Altın Koza Film Festivali’nde yarışan filmlerden ismiyle dikkat çeken çalışmalardan biri: Uçan Köfteci. Salonlar dolu. Adanalıların ilgisi büyük. Rezan Yeşilbaş’ın yazıp yönettiği filmin oyuncu kadrosunda da önemli isimler var. Nazmi Kırık, politik filmlerle adını duyuran, son yıllarda farklı çalışmalarda da görülen bir oyuncu. Diyarbakır’da köftecilik yapan ve paraşütle uçma sevdasına tutulmuş bir kahraman. Selin Yeninci’yi daha çok “Kurak Günler”deki rolünden hatırlıyoruz. Bu filmde köftecinin eşi Azize rolünde. Emin Emre Değer ve Aram Dildar da dikkatimizi çeken isimler arasında.
Aslında filmin hazin bir hikâyesi var. Yönetmen Yeşilbaş, bir gazete haberinde uçmak için uğraşan köfteci Kadir’den haberdar olur ve bunun hikâyesini çekmek ister. Film çekilir. Kadir’in hayatı ayrıca belgesel olur. Ancak, 6 Şubat 2023’te yaşanan büyük depremde Kadir ve ailesi hayatını kaybeder. Hayatını anlatan filmi göremez.
Elbette Rezan Yeşilbaş, köfteci Kadir’in hayatını birebir anlatmaz filmde. Filmdeki ipuçları ve yönetmenin anlattıklarından on yıl öncesine dayanan hikâye ve çekimler bize bu süreyi kapsayan bir Türkiye (ama özelde Diyarbakır) fotoğrafını da gösteriyor.
İki çocuğu ve eşiyle hayatını köftecilikle kazanan Kadir’in uçma tutkusu çocukluk yıllarına dayanıyor. Öyle ki yönetmen Freud’un bilinçaltı teorisini bir köfteciye söyletiyor. Aynı köfteci filmin ilerisinde Nietzsche’den de söz eder. Çok iyi bir eğitim sürecinden geçmeyen bir emekçinin söz konusu hedefi olduğunda pekâlâ bunları konuşabileceğini de gösteren bir film izliyoruz.
Gelin görün ki köfteci Kadir’in uçma tutkusu herkesin dilindedir. Biraz alaycı bakanlardan da tutalım da günah işlediğini söyleyen kayınbabaya kadar. Kendisince bunları anlatır; toplumun vardığı sonuç ise şudur: Bunun ne gereği var, ya bir sakatlık çıkarsa. Kadir bunlara kulak asmaz. Paramotor dediğimiz aletin yardımıyla uçabileceğini öğrenir. Yetmedi, bir hoca tutar. Bir keresinde uçar ve kaza yapar. Bütün oklar ona yönelir ama yine uçma isteğinden vazgeçmez.
Bu kahramanımızın etrafında ise yönetmenin ustalıklı olarak yarattığı bir dönem ve toplum atmosferini izliyoruz. Zenginlik göstergesi uçma isteği değildir; lüks bir yerde lüks bir daire almaktır. Yetmedi, bir tane daha almaktır. Uçma denemesi yapmak için gittikleri yerlerde bir arazi sahibi konuyu devletle karşı karşıya gelmeye kadar getirir. Arazisi baraja yakındır. Bir “sakatlık” çıkarsa devlet kendisinden bilecektir. Kadir’i ve arkadaşlarını kovar.
Yolda polis durdurur. Paramotorun ne olduğunu sorar. Uçma isteği asla bir takdir konusu değildir. Acayip ve her an bir tehlike oluşturabilir.
Köfteci tezgâhı işlek bir caddedir. Sipariş sesleri arasında en fazla polis ve kobra araçlarının sesini duyuyoruz. Amedspor tutkunu köfteci çırağı, kulübünün Ankaragücü maçında uğradığı saldırıyı anlatır. Uçmak kadar Diyarbakır’dan çıkıp maça gitmek de zordur.
Köfteci tezgâhının civarındaki mahallede büyüyen kayınbiraderi üst üste lüks daireler almaktadır. Bu mahalle artık ona karışık ve zor geliyordur.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Kadir’in evinde hâkim dil Türkçedir. Aslında film boyunca birkaç diyalog haricinde ağırlıklı Türkçe akan bir film izliyoruz. Kadir’in kızının adı Mizgin’dir (Türkçesi müjde). Çocuklarına Kürtçe isimler veren ama hayatı Türkçe yaşayan bir nesli izliyoruz.
(Etkinlik sonrası söyleşide yönetmene bu ayrıntıyı sordum. Ayrı bir değerlendirme konusu olduğu için burada değinmeyeceğim.)
Filmde en beğendiğim iki sahneden söz etmek isterim. Kadir’in ilk uçma başarısını gösterdiği anda bir köyden düğün sesi gelmektedir. Diyarbakırlılar için yöresel bir değeri olan Bismilli Zeko’nun orkestrasıdır bu. Kadir havalandığında hocası ve arkadaşlarının halaya durması çok etkileyiciydi. Diğer sahne de Kadir’in paramotoru parçaladığı, nereden geldiğini sonradan anlayacağımız balta konusu. Filmde usta, Kadir’in eşi ve arkadaşı hep aynı şaşkınlıkla aynı soruyu sorar: “Bagajda baltanın ne işi var?” Tabii Kadir bunu bilmiyordur. Neyse ki yönetmen bu coğrafyada nedensiz bir şey olmaz dercesine durumu seyirciye anlatıyor. Filmin mizahî çok başarılı olduğu bölümlerden biriydi.
Filmdeki uçmak eylemi Kadir’in şahsında bir emekçinin olduğu kadar, on yıl öncesinde bir toplumun da umudunu ifade ediyor. Asırlar öncesinde bu topraklarda uçmaya çalışan Hezarfen Ahmet Çelebi’nin yarınların gökyüzüne dair öngörüsü nasıl ki taşlanmış ve cezalandırılmışsa, Kadir şahsında filmin anlatıldığı coğrafya ve toplum içinde durum böyledir. Kadir’in kararlılığı ise yönetmenin işaret ettiği toplumsal duruştur.
Festival filmlerini izlemeye ve aktarmaya devam edeceğiz.