Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ortadoğu ve Körfez ülkelerinde göçmen ev işçilerinin kaderi: Dayak, hapsedilme, tecavüz

Kuveytli blog yazarı Sondos Alqattan, Filipinli ev işçilerinin tatil günü ve pasaportlarını ellerinde bulundurma haklarının olmaması gerektiğini söylemesi üzerine büyük bir eleştiri yağmuruna tutuldu. New York Times’ın haberine göre, dünyanın her yerinden aktivistler blog yazarına ateş püskürürken, önde gelen kozmetik markaları da blog yazarıyla çalışmayı bıraktı. Fakat ne yazık ki, bu blog yazarının düşünceleri aslında çok da istisnai değil. Lübnan’dan Suudi Arabistan’a, çoğunluğunu kadınların oluşturduğu göçmen ev işçilerini çalıştıran patronlar, çalışanlarını evden çıkmayı bile haketmeyen hizmetçiler olarak görüyor.

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün yakın zamanda yayınladığı bir raporda, “çok sayıda işveren-işçi ilişkisi iyi olsa da, istismar ve sahtekarlık suçlamaları bu sektörün başına bela olmaya devam ediyor” dendi. İnsan Hakları İzleme Örgütü, yüzlerce kötü davranma vakasını belgeledi. Etiyopyalı Sawla, örneklerden biri. Yanında çalıştığı Kuveytli aile tarafından sık sık şiddet gören ve günde 19 saat çalışmaya zorlanan Salwa, pasaportu ailenin elinde olduğu için evden kaçamadı. İnsan Hakları İzleme Örgütü raporlarındaki bir diğer örnek olan Tanzanyalı Atiya, daha iyi bir hayat istediği için Umman’a göç etti fakat kendini her gün dayak yediği bir evde buldu. Atiya hasta olduğunda, işvereni Atiya’yı cezalandırmak için ona tecavüz etti.

Bu gibi hikayeler oldukça yaygın, fakat yalnızca en korkunçları duyuluyor. Bu yılın başlarında, Filipinli bir çalışanın cansız bedeni, Kuveyt’e işverenlerine ait bir dairenin dondurucusunda bulundu. Geçen yıl Birleşik Arap Emirlikleri’nde bir işveren, çalışanına işkence ettiği ve kalıcı sağırlığa yol açtığı için hüküm giydi.

Yaşanan istismarlara karşı uluslararası tepkiler, bazı  hükümetleri ev hizmetleriyle ilgili düzenleme yapmak zorunda bıraktı. Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan, göçmen sömürüsünü engellemeyi amaçlayan yeni yasalar geçirdi. Blog yazarı Sondos Alqattan’ın söyledikleri, Kuveyt’te Filipinli göçmenler için geliştirilen güvenlik önlemlerine bir tepkiydi.

ycyeRqk

Daha iyi yasalar yapılarak zorla çalıştırmalar azaltılabilir, ama sonlandırılması çok zor görünüyor. Yasal düzenlemeler, “kafala” adı verilen istismarcı sistemin oldukça yaygın olduğu Arap dünyasını dönüştürmeye yönelik. Vize sponsorluğuna dayanan bu sistemin, Pakistan, Sri Lanka ve Bangladeş gibi Güney Asya ülkelerinden yabancı çalışanlar almak isteyen Körfez ülkelerinde başladığı düşünülüyor. Yıllar içinde bu sistem, göçmenleri korumaktansa ev hizmetlilerinin haklarını sınırlamak için kullanılıyor. Bugünün “kafala” sisteminde bir göçmenin, işvereni izin vermediği sürece işi bırakmasına izin verilmiyor. Göçmen çalışanın işverenini değiştirmesi ve ülke dışına çıkması yasak. Kaçmak suç sayılıyor, tutuklama veya sınır dışı etme ile cezalandırılıyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, kafala adı verilen bu işçi çalıştırma sistemi devam ettiği sürece, ikincil kanunlarla göçmen çalışanların güvenliğinin sağlanamayacağını söylüyor.

Göçmen çalışanlarla ilgili iş kanunları genellikle göçmenlerin ülkeleri ve gittikleri ülkeler arasındaki iki taraflı anlaşmalarla belirleniyor. Yani işçilerin çalışma şartları, genel iş kanunlarınca değil, devletler tarafından belirlenmiş oluyor. Dolayısıyla, bir ülke vatandaşları içn daha iyi çalışma şartları istemeye karar verdiğinde, göçmenleri alan ülke, artık daha az kural koyan başka bir ülkeyi tercih etmeye başlayabiliyor. Tam olarak bu sebeple, çok tepki gören blog yazarı Alqattan “Artık asla Filipinli bir hizmetçim olmayacak” yazdı. Çünkü, Alqattan ve onun gibi düşünen diğerleri, daha zayıf iş güvenliği şartları olan başka bir ülkeden birini işe almayı tercih edecek. Yani kurbanlar değişse de, istismar aynı şekilde devam edecek.

Ev işçiliğindeki iş güvenliği denetimini zorlaştıran şeylerden biri, işin evin içinde yapılıyor olması. İşin evde sürdürülüyor olması, en iyi kanunun bile uygulanmasını çok daha zor hâle getiriyor. Ortadoğu ve Körfez ülkelerinde 1.6 milyon kadın göçmen ev işçisi var. İş güvenliğini denetleyen görevlilerin, bütün bu kadınların çalıştığı evleri kontrol etmesine imkan yok. İşçiler yerleştirilmeden evlerin kontrol edilmesi veya rastgele denetimler biraz olsun yardımcı olabilir, fakat bu yollarla da ancak işverenini ihbar etmeye cesaret edebilen bir avuç kadın kurtarılabilir.

5EdHxK0

Ev işçilerine yapılan istismarın önüne geçilmek isteniyorsa, öncelikle bu konudaki yaygın önyargılarla yüzleşilmesi gerekiyor. İşverenlerin evlerini bir çalışma alanı ve ev işçilerini adil bir ödeme almayı hak eden profesyonel çalışanlar olarak görmelerini sağlayacak programlara ihtiyaç var. Bazı sivil toplum kuruluşları, özellikle bu tip dönüştürmeler için çaba sarfediyor. Göçmen Hakları (Migrant Rights) isimleri örgüt, Katar’da ailelere, çalışanlarının haklarına saygı göstermenin faydalarını anlatıyor. Başka bir grup olan Amel ise, Lübnan’a okullara giderek öğrencilerin göçmen kadınlarla ilgili varsayımlarını değiştirmeye çalışıyor.

Göçmen istismarının önüne geçmek için, işe alım sisteminin de değiştirilerek, işçi ile işveren arasında anlayış ve güvene dayalı bir sisteme dönüştürülmesi gerekiyor. Şu anda işe alımla ilgilenen kurumlar, özellikle kâra odaklanıyor ve bu yüzden hem işverenler hem de göçmenler fahiş ücretler ödemek zorunda kalıyor.

Göçmen kadınlar, yaşadıkları imkansızlıklara rağmen kendi hakları için mücadele etmeye başlamış görünüyor. Kuveyt ve Ürdün gibi ülkelerde telefona erişimi olan  az sayıda kadın, Whatsapp üzerinden dayanışma grupları kuruyor. Göçmen kadınların taleplerini açıklayacakları ve pazarlık güçlerini artıracakları bir platforma ihtiyaçları var.

İstismarın çok yaygın olduğu Lübnan’da ev işçileri, haklarını korumak adına bir sendika kurmayı başardı. Fakat, bölgesinde bir ilk olan bu sendika hükümet tarafında yasa dışı olarak görüldü ve sendikanın liderleri sınır dışı edildi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.