Fransız Libération gazetesi, 12 Ocak 2016’da dünyaca ünlü filozof Alain Badiou ile bir röportaj yayınladı. Robert Maggiorive Anastasia Vécrin‘in gerçekleştirdiği ve Haldun Bayrı’nın Türkçe’ye çevirdiği söyleşinin orijinalini bu linkten okuyabilirsiniz.
Alain Badiou: “Batı’ya duyulan arzunun hüsrana uğraması ölüm içgüdüsüne bir alan açıyor”
Filozof Alain Badiou, dünyanın şu haline bir alternatif önerme imkânsızlığına dayandırdığı 13 Kasım Parıs saldırıları üzerine bir çalışma yayımlıyor. Komünizmin başarısızlığından beri derin bir düşünce bunalımının kurbanı olan ilerici fikirlerin çöküşüne işaret ediyor özellikle.
Cihadcıları yüreklendiren ölüm içgüdüsü muammasını nasıl anlarız? Ocak ayındaki katliamlardan Kasım’daki katliamlara kadar, hem burada hem başka yerlerde benzeri görülmemiş bir şiddete boyun eğen o “radikalleşme”nin toplumsal ya da dinî sebeplerini arıyor herkes. Filozof Alain Badiou’ya göre saldırılar, küreselleşmiş kapitalizmin sınırsız hüküm sürdüğü dönemimizi ayırt eden kitle katliamları. 11 Ocak’ta Fayard Yayınevi’nin çıkardığı son kitabı “Derdimizin Kaynağı Daha Uzakta”da (Notre mal vient de plus loin, Penser les tueries du 13 novembre “Derdimizin Kaynağı Daha Uzakta, 13 Kasım Katliamlarını Düşünmek”, Fayard, 72 sayfa, 5 euro.) vaatlerini yerine getirmeyen bir kapitalizmin hüsrana uğrattığı dünya gençliğine, ideolojik bir alternatif sunma gerekliliğini hatırlatıyor.
Dünyanın en ünlü filozoflarından Alain Badiou’nun portresini Sylvie Serprix yaptı.
Ocak saldırılarıyla Kasım saldırıları arasında nasıl farklılıklar görüyorsunuz?
Badiou: İkisinde de aynı tarihî ve jeopolitik bağlamdayız; katillerin mahreci aynı, ölüm ve intihardaki gözü dönmüşlük aynı; devlet cihetinde de aynı polisiye, milliyetçi ve intikamcı cevap. Bununla birlikte, kitle katliamı cihetinde de devletin cevabı cihetinde de önemli farklılıklar var. Önce, Ocak ayındaki cinayetlerde hedef gözetilmiş, kurbanlar seçilmişti: Charlie Hebdo’daki kâfirler, Yahudiler ve polis memurları. Bu cinayetlerin ideolojik, dinî ve Yahudi düşmanı mâhiyeti bâriz. Öte yandan verilen cevap, kitlesel bir güç gösterisi biçimini alıp, ulusun hükûmet ve uluslararası müttefikleri arkasındaki birliğini “Hepimiz Charlie’yiz” gibi kendisi de ideolojik bir slogan etrafında simgeleştirmek istiyor. Belirgin bir noktadan yana çıkılıyor: Laik özgürlük, kutsala hakaret hakkı.
Kasım ayında ise cinayet hedef gözetmiyor, çok bâriz bir biçimde nihilist: Kitle taranıyor. Cevap ise halk gösterisini içermiyor, sloganı hamasî ve haşin: “Barbarlarla savaş”. İdeoloji ancak gerektiği kadar ve soyut miktarda, “değerlerimiz” tarzında. Gerçek ise, polis seferberliğinin son derece sertleşmesi ve onun beraberinde vicdanı susturup özgürlükleri katleden, tamamen yararsız olduğu gibi olağanüstü hali sonsuz kılmaya da göz diken bir sürü yasa ve kararname. Akılcı ve ayrıntılı bir müdahalenin daha da geciktirilemez ve elzem olması bundandır. Kamuoyunu, elbette cânilerin nihilist kıyıcılığına da, devletin polisinin borazancılığına da meyletmemesi gerektiğine ikna etmek gerek.
