Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Kılıçdaroğlu: “Erdoğan’a soruyorum: Damadına sana ‘hain, cahil’ dediği için tazminat davası açacak mısın?”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. McKinsey tartışmalarına değinen Kılıçdaroğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a seslenerek “Kayınpederin bunu iptal etti. Cehaletten mi ihanetten mi?” dedi. Ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenen Kılıçdaroğlu, “Damadına sana ‘hain, cahil’ dediği için tazminat davası açacak mısın?” sorusunu yöneltti.

“Sarayda kriz yok, Erdoğan vatandaşın mutfağını bilmiyor”

Kılıçdaroğlu ekonomik kriz tartışmalarına ilişkin olarak şöyle konuştu: “Kızılcahamam’da bir toplantı. Erdoğan, ‘Özel sektörümüzün bu krizi fırsata çevireceğine inanıyorum’ diyor. 18 dakika sonra aynı Erdoğan, aynı salonda ‘Türkiye’de ekonomik kriz yok, manipülasyon var’ diyor. Fırıldak bile bu kadar hızlı dönemez. Manipülasyon varsa sen Sarayda pişpirik mi oynuyorsun? Kriz yokmuş. Burası doğru. Saray’da kriz yok. Soruyordur: Ejder meyvesi? Var efendim. Badem sütü? O da var efendim. Saray’da kriz yok. Erdoğan vatandaşın mutfağını biliyor mu? Hayır, bilmiyor. Benim saygı duyduğum Erdoğan, seçimi kazandıktan sonra Keçiören’de mütevazı bir dairede oturan Erdoğan’dır. Saygı duymadığım Erdoğan Sarayda oturandır.”

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan diğer başlıklar şöyle:

“8 ayda milyoner sayısı 53 bin kişi artmış”

“8 ayda milyoner sayısı 53 bin 439 kişi artmış. Krizi fırsata çevirmişler. Doğrudur. Kim bunlar? Emekçi mi, işçi mi? Tefeciler, rantiyeciler ve stokçular. ‘Dış güçler ezanımıza bayrağımıza saldıranlardır’ diyor. Sen gittin McKinsey ile masaya oturdun, anlaşma yaptın. ‘Sen bunlarla neden anlaşma yaptın?’ dedim. Ben bu soruyu sordum, cevabını bir köşe yazarından aldım. Benim bildiğim gazeteci o sorunun cevabını merak eder. Soruların yanıtlanmasını engellemeye çalışıyorlar. Kızılcahamam’da Erdoğan konuşuyor: ‘Bu zat, ekonomi yönetimimize hizmet vermek üzere ücretiyle tutulmuş bir danışmanlık firması üzerinden sorduğu sorularla bizi güya köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Geçen gün bakan arkadaşlarıma söyledim bunlardan fikri danışmanlık hizmeti de almayacaksınız, biz bize yeteriz.’ Ben 10 soru sordum, yanıt veremedi ve sözleşmeyi iptal etti.”

“Gencecik çocukları hapse atıyorsanız orada adalet yoktur”

“Siyaset niye vardır? Ülkeyi kalkındırmak için siyaset yaparız. Büyütmek için yaparız. Evde, mahallede, sokakta huzur olsun diye yaparız. Zamanı gelir eleştirir, destek oluruz. Amacımız daha saygın bir Türkiye’yi inşa etmektir. Bir memlekette adalet varsa orada barış da vardır. Gencecik çocukları hapse atıyorsanız orada adalet yoktur. Avukatı bile neden böyle savunma yapıyorsun diye hapse attılar. Tam bir zorba devlet. Yaptıklarının farkına varıp sabaha karşı serbest bıraktılar. Bir ülke düşünün; avukatı, gazetecileri, gencecik çocukları, sivil toplum örgütlerinin yöneticileri, akademisyenleri hapiste. Türkiye’de bir dikta yönetimi vardır. Dikta yönetiminin başındaki zat, Sarayda oturmaktadır”.

“Komutanlar dışarıda, öğrenciler içeride”

“Harp Okulu öğrencilerine ‘terör saldırısı var’ diyerek, 14 Temmuz’da binin otobüse deniyor. İstanbul’a geldikten sonra müebbet hapse mahkum ediliyorlar. Komutanlar gelip şahit olarak ifade versinler diyorlar. Hiçbir komutan gelmiyor. Gencecik çocuklar ömür boyu hapse mahkûm ediliyor. Bir üst emir vermişse yorum getiremezsin, askerlikte kural budur. Bir emri alırken mırıldanmak ceza gerektirir diyor. Komutanlar dışarıda öğrenciler içeride, bunun hukukla alakası var mı? Öğrenci bunlar. Darbecilerin yakınları büyükelçi, genel başkan, TBMM’de üst görevlerde, komutan. Bu öğrencilerin paraları yok, bunlar gariban. Yoksul Anadolu çocukları bunlar. Bunlara adalet adına biz sahip çıkıyoruz.”

“Bir gazeteciyi koruyamıyorsan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden söz edilebilir mi?”

Bir ülke düşünün, kendi ülkesinde yaşayanların can güvenliği yok, yabancıların da yok.  Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’na gidiyor gazeteci. Gidiş o gidiş. Bir gazeteciyi sen koruyamıyorsan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden söz edilebilir mi? Cemal Kaşıkçı’nın akıbetini kimse bilmiyor. Öldürüldüğü konusunda kesin rivayetler var deniyor. Başkonsolosluğa gidiş fotoğrafını yabancı bir ajans servis ediyor.

“Hiç kimse İsmet İnönü’yü aldatmadı, kandırmadı”

“Son sözü İnönü bağlamında söyleyelim. 45 yıl önce hayatını kaybetti. Hayatı savaş meydanlarında geçmiş. Türkiye’nin tapusu Lozan’ın kahramanıdır. Siz kalkıyorsunuz, İnönü üzerinden beni vurmaya çalışıyorsunuz. Neymiş, ABD bayrağı sallıyormuş. Bir bakıyorsunuz ABD ve Türk bayrağı, ikisi beraber. İlber Ortaylı’nın dediği gibi, bu bir gelenektir. Yabancı devlet başkanı varsa o ülkenin bayrağıyla beraber sallanır. Adam devlet geleneğini bile istismar ediyor. İsmet İnönü hakkında şunu söyleyebilirim. Hiç kimse İsmet İnönü’yü aldatmadı ve kandırmadı. Hiçbir zaman birilerinin kulu kölesi olmadı. Kendi iradesiyle çok partili hayatı getirdi. Kaybettiği zaman ‘Bu yenilgi benim en büyük zaferimdir. Çünkü ben bu ülkeye demokrasiyi getirdim’ diyecek kadar erdem sahibidir. İsmet İnönü hiçbir zaman ‘Keşke Yunan kazansaydı, en azından halife kalırdı’ diyen hainin önünde secdeye durmadı. İsmet İnönü hiçbir zaman devletin kozmik odasını terör örgütlerine açmadı. Hiçbir zaman kendi topraklarını terk etmedi. Sen kendi topraklarını terk ettin, Süleyman Şah Türbesi’ni de kaçırdın. Bu ayıp sana yeter!”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.