Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Suriye’de dengeler yeniden değişirken

[soundcloud url=”https://api.soundcloud.com/tracks/316548559″ params=”color=ff5500&auto_play=false&hide_related=false&show_comments=true&show_user=true&show_reposts=false” width=”100%” height=”166″ iframe=”true” /]

Yayına hazırlayan: Şükran Şençekiçer

Merhaba, iyi günler. İdlib’deki kimyasal saldırıdan Şam rejimini sorumlu tutan ABD sabaha karşı Şayrat hava üssüne saldırı düzenledi, çok sayıda füze yolladı. Bu Suriye’de yeni oluştuğu düşünülen düzeni, dengeleri tekrar alt üst etmeye aday bir olay. Nitekim Batı Avrupa çok ciddi bir şekilde destek verdi. Fransa’dan, İngiltere’den, Almanya’dan bunun sürmesi yolunda Washington’a çağrılar yapıldı. Hem onayladılar, hem de çağrı yaptılar. Türkiye de, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın peş peşe açıklamalarla olumlu bulduklarını söylediler. İbrahim Kalın’ın açıklaması: “Esed rejiminin savaş suçlarına karşı verilmiş olumlu bir cevap.” Tabii Rusya’nın ve İran’ın buna karşı tepkileri var. Kınıyorlar. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov yeni yaptığı açıklamada bunu Irak’ın işgaline benzetiyor. “Irak savaşını ve bahanelerini hatırlatıyor bu” diyor. Yani Rusya’nın iddiası kimyasal silahın Şam tarafından kullanılmadığı, muhaliflerin ürünü olduğu yolunda bir iddia. Dolayısıyla ABD’nin bir yalan üzerinden –ki Irak’ı birçok yalanla işgal etmişti biliyorsunuz– bunu yaptığını söylüyor. Ama gerek Washington gerekse diğer Avrupa başkentleri ve Ankara bu saldırının tamamen Esad yani Suriye devleti tarafından yapıldığına inanıyor.

Sınırlı ama dengeleri değiştirmeye aday bir saldırı

Birincisi, bu saldırı çok geniş çaplı bir saldırı değil. Mesela zamanında Bosna krizi sırasında Bill Clinton’ın Belgrad’ı bombalamasıyla kıyaslanabilecek bir saldırı değil. Belgrad bombalamasının ardından hızlı bir şekilde Bosna krizi çözülmüştü. Orada Sırbistan yönetimi daha fazla dayanamayacağını anlamış ve bir anlamda pes etmişti. Buradaki saldırı ona kıyasla çok daha hafif bir saldırı. Ama buradaki iddia, kimyasal saldırının yapıldığı üs, yani uçakların, hava araçlarının kalktığı yer olarak tanımlıyor ABD ve sınırlı bir saldırı yaptığını söylüyor. Saldırıdan önce de Rusya’nın haberdar edildiğini söylüyor. Şimdi buna rağmen Suriye’deki dengeleri değiştirmeye aday bir saldırı olduğunu söyleyebiliriz. Ama bir ihtimal tabii ki bunun kısa bir süre içerisinde unutulacak olması ve dengelerin şu anda var olduğundan birazcık değişerek, çok fazla oynamadan yoluna devam etmesi de olabilir.
Yine de potansiyel olarak birçok şeyi değiştirmeye aday. Özellikle Türkiye’nin zaten alt üst olan, sürekli bir dengesiz seyir izleyen Suriye politikası bu saldırıyla beraber tekrar değişebileceği işaretleri veriyor. O da nedir? Türkiye aslında Obama yönetiminden benzer bir müdahaleyi çok önce istemişti. Esad’ın devrilmesini önüne koymasını Washington’dan istemişti ve bunu hiçbir zaman tam olarak kabul ettirememişti. Hiçbir saldırıda –ki İdlib’e benzeyen çok saldırı yaşanmasına, çok iddia olmasına rağmen– Obama bu tür bir müdahaleyi yapmamıştı. Dolayısıyla tekrardan başa dönüleceği gibi bir duygu Türkiye’de, Ankara’da olabilir. Ama bu çok gerçekçi midir emin değilim. Ama yapılan açıklamalar bu yönde.

Moskova ile Ankara’nın arası yeniden açılır mı?