13 Kasım’ı, komünizmin tarihî başarısızlığının sebep olduğu bir “dert” gibi tahlil ediyorsunuz. Neden? Nostaljik ve mîadı dolmuş gibi görünen bir okuma anahtarı bu…
Badiou: Devletlerin özel oligarşi karşısında zayıflaması, Batı’ya duyulan arzu ve küreselleşmiş kapitalizmin kendisine karşı bugün hiçbir alternatif önerilmeyen yayılması gibi dünyamızın yapılarını çıkış noktası alarak mümkün olduğunca berrak bir açıklama protokolü önermeye çalıştım . Hiçbir geçmişe nostaljim yok. Seçmen olup oy atmak anlamında hiçbir zaman komünist olmadım. Benim “komünizm” diye adlandırdığım şey, yeryüzü gençliğine mevcut tüketim aygıtının mütevekkilâne kabulü ile vahşi nihilist kaçış yolları arasında tercih yaptırma rezaletinden başka şeyler önerebilmektir. Benim için bu ne bir inatlaşmadır, ne de bir gelenek. Gençliğe tam da dünyanın şu halinden başka bir şeyin mümkün olduğunu düşünme imkânı sağlayabilecek siyasî bir tertibat, herhangi bir stratejik çerçeve olmadığı müddetçe, 13 Kasım gibi patolojik/marazî belirtiler göreceğiz.
Bütün sorumluluğu küreselleşmiş kapitalizmin ahtapotumsu tahakkümünün üzerine atmak, tam da başka bir modeli tanıtmak isteyen entelektüellerin ve düşüncenin sorumluluğunu ihmal etmek değil mi?
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Badiou: 60’lı ve 70’li yılların solculuğuyla hemen bir başarı kazanılamadığı için hayalkırıklığına uğrayıp 80’li yıllardan buruklaşmış bir halde çıkan muayyen sayıda entelektüel, yerleşik düzeni benimsediler. Dünyada yer edinmek için, Batılı huzurunun savunucuları haline geldiler. Onların sorumluluğu bâriz elbette. Fakat kapitalist yayılmanın radikal bir eleştirisi ve komünizm varsayımını yenileyip güçlendirmesi gereken alternatif öneriler cihetindeki gecikmeyi de hesaba katmak gerek. Bu zayıflık felaketin boyutlarının büyüklüğünden geldi. Sadece uzun zamandır eleştirilen sosyalist devletler değil, özellikle savaş-sonrası Fransası’nın entelektüel kesimindeki ilerici ve devrimci fikirlerin hâkimiyeti de âdeta çöktü. Bu çöküş, kavramsal ve ideolojik, özellikle de felsefî bir yenilenme icap ettiren derin bir bunalımı gösteriyordu. Başkalarıyla birlikte, bu göreve soyundum, fakat işin daha çok başındayız. Lenin, tarihin duyarlı tabakası olduğunu söylüyordu entelektüellerin. Tarih, 70’li yıllar ile 80’li yıllar ortasında bize olağanüstü şiddetli bir ideolojik alt üst oluşu dayattı: Her türden gerici fikirlerin daha önce benzeri neredeyse hiç görülmemiş bir zaferini.
Tasvir ettiğiniz dünyada, devletlerin zayıflaması var. Küreselleşmiş kapitalizm karşısında devletler neden düzenleme aktörleri olamasınlar?
Badiou: Marx tarafından sermayenin iktidarına dayalı diye nitelenmiş olan devletlerin, bugün Marx’ın da öngörmediği bir düzeyde buna dayandıklarını saptıyoruz. Devletler, küreselleşmiş kapitalizmin hegemonyacı sistemiyle alt alta üst üste bir durumdalar. Onyıllardır, iktidarda hangi parti olursa olsun, “benim asıl hasmım finanstır” türünde ne beyanlar verilmiş olursa olsun, aynı politika sürmektedir. Bu yüzden özel bireyleri suçlamak bence haksızlık. Son derece kuvvetli zincirleme bir sistem olduğunu, kapitalist oligarşinin devletlik işlevini hayret verici bir biçimde belirlediğini düşünmek daha akılcı olur. Kısa süre önce yaşanan Yunanistan olayı bunun çarpıcı bir örneği. Kitle hareketlerinin ve bir siyasî yenilenmenin olduğu, yeni bir sol örgütlenmenin yaratıldığı bir ülke vardı önümüzde. Oysa Syriza iktidara geldiğinde, finansın icaplarına ve alacaklıların taleplerine direnebilecek hiçbir güç oluşturmadı bu.
