Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

“Gezegeni kurtarmamız gerek, o yüzden 1 milyar dolar bağışlıyorum”

İsviçreli hayırsever iş adamı Hansjörg Wyss, New York Times için bir yazı kaleme aldı. Yazının önemli bulduğumuz kısımlarını siz okuyucularımızla paylaşıyoruz.

İnsanların gelmesiyle bitki ve hayvan türlerinin normalden bin kat daha fazla hızla yok olduğu tahmin ediliyor. İklim değişikliği gezegen genelinde doğal sistemleri altüst ediyor. Maden arama çalışmalarının doğal alanlara yayılması, ormanlar, balık yatakları ve içme suyu kaynaklarını tehlikeye sokuyor.

Fakat bu iç karartıcı öykünün bir de yüreklendirici bir yanı bulunuyor: 19. yüzyılda ABD’de ortaya çıkan ve şimdi dünyaya yayılan basit bir düşünce, gezegenimizin doğasını ciddi ölçüde korumaya yardımcı olabilir.

Bu düşünce, vahşi toprakların ve suların, kapıların arkasında bireylerin özel mülkiyeti altında değil; herkesin deneyimlemesi ve keşfetmesi için sonsuza dek açık olan milli parklar, vahşi yaşam sığınakları ve deniz rezervleri olarak korunacağı düşüncesidir. Bu yerleri kamu mülkiyetinde tutma fikrinden, genç bir adam olarak Colorado’nun Rocky Dağları’ndaki kamusal koruma altındaki arazilere ilk kez tırmanıp yükseldiğimde, derinden etkilenmiştim.

Yellowstone’nun dünyanın ilk milli parkı olarak ilan edildiği 1872’den beri, dünya topraklarının yüzde 15’i ve okyanusların yüzde 7’si doğal durumunda korundu.

Turistler Yellowstone Milli Parkı’nda “Old Faithful” gayzerini izliyor. Kaynak: Getty Images.

Ancak Harvard biyologlarından Edward O. Wilson da dahil olmak üzere bazı bilim adamları, bitki ve yabani hayvan türlerinin büyük bir kısmının yok olmasının engellenmesi için gezegenin en az yarısının koruma altına alınması gerektiği fikrinde. Gerçekten de, hayatta kalmak ve gelişmek için ihtiyacımız olan gıda, temiz su ve hava, gezegenin biyolojik çeşitliliğini koruma yeteneğimize bağlıdır. Diğer bir deyişle, bütünü korumak için yarısını korumalıyız.

Her birimiz -vatandaşlar, hayırseverler, iş dünyası ve hükümet liderleri- dünyamızın şu anda ne kadar korunduğunun ve ne kadar korunması gerektiğinin arasındaki büyük uçurumdan endişelenmeliler. Bu, insan ayak izimiz dünyanın kalan vahşi yerlerini tüketmeden önce, acilen kapatmamız gereken bir boşluk.

Kendi adıma, gezegen yüzeyinin yüzde 30’unu 2030’a kadar korumak amacıyla, dünya çapındaki kara ve okyanus koruma çalışmalarını hızlandırmaya yardımcı olmak için, önümüzdeki 10 yıl boyunca 1 milyar dolar bağışlamaya karar verdim. Bu para, dünya çapında yerel olarak yürütülen koruma çalışmalarını destekleyecek, kara ve okyanusları korumaya yönelik küresel hedefleri artırmayı sağlayacak, bu çabanın önemi hakkında kamuoyunu bilinçlendirmeye çalışacak ve hedefimize ulaşmak için en iyi stratejileri belirlemek amacıyla bilimsel çalışmaları finanse edecektir.

Bu iddialı hedefin ulaşılabilir olduğuna inanıyorum, çünkü nelerin başarılabileceğini gördüm.

Dünyanın dört bir yanında yerli halklar, yerel liderler ve koruma grupları, ekonomik ve kültürel değerlerini yansıtan korunan alanlarını bir tarafa bırakmakla meşgul. Hayırseverlerin ve hükümetlerin maddi desteği, bu liderlerin Karayipler’deki mercan kayalıkları, Arjantin’in buzulları ve Zimbabve’de “binlerce filin ülkesi” olarak bilinen yerlere yardım etmelerine yardımcı olmak açısından kritik öneme sahiptir […]

Önemli zamanlardan geçiyoruz. Uluslararası toplum, kara ve okyanusları korumaya yönelik yeni küresel hedefleri tartışmak üzere iki hafta içinde toplanacak. Mısır’da 190’dan fazla ülkeden temsilciler, biyolojik çeşitlilik kaybını durdurmak ve ekosistemleri Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi kapsamında korumaya yönelik çabaları hızlandırmak için bir araya gelecekler. Dünyadaki liderler, yok olma krizinin ölçeği ve aciliyeti göz önüne alındığında, 2030 yılına kadar dünya kara ve denizlerinin en az yüzde 30’unu korumak için ortak bir taahhütte bulunarak anlaşmayı güncellemelidir. Bu açık, cesur ve ulaşılabilir hedef, dünya çapındaki siyaset yapıcılarını, bu yerleri korumak için çalışan toplulukları desteklemek için çok daha fazlasını yapmak için teşvik edecektir.

ABD’de ortaya çıkan, Yellowstone ve Yosemite’de test edilen ve şimdi dünyaya kendini kanıtlamış olan, radikal, zamana karşı test edilmiş ve demokratik [doğal alanların] kamusal araziler olarak korunması fikrini benimsemeliyiz […]

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.