yerel milislerin sivillere yönelik rastgele şiddet eylemleri, halkın devlete olan güvenini sarsmış ve terör örgütlerinin yeni militan kazanmasını kolaylaştırmıştır.

Son dönemde Burkina Faso ve Mali’de yaşanan askeri darbe girişimleri ve liderlerin seçim olmadan iktidarlarını 2030’a kadar uzatma çabaları, bu rejimlerin ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor. JNIM, bu siyasi kaostan faydalanarak, “daha adil” bir yönetim getireceği vaadiyle halkın bir kısmını kendi tarafına çekmeye çalışıyor. Bu siyasi boşluk, örgütün sadece köyleri ve kasabaları değil, aynı zamanda devletin tüm idari ve ekonomik yapılarını ele geçirme arzusunu körüklüyor.

El Kaide-IŞİD rekabeti

JNIM’in batıya doğru hamlesi, aynı zamanda Sahil bölgesinde IŞİD ile süregelen kanlı bir rekabetin de bir sonucu. Her iki örgüt de, daha fazla alan, militan ve kaynak için birbirleriyle yarışıyor. IŞİD, Nijer’in güneyinde ve Nijerya’da güçlenirken, JNIM de buna karşılık Togo, Benin ve Gana gibi kıyı ülkelerine saldırılarını artırarak kendi etki alanını genişletme peşinde. Bu acımasız rekabet, örgütleri daha büyük ve daha cüretkar operasyonlar yapmaya itiyor ve Afrika’nın daha önce terörden korunan bölgelerini tehlikeye sokuyor.

JNIM’in Atlas Okyanusu’na doğru yaptığı bu stratejik yürüyüş, bölge için ciddi bir dönüm noktası. Olası iki ana senaryo önümüzde duruyor. Mali, Moritanya ve Senegal arasındaki sınırların geçirgenliği ve bölgesel iş birliği mekanizmalarının zayıflığı, JNIM’in saldırılarını sürdürmesi için elverişli bir ortam yaratıyor. Örgüt, bu yolu kullanarak hem ekonomik ağlarını hem de askeri gücünü pekiştirmeye çalışırken Senegal ve Moritanya, yıllardır teröre karşı güçlü önlemler üretmeye çalışan yapılarıyla biliniyor. JNIM’in son saldırıları, bu iki ülkenin alarm seviyelerini yükseltebilir ve uluslararası güçlerle (özellikle ABD ve Avrupa) daha yakın iş birliğine gitmelerini teşvik edebilir. Ancak bu, bölgesel ve uluslararası bir koordinasyonun ne kadar hızlı ve etkili olabileceğine bağlı.

Orta Sahil’deki askeri rejimlerin güvenlik stratejileri, içeride ve dışarıda daha fazla istikrarsızlığa yol açtı. Batılı güçlerin yerini Rusya’nın paramiliter gücü Wagner Grubu gibi aktörlerin alması gayrı meşru şiddet sorununun çözümlenmesine de pek bir katkı sağlamış görünmüyor. Söz konusu rejimlerin bölgesel iş birliği çerçevelerinden çekilmesi, komşu ülkelerin güvenliğini doğrudan tehlikeye attı.

Sahil çölleri, sadece bir bölgenin değil, aynı zamanda Batı Afrika’nın ve hatta Avrupa’nın güvenliğini tehdit eden yeni bir tehlikeyi içinde barındırıyor. Eğer bu sessiz tsunami durdurulamazsa, başta El Kaide olmak üzere bütün silahlı örgütler sadece Batı Afrika’nın değil, küresel güvenliğin de geleceğini tehdit edecek.