Değişim isteği ile bunun mümkinatının olmaması arasındaki bu uymazlık nasıl açıklanır?
Badiou: Hegemonyayı elinde tutan kapitalist güçlerin nesnel bir zaferi yaşandı; ama aynı zamanda, tüm insanlık ölçeğinde ekonomik ve toplumsal dünyanın başka bir örgütlenmesinin de mümkün olduğu fikrini düpedüz ortadan kaldıran, bütün biçimleriyle gericiliğin büyük bir öznel zaferi de yaşandı. “Değişim” isteyen çok sayıda insan var; fakat gerçek düşünce ve gerçek eylem bakımından başka bir şeyin mümkünlüğüne kendilerinin de kani olduklarından emin değilim.
Jürgen Habermas ekonomiden zamanımızın teolojisi diye bahsediyor. Bu sistemli aygıtın teolojik olduğu izlenimine kapılıyoruz. Fransa’da olup bitenleri nasıl açıklıyorsunuz peki?
Badiou: Saldırıya uğrayan tek ülkenin Fransa olmadığını hatırlatmak isterim. Bu hâdiseler günümüz insanının içinde yaşadığı genel çerçeveyle alâkalı; çünkü hemen her yerde farklı koşullarda vuku buluyorlar. Fransa’daki olayın akabinde, Kaliforniya’da korkunç bir kitle kıyımının yaşandığı sırada Los Angeles’taydım. Bununla birlikte, nesnel tahlillerin ötesinde, elden geldiğince katillerin öznelliğine girmek gerek. Bu genç cânilerde Batı’ya duyulan bir arzunun ezilmiş ya da imkânsız kılınmış olmasının etkileri bâriz. Bu temel tutkuyu biraz her yerde buluyoruz; her şeyin anahtarı da bu : Başka bir dünya mümkün olmadığına göre, bu dünyada niçin bize yer yok ? Başka hiçbir dünyanın mümkün olmadığını kafanızda canlandırırsanız, bu dünyada size yer olmaması; para, konfor ve tüketim gibi bu dünyanın kıstaslarına uygun bir yerinizin olmaması dayanılmazdır. Bu hüsran ölüm içgüdüsüne bir alan açar: Arzulanan yer, sahip olunamadığı için nefret de edilendir. Klasik bir öznel nedendir bu.
“Batı’ya duyulan arzu”nun ötesinde, sömürgeci geçmişinin Fransa’da bıraktığı izler de işe karışıyor gibi…
Badiou: Gerçekten de tasfiye edilmemiş bir sömürgeci bilinçaltı var. Arap dünyasıyla ilişkinin yapısı, bütün Mağrip’te uzayıp gitmiş doğrudan bir yönetim dizisince oluşturulmuş. Bu bilinçaltı tanınmadığı ve güncellenmediği için, “sol” denen kamuoyunda bile muğlaklıkların belirmesine sebep oluyor. 1956’da Cezayir savaşını tekrar başlatanın bir sosyalist hükûmet olduğunu; 80’li yılların ortasında, Afrika kökenli nüfustan bahsederken, “Le Pen[‘in] gerçek sorular sordu”ğunu bir sosyalist başbakanın söylediğini unutmayalım. Solun sömürgecilik tarafından, maskeli olduğu ölçüde önemli bir tarihî yozlaştırılması vardır. Ayrıca, 50’li yıllar ile 80’li yıllar arasında sermaye, eski sömürge Afrikasından kitle halinde gelen proleterlere zorunlu bir ihtiyaç duymuştur. Ama 70’li yılların sonundan itibaren başlatılan kudurgan sanayisizleşmeyle birlikte, aynı sermaye, eski işçilere de, onların çocukları ve torunlarına da hiçbir şey önermezken, bir yandan da onların ülkemizdeki varlıklarına karşı gürültülü kampanyalar yürütüyor. Bütün bunlar felakettir ve olmasa varlığını hiç aramayacağımız, İslam’dan korkan/İslamofobik o nev’i şahsına münhasır Fransız entelektüelini üretmiştir.
