New York Times’tan Adam Nossiter, geçen yıl göreve gelen Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un attığı adımlarla birlikte Fransız belediyelerinde yükselen isyan ve ayrılık rüzgarlarını yazdı. Fransa’nın şarap üretimi yapılan küçük bir köyünde 30 yıldır sürdürdüğü belediye başkanlığı görevini 77 yaşında bırakan Louis Gentilhomme’un yakınmalarına yer veren Nossiter’e göre, Gentilhomme yalnız değil. Geçen yıl Macron’a bizzat yazdığı mektupta “köyünün solup gidişini izlemeye daha fazla devam edemeyeceğini” söyleyen Gentilhomme’un şikayetleri, kendisiyle aynı görevde bulunan pek çok kişinin derdine tercüman oluyor. Nitekim yalnızca bu yıl içinde, çoğu kırsalda olmak üzere kendisi gibi 150 belediye başkanı görevi bıraktı.
Fransa’da “devletin otoritesinin en ücra köylerde dahi aynı biçimde tecelli etmesi” amacı ve doğrultusunda geliştirilen belediyecilik anlayışının tarihi, Fransız Devrimi’ne kadar uzanıyor. Bu anlayış, Devrim’den sonra rejimin dini otoriterelere karşı yerele sırtını dayamasının bir sonucu olarak, nerede bir kilise var ise oraya bir belediye binası inşa edilmesini beraberinde getirmiş. Yazıya göre, bugün anakronik (çağı geçmiş, eskimiş) bir konumda olan Fransız belediye başkanlarının sayısı 35.502. Başka hiçbir Avrupa ülkesinde eşi benzeri olmayan bu sayı, AB üyesi ülkelerdeki toplam belediye başkanı sayısının yüzde 40’ına karşılık geliyor. Başkanların görevli olduğu 20 bin kasabanın nüfusu ise 500’ün altında.
Fransız belediyelerinin gözden düşmesi yalnızca Macron’un icraatıyla ilişkili değil. 2017 Mayıs’ından önce de köylerdeki belediyeler için bütçeden ayrılan pay sorgulanmaya başlamıştı. 2015 tarihinde ise, nüfusu 5 bini geçen kasabaların küçük alt gruplara bölünmesini öngören yasada değişiklik yapılarak söz konusu alt sınır 15 bine çıkarılmıştı. Macron’a göre alt sınır daha da yükseltilmeli. Alt gruplara bölünme, vergi toplamak da dahil olmak üzere pek çok görevin yerele devri anlamına geliyor.
Macron’un göreve geldiğinden bu yana attığı adımlar ise yerel idarenin karşısında merkezi güçlendirme yönünde oldu. Yerele aktarılan bütçedeki daralma bunun en belirgin göstergesi. Macron seçildiği sırada Fransa kasabalarına aktarılan bütçe 42 milyar euroyu bulurken, bu rakam 2017’de 34 milyara inmişti. Tüm bunlara ek olarak, Macron’un, 22 milyar euro getirisi olan konaklama vergisinin tamamen kaldırılacağı yolundaki seçim vaadini gerçekleştirmesi halinde kırsalın karşılaştığı kesintiler daha da artacak. Söz konusu gelirin yerele aktarılan kısmı ise ortalama bir köy bütçesinin yüzde 10’una tekabül ediyor (Macron’un en büyük seçim vaadlerinden biri olan oturma vergisinin kaldırılması, Fransa’da kirada oturan, evini kiraya veren da ya da satın olan herkesi kapsıyordu).
Macron’un vekili Jean-Rene Cazeneuve, belediye başkanlarının istifasıyla ilgili olarak şunları söylüyor: “İnternet ve hızlı ulaşım çağında bu kasabaların, yeni gelişmeleri omuzlayabilmek için birlikte hareket etmesi gerekiyor. Macron süreci hızlandırmaktan ve (idare konusunda) reformlar yapmaktan yana, bu da yerel yetkililelerin geleceğe dair endişelere kapılmasına yol açıyor.”
Science Po Rennes’den Christian Le Bart’e göre ise, “yereldekiler, devlet tarafından terk edildiğini ve vatandaş tarafından giderek daha da fazla eleştirildiğini hissediyor.” Nossiter’e göre, her ne kadar genele vurulduğunda sayısı az görünse de, istifa eden belediye başkanları, kendini azalan nüfus ve azalan gelir karşısında köşeye sıkışmış hisseden kırsalın nasıl bir zorluk içinde olduğunu gösteriyor. Brittany Üniversitesi’nden ekonomi profesörü Matthieu Leprince’e göre de, kırsalda duyulan huzursuzluğa rağmen istifaların görece az olması “halka yakın olabilmenin” cazibesinden kaynaklanıyor.
Yazının devamında, Fransa’da belediyeciliğin, tabanı örgütleyebilmek ve kitleleri merkezin rahatsız edici reformlarına ses çıkarmaya itebilmek anlamına geldiği belirtiliyor. Nitekim Macron’un popülaritesinin yerelde düşüşe geçtiğine dair haberler de basında yer alıyor.
“Macron’un politikası yerelin talepleriyle taban tabana zıt”
Kırsaldaki belediyeler, Macron’un oturma vergisinin kaldırılmasıyla doğacak açığın kapatılacağı yönündeki vaadine de pek güvenmiyor. Macron’un, mektubuna cevaben “kurumsal istikrarı artıracaklarını” yazdığını söyleyen Gentilhomme, bunun, idari kurumların daha da bölünmesini talep eden yerelin istekleriyle taban tabana zıt olduğunu belirtiyor. Gentilhomme’a göre, yerelde belediye olduğundan daha güçlü görünse de bu artık gerçeği yansıtmıyor: “İnsanlar belediyenin her şeye gücü yeter diye düşünüyor. Onların gözünde Tanrı gibi bir şeysin. Ama gerçek şu ki pek az şeye gücün yetiyor.”