Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

AKP’li yıllara içeriden bakış (3): Herkesin başbakanı

2003 yılı Türkiye için başından sonuna kadar zor bir yıl. Aslında dikkatle bakılırsa yirmi yılın sonunda geldiğimiz noktanın işaretleri o günden görülebilirmiş. Perşembenin gelişi çarşambadan belliymiş. AKP hükümeti göreve başlayalı henüz iki ay olmuş. 8 Ocak 2003 tarihinde İstanbul-Diyarbakır seferini yapan THY uçağı Diyarbakır’a inmek üzereyken yoğun sis sebebiyle eğimli arazide kaza geçiriyor. Kazada 75 […]

Emre Erdoğan yazdı: Bir siyasi mesele olarak zaman

Alice Harikalar Diyarı’nın “Delilerin Çay Partisi” bölümünde Alice, Mart Tavşanı ve Şapkacı’yla bir çay masasının etrafında buluşur ve çay saatine hapsedilmiş Şapkacı’nın dramını paylaşır, Şapkacı için her zaman saat altıdır ve bu yüzden de sadece günleri gösteren bir saat kullanır, hep aynı saatteyseniz akrep ve yelkovana neden ihtiyaç duyasınız ki? Aslında son derece ciddi bir […]

AKP’li yıllara içeriden bakış (2): “Ayrı bir parti değil, yeni bir parti”

3 Kasım 2002 seçim gecesine gitmeden önce halkı o geceye hazırlayan son iki yılı hızlıca çek edelim ve halk neden böyle bir desteği tek bir partiye, tek bir lidere verdi, yirmi yıldır neden hala başka birisine güvenemiyor anlamaya çalışalım. Ve bugün gitmemek için direnen hareketin kodlarında neler varmış, bugün yaşattıkları politikalar ile o günler arasında […]

İsmail Güzelsoy yazdı: Beni yak, kendini yak…

Geçen hafta denk geldiğim altı-yedi farklı tweet paylaşımının ortak yakınması, rejimin yarattığı tüm haksızlıklara, hukuksuzluklara karşı neden siyasal İslamcı kesimde kesif bir sessizlik olduğu yönündeydi. Son yirmi yıllık süreçte İslamcı yelpazenin hemen tamamında ortak olan tepki tam olarak buydu: Tepkisizlik. Seküler kesim bu suskunluğu anlamakta zorluk çekiyor haliyle. Kendimi bunun dışında tutarak konuşmuyorum. Bu konuda […]

Öner Günçavdı yazdı: Sivil siyaseti dışlamadan ekonomik dönüşüm sağlayabilmek (III)

İki haftadır devam ettiğim yazı dizimize bu hafta da devam etmek istiyorum. Amacım geçmişte yaşadığımız ekonomik gelişmelerin siyasi yapıya yansımaları hakkında fikir vermek. Buradan yola çıkarak ülkemizin siyasi geleceğine yönelik öngörülerde bulunabileceğimizi umuyorum. Kalkınma sürecinde yaşanan ekonomik değişimlerin ülkemizdeki iktidar erkini kullanan koalisyonların değişmesi yönünde bir ihtiyacın doğmasına neden olduğunu ileriye sürmüştük. Bu değişim fiili […]

Sevilay Çelenk yazdı: Ayaklarımızın dibinde devasa obruklar açılıyor – Kurak Günler

İstanbul’u son ziyaretimin üzerinden bir yıldan biraz fazla bir zaman geçmiş. Bu hafta Demokrasi İçin Birlik platformunun “Savaşa Karşı Hayat” konferansı vesilesiyle birkaç günlüğüne oradaydım. Coğrafyamızı kıskaca alan savaşlar üzerine kimsenin pek bir cümle kurmadığı bir zamanda “Savaşa Karşı Hayat” demek önemli gerçekten ve gün boyu oldukça etkili biçimlerde bu temenniye ses verildi. Savaş derken […]

Emre Erdoğan yazdı: Öfkeyle hınç arasında siyaset…

Duyguları aklı bozan ve insanın “doğru” karar vermesini engelleyen patolojiler değil de akılla bir sarmaşık gibi birbirine dolaşan ve birbirini destekleyen iki ayrılmaz unsur olarak görenler için, öfkenin siyasetteki yeri vazgeçilmezdir. Ahlaki bir duygu olarak tanımlanan öfke, bireyin karşılaştığı adaletsizlikler, haksızlıklar ve ahlaki kuralların çiğnenmesine verdiği tepki olarak tanımlanır. Hepimizin yakından bildiği gibi öfkemiz; kalp […]

Batuhan Aydagül yazdı: “Siyaset üstü bilimin” siyasallığı ve sınırları üzerine

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 3 Aralık’ta İkinci Yüzyıla Çağrı Buluşması’nı düzenledi ve ekonomi vizyonu altında maliye, istihdam, bilim, eğitim ve sosyal politikalara dair önemli öngörüler paylaştı. Alanlarında tanınmış akademisyen iktisatçılar görüşlerini paylaşırken bunların demokrasinin güçlenmesine nasıl katkı yapacağına da değindiler. Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun başdanışmanı olarak sunulan Jeremy Rifkin dışında katkı yapan iktisatçıların CHP ile ilişkisi […]

Emre Erdoğan yazdı: Bir Madlen keki olarak siyaset…

Zihnin dalgalarında sörf yapmayı seven Fransız yazar Marcel Proust, “Kayıp Zamanın İzinde” adlı destansı eserinin bir yerinde “madlen denilen, bir tarak midyesinin oluklu çenetleri arasında biçimlendirilmiş gibi görünen o kısa, tombul keklerden” yer. Kek parçası -çayın içine atılmış olmasını pek onaylamasam da- onu çocukluğuna götürürken, bizi de yedi ciltlik bir yolculuğa çıkarır. Zihinbilim literatüründe “Proust […]

Emre Erdoğan yazdı: Demokrasi labirentinde “doğru” oy kullanabilmek

Daha iyisini bulamadığımız sürece elimizdeki en iyi yönetim sistemi olan demokrasinin güzelliği, idealinde vatandaşın arzusunu yönetime aktarabilecek araçları sağlamasında. Alternatif yönetim biçimlerinde; örneğin monarşide ülkenin gidişatında söz bir kişide, örneğin oligarşide bir gruptayken demokrasi kendi kaderimizi çizebilmemiz için bir fırsat vermesi açısından benzersiz bir yönetim biçimi, tabii idealinde. Yoksa gerçek dünyada en iddialı demokraside dahi […]