Yaptığınız tahlilde din sorununu, özellikle de İslam’ı dışarıda tutuyorsunuz…
Badiou: Bu bir yöntem meselesi. Tahlilin çıkış noktasını din olarak görürseniz, işin içinden çıkılmaz olur; kofluğu oranında gerici de olan “medeniyetler çatışması” şemasına kıstırırsınız kendinizi. Ben yansız, evrensel kapsamlı ve farklı durumlara uygulanabilir siyasî kategoriler öneriyorum. Kendini hem “ideolojik” nedenlerle cinayet işlemekteki saçma böbürlenmeye, hem de intihar eğilimli nihilizme kaptıran gençliğin bir kısmının faşistleşebilmesi, bir an için İslam’ın rengine bürünüp onun şekillerini alabilir; yadsımıyorum bunu. Fakat bizatihi din bu davranışları üretmez. Bize hep çok sayıda görünseler bile, bunlar çok nadir istisnalardır; özellikle de kitlesel biçimde muhafazakâr olan Fransa İslamı’nda. Ancak İslamîleşmenin bu uç biçiminin öznel koşullarının önce cânilerin öznelliği içinde oluşturulduğunu saptadıktan sonra, İslam’a ve din meselesine gelmek gerekir. Bunun için, İslamîleşmenin faşistleştirmediğinin, faşistleşmenin İslamîleştirdiğinin söylenmesini öneriyorum. Faşistleşmeyi zorlayacak olan ise, kökeni ne olursa olsun halk kesimlerindeki gençliğin birleşebileceği yeni bir komünist öneridir.
Alain Badiou’nun Türkçe yayınlanan eserleri:
Etik: Kötülük Kavrayışı Üzerine Bir Deneme, Çev: Tuncay Birkan, Metis Yay., 2004.
Felsefe İçin Manifesto, Çev: Hakkı Hünler, Nilgün Tutal, Ara-lık Yayınları, 2006.
Dün Bugün Jacques Lacan (Elisabeth Roudinesco ile birlikte), çev: Akın Terzi, Metis Yay., 2013.
Deleuzecü siyaset diye bir şey var mı?, Çev: Burcu Yalım – Emre Koyuncu, Norgunk, 2013.
Yeni Bir Siyaset İçin Felsefe, çev: Erkal Ünal, Barış Özkul, Encore Yay., 2013.
Anti-Semitizm Üzerine (Eric Hazan ve Slavoj Zizek ile birlikte), çev: Erkal Ünal, Oylum Bülbül, Encore Yay, 2014.
Platon’un Devleti, çev: Savaş Kılıç, Nihan Özyıldırım, Metis Yay., 2015.
Fransız Felsefesinin Macerası, çev: P. Burcu Yalım, Metis Yay., 2015
Gerçek Mutluluğun Metafiziği, çev: Murat Erşen, MonoKL, 2015.
Küçük Panteon, çev: Işık Barış Fidaner, Encore Yay., 2015.
Model Kavramı, çev: Alp Tümertekin, İthaki Yay., 2015.
Felsefe İçin Manifesto, çev: Murat Erşen, MonoKL, 2015.
Bize destek olun
Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor.
Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.
İşbu Aydınlatma Metni, Veri Sorumlusu sıfatıyla Maslak Mahallesi, Dereboyu 2. Cadde, No: 15A/70, Ata Center İş Merkezi Kat:G2, Sarıyer/İstanbul adresinde mukim Şirketimiz Scope Medya Ticaret Pazarlama A.Ş.’nin (“Medyascope”) tarafından sağlanan ürün ve hizmetlerin tanıtımı amacıyla internet sitemizde yer alan E-Bülten Aboneliği kısmından elde edilen kişisel verilerin işlenmesine ilişkin olup, Şirketimiz tarafından başta 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) olmak üzere ilgili mevzuat kapsamında aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmesi amacıyla hazırlanmıştır. Şirketimizin kişisel verilerin korunmasına ilişkin politikaları https://medyascope.tv adresinde yer almaktadır.