Peki o zaman ne olacak? Türkiye’nin şu anda halen, her ne kadar bitse de Fırat Kalkanı nedeniyle orada askerî gücü var. Bu askeri gücün orada olmasının bir şekilde Moskova’nın onayıyla olduğunu biliyoruz. Moskova’nın onayı ve Şam’ın da belli anlamlarda göz yumması diyelim ya da itiraz etmemesiyle olan bir şey. Şimdi Türkiye’nin tekrar Şam ve Moskova’yla açık bir çatışma, farklılık içerisine girmesi durumunda; 1) Bu askerî varlık ne olacak meselesi var; 2) Rusya’yla yakınlaşma ne olacak? Rusya ve aslında İran’la yakınlaşma. Bunun da en önemli göstergesi Astana Zirvesi’ydi. Astana Zirvesi’nde bayağı bir mesafe katedildi. Dolayısıyla bu pozisyonla beraber, Türkiye’nin tekrar Batı’yla birlikte Esad’ı hedef tahtasına oturtacak bir pozisyonu tekrar alması halinde, Astana’nın pek bir anlamı kalmayacak.
Burada Türkiye-Rusya ilişkilerinin hali bu; ama Türkiye-ABD ilişkilerinden şu aşamada bir iyileşme, daha bir yakınlaşma beklenebilir. Çünkü Amerika’nın bu müdahalesi Türkiye’nin uzun süreden beri beklediği tür bir müdahale. Dolayısıyla bir yakınlaşma beklenebilir. Ama ortada çok ciddi bir soru var. Tabii bu yakınlaşmanın bir diğer ayağı da ABD’nin Suriye’de Kürtlerle kurduğu ittifakı bozması yolunda Ankara’da bir umut yeşermiş olabilir. Fakat orada çok daha önemli bir soru var: ABD ve Trump özellikle, IŞİD’le mücadeleyi her şeyin önüne koyuyordu, hep bunu iddia etti. Bu anlamda da Suriye’de IŞİD’le mücadele ve Rakka Operasyonu en önemli mesele olarak duruyordu. Ama burada Rakka Operasyonu’nu ve Suriye’de IŞİD’le mücadeleyi Şam’a ve Rusya’ya rağmen nasıl yapabilecek? Kalıcı bir şekilde mücadeleyi nasıl yapabilecek? Bu, son gelişmenin ardından bir muamma.
Bu saldırı tabii ki Suriyeli muhalifleri ve tabii ki bu arada da IŞİD’i belli anlamlarda memnun etmişe benziyor. Dolayısıyla ABD bu saldırının ardından bu tavrını sürdürüp Rusya’yla kendi arasında yaşadığı yakınlaşmaya son mu verecek? Ki Rusya’dan, biliyorsunuz, “Uçuş güvenliği anlaşması askıya alındı” açıklaması geldi, ABD ile yapılmış olan anlaşmanın askıya alındığı açıklaması geldi. İşler iyice karışıyor.

Trump’ın güç gösterisi

Buradan Türkiye’nin beklentileri tekrardan artmaya başlıyor, ama bu ne kadar gerçekçi, açıkçası şüpheliyim. Çünkü bu saldırının Amerikan iç politikasıyla çok doğrudan bir alâkası var. Bu Trump gibi birisinin Esad’a insanî nedenlerle misilleme yapması ya da kimyasal silahtan sorumlu tutup saldırıyor olmasının insanî bir boyutu olduğunu sanmıyorum. Tamamen emperyal vizyonla yapılmış bir şey, yani dünyaya güç gösterme. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden herhangi bir karar çıkmayacağı da belli olduğu için “Biz her şeye rağmen kendi başımıza, kimseye sormadan bir şeyler yapabiliriz” diyor Trump. Ve kendisinden hep beklenen “güç kullanacak olan başkan” beklentisinin ilk en kolay denemesini yaptı. Çünkü ortada bir kimyasal saldırı iddiası var. Dolayısıyla kendini çok daha meşru bir yerde görüyor, gücünü gösteriyor. Gücünü herkese gösteriyor. Esad’dan çok, aslında Rusya’ya gösteriyor.
Fakat burada çok önemli bir sorun var, Amerikan iç politikasını ilgilendiren boyutu bu. Biliyorsunuz Trump’ın seçiminde Putin’in ve Rusya’nın doğrudan müdahil olduğu yolunda çok ciddi iddialar var ve ABD’de bu konuda süren çok ciddi soruşturmalar var. Trump’ın ekibinden çok ismin Amerikan kanunlarına aykırı bir şekilde Rusya’yla, Rusya’nın ajanlarıyla vs. ilişki içerisine girdiği ve bu yolla da seçimlerin manipüle edildiğine kadar giden bir iddia var. Ve Trump bir nevi Putin’in en büyük destekçisi, yakını ve potansiyel müttefiki olarak gösteriliyordu. Dolayısıyla bu saldırının böyle bir boyutu çok ciddi bir şekilde var. Trump burada kendisinin Putin’le ve Rusya’yla bir kader birliği etmediğini çok kolay bir şekilde göstermiş oluyor.

