Kamera: Hilmi Hacaloğlu
Yayına hazırlayan: Şükran Şençekiçer
Merhaba. Abdullah Gül biraz önce beklendiği gibi adaylıktan vazgeçtiğini açıkladı. Çok yumuşak bir konuşma yaptı. Ama özellikle şunu vurgulamak lazım: Birincisi Temel Karamollaoğlu’nun öncülüğünde bir çatı adayı girişimi olduğunu doğruladı. Kendisinin de buna onay verdiğini doğruladı. Ancak bu mutabakatın oluşmadığını söyledi. Ve dolayısıyla aday olmayacağını söyledi. Şu andaki AK Parti yönetimine, Erdoğan yönetimine karşı direkt eleştiri duymadık kendisinden. Ama dolaylı olarak kendisinin AK Parti kurucularından olduğunu, beyannameyi ilk hazırlayanlardan olduğunu ve oradaki ilkelere, oradaki programa sonuna kadar sadık olduğunu söyledi. Demokrasi, temel hak ve özgürlükler, hukuk devleti vurgusu yaptı. Ama doğrudan şu anda ülkede yaşananların kötü olduğu yolunda, Erdoğan yönetiminin ülkeyi kötü bir yere götürdüğü yolunda herhangi bir şey söylemedi. Yani neden karşısına aday olarak çıkmak istediğini dile getirmedi. Öncelikle onu vurgulamak lazım.
Burada ben Abdullah Gül’ün yakın çevresinden eski AK Parti milletvekili ve hâlâ burada olan, onunla beraber hareket eden birkaç kişiyle konuştum. Kendi aralarında da bunu tartışmışlar. Bazıları bugünün Türkiye’sine yönelik eleştirilerin daha vurgulu olmasını, açık olmasını istemişler. Ama Abdullah Gül yine temkinli bir şekilde direkt konuşmak yerine dolaylı, endirekt konuşmayı tercih etti.
Çatı adaylığı süreci
Şunu vurgulamak lazım: Gül’ün çatı adayı olması, Temel Karamollaoğlu’nun başını çektiği bir hareketti ve başından itibaren de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun desteğini alan bir hareketti. Burada Gül’ün kurmaylarıyla konuştuğum zaman bunun detaylarını daha fazla öğrendim. HDP’nin de buna olur verdiğini, ancak sorunun hep bilindiği gibi İYİ Parti’nden kaynaklandığını söylediler. Burada ilginç bir şekilde Gül’ün kurmaylarının İYİ Parti’den kaynaklanan bu sorunun muhatabı olarak Meral Akşener’den ziyade bir başka ismin, Koray Aydın’ın adını zikrettiklerini gördük. Bunu özellikle vurgulamak lazım.
Artık burada, Abdullah Gül’ün bu tavrından sonra kendisine yönelik siyasî bir beklenti herhalde artık hiçbir şekilde olmayacaktır. Kendisinin de herhalde bundan sonra çok olağanüstü koşullar olmazsa bir siyasî çıkış yapmasını beklemek çok gerçekçi olmaz. Ama şu muhakkak ki Abdullah Gül bu sefer gerçekten siyasete etkili bir şekilde dönmeyi ve Erdoğan’ın karşısına rakip olmayı bayağı bir istemiş, hazırlanmış. Ama kendisinden kaynaklanmayan nedenlerle –öyle söylüyor çevresindekiler– vazgeçmek durumunda kalmış.
Neden bağımsız aday olmadı?
Tabii orada bir başka soru var: Çatı adayı olamadı, ama bağımsız aday olmaya niye girişmedi meselesi. Herhalde oradan bir başarı göremediği için olsa gerek ki bundan da vazgeçmiş. Onun gözünde belli ki tek seçenek çatı adaylığıymış ve bunu bayağı da istiyormuş, bunu anlıyoruz. Ama İYİ Parti’nin geri çekilmemesiyle bu olayın da suya düştüğünü gördük.
Kendisi soruları cevaplandırmadı. Herhalde özellikle Genelkurmay Başkanı’nın ve İbrahim Kalın’ın ziyaretiyle ilgili sorulardan ürktü, istemedi cevaplandırmak. Belki ileride bir şeyler anlatır; ama artık bu saatten sonra Abdullah Gül’ün söyleyeceklerinin seçim sürecini etkilemesi gibi bir şey söz konusu olmayacak. Son olarak şunu şöyleyeyim: Gül’ün çevresindeki kişilerle konuştuğumda onlar artık Erdoğan’ın birinci turda seçilmesinin neredeyse kesinleşmiş olduğu görüşündeler. Bu anlamda da çok moralleri bozuk bir durumda. Gerçekten kendilerini hazırlamışlar bir şeye. Ama olmayınca da artık Gül’le beraber onların da siyasî hayatı artık burada iyice kapanmışa benziyor.
Evet, söyleyeceklerim bu kadar. İyi günler.
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