İşleme; KVKK’nın 3. maddesinde kişisel verilerin kaydedilmesi, depolanması, muhafaza edilmesi, değiştirilmesi, yeniden düzenlenmesi, açıklanması, aktarılması, devralınması, elde edilebilir hâle getirilmesi, sınıflandırılması işlemleri olarak tanımlanmıştır.
İşlenen Kişisel Verileriniz
İşlenen kişisel verileriniz, E-Bülten Aboneliği aracılığıyla bizimle paylaşmayı tercih ettiğiniz adınız, soyadınız, e-posta adresinizdir.
Kişisel Verilerin Toplanma Yöntemi ve Hukuki Sebebi
Kişisel verileriniz, şirketimiz tarafından sağlanan ürün ve hizmetler kapsamında promosyon, kampanya ve tanıtım faaliyetlerinin yürütülmesi sırasında internet sitemizde yer alan E-Bülten Aboneliği bölümünde e-posta adreslerini bildiren kişilere Şirketimizin ticari olarak faaliyet gösterdiği alanlarda reklam, tanıtım ve bilgilendirme yapmasına ilişkin sözleşmenin kurulması ve ifası, veri sorumlusunun meşru menfaati ve açık rızanız kapsamında işlenmektedir.
Kişisel Verilerin İşlenme Amaçları
Kişisel verileriniz Şirketimiz tarafından, aşağıdaki belirtilen işleme amaçlarıyla uygun süre zarfında, KVKK’nın 5. ve 6. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında işlenecektir:
İletişim faaliyetlerinin yürütülmesi
Reklam / kampanya / promosyon Süreçlerinin Yürütülmesi
Saklama ve arşiv faaliyetlerinin yürütülmesi
Pazarlama analiz çalışmalarının yürütülmesi
Ürün / hizmetlerin pazarlama süreçlerinin yürütülmesi,
Organizasyon ve etkinlik yönetimi
Şirketimizin faaliyet alanlarında reklam, tanıtım ve bilgilendirme hizmeti sağlamak,
Şirketimiz tarafından gönderilen bu e-postalar üzerine gelen talep ve şikayetlerin cevaplanması,
Hukuki bir ihtilafın vuku bulması halinde hukuki işlem yapmak,
Sair tüm yasal yükümlülükler.
Kişisel Verilerin Hangi Amaçlarla Kimlere Aktarılabileceği
Şirketimiz, kişisel verileri “bilme gereği” ve “kullanma gereği” ilkelerine uygun olarak, gerekli veri minimizasyonunu sağlayarak ve gerekli teknik ve idari güvenlik tedbirlerini alarak işlemeye özen göstermektedir ve sadece zorunlu durumlarda üçüncü kişilere aktarmaktadır. Kişisel verileriniz; KVKK’nın 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları çerçevesinde Şirketimiz ilgili birimlerince işlenmekte ve aşağıda yer verilen amaçlarla üçüncü kişilerle paylaşılmaktadır.
İlgili mevzuatı gereği talep halinde idari makamlara, adli makamlara veya ilgili kolluk kuvvetlerine, yetkili idari ve denetleme kurullarına ve/veya diğer yetkili denetleyici kurum ve kuruluşlara aktarılabilecek ve/veya hukuki bir ihtilaf vuku bulması halinde Şirketimizin hukuki menfaatlerinin korunması amacıyla bu mercilerle ve Şirketimiz avukatları ile paylaşılmaktadır.
Ürün ve hizmetlerimizin tanıtımı amacıyla E- Bülten Aboneliği veri işleme altyapısını tedarik ettiğimiz iş ortağımız, bu bildirimlerin yapılması amacıyla hizmet aldığımız ajanslar ve pazarlama analiz şirketleri ile paylaşılmaktadır.