Çok güç var, en az Suriyelilerin sesi çıkıyor

Dolayısıyla bu kalıcı bir strateji olmayabilir. Bu kalıcı bir strateji olabilecekmiş gibi ya da oldurmak için Ankara davranırsa karşısına çok ciddi, Rusya’yla ilişkilerde yeniden bariz krizler gibi seçeneklerle kendisini bulabilir. Sonuç olarak burada çok sayıda gücün varolduğu, en az sesi çıkanın da Suriyelilerin olduğu çok acı bir olay yaşanıyor yıllardır. Bu son olayda, ABD’nin Şayrat hava üssüne yönelik saldırısı da bunu bir kere daha bize gösterdi. Aktörlere bakıyoruz: Rusya, İran, Türkiye, ABD, bir şekilde Fransa, İngiltere, Almanya, IŞİD gibi uluslar-ötesi bir yapılanma, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri, herkes bir şekilde burada var. Ve herkes bir şekilde burada kendi gücünü sınıyor. Askeri malzemesini bile deneyenler var. Sürekli de ilişkiler değişip duruyor. Yakınlaşmalar, ittifaklar bozuluyor; yeni ittifaklar kuruluyor. Ama olan sonuçta Suriyelilere oluyor.
Buradan Trump’ın bu müdahalesinden Suriye’nin dramının, krizinin çözülmesini beklemek hiçbir şekilde gerçekçi değil. Buradan hızlı bir şekilde çok büyük değişiklikler beklemek de çok gerçekçi değil bence. Ama burada esas olarak, esas aktörler, ABD ve Rusya, burada kendisinin de bir rolü olduğunu düşünen Türkiye, İran ve Suriye gibi güçler genellikle bu iki büyük gücün kendi arasındaki hesaplaşmalar ve pazarlıklara bağlı olacaklar ya da kaybedecekler. Açık söylemek gerekirse Türkiye için herhangi bir kazanç gözükmüyor. Kaybı azaltma ihtimalinin bile pek olduğu söylenemez. Çok sevinilecek, çok alkışlanacak bir olay değil. Arkasının gelme ihtimali çok güçlü olan bir müdahale değil. Kaldı ki arkası gelse de buradan Türkiye için, tüm bölge için ve Suriye için tabii özellikle, hayırlı bir şeylerin çıkacağını beklemek gerçekçi değil.

Şam ve Moskova Trump’ı test etti

Sonuç olarak Trump kendisinin ve ülkesinin gücünü göstermiş oldu. Rusya’yla kendisine atfedilen gizli ilişkileri yalanlama yolunda bir adım atmış oldu. Bu arada da Suriye’de yönetim de aslında her istediğini istediği şekilde yapabilme imkânına –gelinen noktada– sahip olmadığını da gördü. Yani bunun bizim Transatlantik’te Çarşamba günü yaptığımız değerlendirmede Gönül Tol Ömer Taşpınar’la, genel kanı şuydu: İdlib bir nevi Trump’ı test etmekti. Hem Şam’ın hem Moskova’nın Trump’ı bir anlamda test etmesiydi. Trump da galiba kendisinin test edildiğini kavrayıp, düşünüp gücünü gösterdi. Ama Amerika’nın gücünün bununla sınırlı olmadığını biliyoruz. Çok daha fazlasını göstermesi halinde nelerin bölgeyi ve Suriye’yi beklediğini düşünmek bile istemiyor insan. Bu arada tabii IŞİD’le mücadele gibi bir meselenin de bir müddet için çok fazla konuşulmayacağını herhalde rahatlıkla söyleyebiliriz. İyi günler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.