Kişisel verileriniz e-posta altyapısı ve ilgili hizmetlerinden yararlandığımız hizmet sağlayıcılarımızın yurt dışında bulunan veri depolama sistemleri nedeniyle KVKK’nın 9. maddesindeki şartlardan biri olan açık rıza şartı sağlandığı takdirde yurt dışına aktarılabilmektedir.
Kişisel Verilerin Saklama Süresi
Kişisel verilerinizi, sunduğumuz hizmetlerin mahiyetinden kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmesi amacıyla, hizmetlerin sağlandığı süre boyunca ve ardından hukuki yükümlülüklerini yerine getirmek ve meşru menfaatini temin etmek amaçlarıyla ilgili mevzuata uygun olarak, makul süreler boyunca saklayacaktır.
Kişisel Verilerin Silinmesi, Yok Edilmesi ve Anonim Hale Getirilmesi
Kişisel verileriniz KVKK’nın 7. maddesi uyarınca işlenmesini gerektiren sebeplerin ortadan kalkması halinde kişisel veriler re’sen veya kişisel veri sahibinin talebi üzerine tarafımızca silinir, yok edilir veya anonim hale getirilir.
Kişisel Verilerinizin Güvenliği
Bize sağladığınız kişisel verilerin gizliliğini ve güvenliğini korumaya önem veriyoruz. Bu doğrultuda, kişisel verilerinizi yetkisiz erişim, zarar, kayıp veya ifşaya karşı korumak için gerekli teknik ve idari güvenlik önlemleri almaktayız.
Kişisel Veri Sahibi İlgili Kişinin Hakları
Kişisel veri sahibi “İlgili Kişi”, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 11. maddesinde aşağıda yer verilen haklarını ve taleplerini www.eliteworldhotels.com.tr adresinde yer alan Başvuru Formunu usule uygun olarak doldurmak suretiyle bildirebilecektir.
6698 sayılı KVKK’nın 11. Maddesi kapsamında herkes veri sorumlusu sıfatı ile Şirketimize aşağıdaki hususlarda başvurma hakkına sahiptir:
• Kişisel verilerinizin işlenip işlenmediğini öğrenme,
• İşlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme,
• Kişisel verilerinizin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme, • Yurt içinde veya yurt dışında aktarıldığı üçüncü kişileri bilme,
• Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması halinde bunların düzeltilmesini isteme,
• KVKK’da öngörülen şartlar çerçevesinde kişisel verilerinizin silinmesini veya yok edilmesini isteme, • Yukarıda belirtilen düzeltme, silinme ve yok edilme şeklindeki haklarınız uyarınca yapılan işlemlerin, kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme,
• İşlenen kişisel verilerinizin münhasıran otomatik sistemler ile analiz edilmesi sureti ile aleyhinize bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme,
• Kişisel verilerinizin ilgili mevzuata aykırı olarak işlenmesi sebebiyle zarara uğramanız halinde zararınızın giderilmesini talep etme haklarına sahipsiniz.
Hak ve Talepleriniz İçin İletişim
Kişisel verilerinizle ilgili sorularınızı ve taleplerinizi, Veri Sorumlusuna Başvuru Usul ve Esasları hakkında Tebliğ’de belirtilen şartlara uygun düzenlenmiş dilekçeyle aşağıdaki yöntemlerle iletebilirsiniz.
Başvuru Yöntemi
Başvurunun Yapılacağı Adres
Şahsen Yazılı Başvuru
Maslak Mahallesi, Dereboyu 2. Cadde, No: 15A/70, Ata Center İş Merkezi Kat:G2, Sarıyer/İstanbul
Noter
Maslak Mahallesi, Dereboyu 2. Cadde, No: 15A/70, Ata Center İş Merkezi Kat:G2, Sarıyer/İstanbul
Şirketimize daha önce bildirilen ve sistemde kayıtlı bulunan elektronik posta adresinizden
“Şahsen Yazılı Başvuru” yoluna başvuracak İlgili Kişilerin kimliğini tevsik edici belgeleri ibraz etmesi zorunludur. Bu bağlamda Maslak Mahallesi, Dereboyu 2. Cadde, No: 15A/70, Ata Center İş Merkezi Kat: G2, Sarıyer/İstanbul adresine yapacağınız şahsen yazılı başvurularda başvuru formuyla birlikte kimlik fotokopisinin yalnızca ön yüzünün (kan grubu ve din hanesi gözükmeyecek şekilde) ibraz edilmesini rica ederiz.
Başvuru formunun tebligat zarfına veya e-postanın konu kısmına “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu İlgili Kişi Talebi” yazılmasını rica ederiz.
Kişisel veri sahipleri olarak, haklarınıza ilişkin taleplerinizi, Medyascope ‘a iletmeniz durumunda Medyascope talebinizi en geç 30 (otuz) gün içinde ücretsiz olarak sonuçlandıracaktır. Ancak, başvurunuza verilecek yanıtın mevzuat uyarınca bir maliyet gerektirmesi halinde Medyascope tarafından Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenen tarifedeki ücret talep edilebilecektir.
Ticari Elektronik İleti Gönderimi Hakkında Bilgilendirme
6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ve ilgili mevzuat uyarınca ticari elektronik ileti; telefon, çağrı merkezleri, faks, otomatik arama makineleri, akıllı ses kaydedici sistemler, elektronik posta, kısa mesaj hizmeti gibi vasıtalar kullanılarak elektronik ortamda gerçekleştirilen ve ticari amaçlarla gönderilen veri, ses ve görüntü içerikli iletileri ifade eder.
Ticari elektronik iletiler, alıcılara ancak önceden onayları alınmak kaydıyla gönderilebilir. Ticari Elektronik İleti Yönetim Sistemi (“İYS”) üzerinde onayı bulunmayan alıcılara ticari elektronik ileti gönderilemez. Bu onay, yazılı olarak veya her türlü elektronik iletişim araçlarıyla ya da İYS üzerinden alınabilir. İYS üzerinden alınan onaylarda ise olumlu irade beyanı ve elektronik iletişim adresi yer alır. Alıcılar diledikleri zaman, hiçbir gerekçe belirtmeksizin ticari elektronik iletileri almayı reddedebilir. Alıcının ret bildiriminde bulunması, bildirimin yapıldığı iletişim kanalına ilişkin onayı geçersiz kılar. Alıcı reddetme hakkını İYS üzerinden de kullanabilir.
Alıcının kendisiyle iletişime geçilmesi amacıyla iletişim bilgilerini vermesi halinde, temin edilen mal veya hizmetlere ilişkin değişiklik, kullanım ve bakıma yönelik ticari elektronik iletiler için ayrıca onay alınmaz.
Tacir veya esnaf olan alıcıların elektronik iletişim adreslerine gönderilen ticari elektronik iletiler için önceden onay alınması zorunlu değildir. Ancak tacir ve esnafların ilgili mevzuatta yer alan reddetme hakkını kullanması halinde onayları alınmadan ticari elektronik ileti gönderilemez. Bu kapsamında ileti gönderilmesinden önce tacir veya esnaf olan alıcıların elektronik iletişim adresleri hizmet sağlayıcı tarafından İYS’ye kaydedilir ve İYS üzerinden alıcıların ret hakkını kullanıp kullanmadığı kontrol edilir.
6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ve ilgili mevzuat uyarınca, Scope Medya Ticaret Pazarlama A.Ş.’nin (“Medyascope”) tarafından vermekte olduğumuz hizmetler kapsamında, Medyascope üzerinden temin edilen bilgileriniz doğrultusunda, onay vermeniz halinde E-posta iletişim aracı kullanarak tarafınıza her türlü bilgilendirme, tanıtım, reklam, ürün teklifleri, promosyonlar, kampanyalar, memnuniyet değerlendirme çalışmaları ve duyuruların iletilmesi amacıyla tarafınızla iletişime geçilebilecektir.
6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ve ilgili mevzuat uyarınca ticari elektronik ileti gönderimine dair onay verseniz dahi dilediğiniz zaman, hiçbir gerekçe belirtmeksizin ticari elektronik iletileri almayı reddedebilirsiniz. Ret bildirimini kolay ve ücretsiz bir şekilde olmak üzere e-posta iletişim kanalı ile verebileceğinizi hatırlatmak isteriz. Reddetme hakkınızı İYS üzerinden de kullanabilirsiniz.