Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

BM ve STK’lar, Rohingyalı mültecilerin Myanmar’a geri dönüşünün erken ve tehlikeli olabileceği uyarısını yapıyor

Bangladeş’te kamplarda tutulan Rohingyalı Müslüman mülteciler endişeli bir bekleyiş içinde. Myanmar hükümetiyle anlaşan Bangladeş, Birleşmiş Milletler ve insani yardım kuruluşlarının bütün uyarılarına rağmen, mültecileri katliamlardan kaçtıkları Arakan’a geri göndermeye hazırlanıyor.

The Guardian’da yer alan habere göre, geçen hafta mültecilerin zorla geri gönderileceği haberinin Bangladeş’in liman şehri olan Cox’s Bazaar’daki kampta yayılması orada bulunan Rohingyalı mülteciler arasında büyük endişe yarattı. Myanmar tarafından dönüşleri onaylanan 4.355 kişilik bir listenin oluşturulduğu bilgisi mevcut. Geri dönüş için ilk kafilenin perşembe gününden itibaren yola çıkması planlanıyor, ama haberde belirtildiği üzere henüz listede yer alan herkes bilgilendirilmiş değil. Hangi sıralamayla gidileceği de bilinmiyor.

Stres, endişe ve kalp krizi

Rohingyalı mülteci Muhammed Ayaj, 58 yaşındaki babası Muhammed Shaker’in geçen hafta zorunlu geri gönderilme ile ilgili söylentiler sonrasında yaşadığı stres ve endişe sebebiyle kalp krizi geçirerek hayatını kaybettiğini söylüyor.  Ayaj, Observer’a yaptığı açıklamada, babasının hayatını kaybetmeden hemen önce kendisine “Kardeşlerini gizle, onların Myanmar’a geri dönmelerine izin verme. Yoksa Myanmar’da yine şiddetle karşı karşıya kalacaklar” dediğini belirtti.

Ağustos 2017’de Arakan eyaletinde meydana gelen şiddet olaylarından sonra 700 binden fazla Rohingyalı Bangladeş sınırına akmıştı. Meydana gelen olaylarda Myanmar askeri güçleri ve Arakan bölgesinde bulunan Budist aşırılıkçı Arakanlılar, bölgede bulunan Müslüman azınlığa karşı şiddet uygulamıştı. Olaylar sonucunda on binlerce Rohingyalı öldürülmüştü.

“Tabii ki vatanımıza döneceğiz, ama yalnızca güvenli olduğunda”

Cox’s Bazaar’daki kamp sakinleri, geçen hafta geri dönüşle ilgili haberlerden sonra Unchiprang kampında iki kişinin intihar girişiminde bulunduğunu belirtti. Haberde yer aldığına göre, 60 yaşındaki Dil Muhammed, komşuları isminin geri dönecekler listesinde olduğunu söyledikten sonra, 55 yaşındaki Hamid Hüseyin de Bangladeşli kamp yetkililerinin kendisine Myanmar’a dönmek zorunda olduğunu söylemesi üzerine intihar girişiminde bulundu.

Cox’s Bazaar’daki Jamtoli mülteci kampında eşi ve altı çocuğu ile yaşayan Muhammed İsmail, etrafında geri dönecekler listesinde adlarının olduğunu duyan 13 aile olduğunu ifade etti ve “Kimse Burma’ya geri dönmek istemiyor. Şaşkın ve endişeliyiz, bize neler olacağını bilmiyoruz” dedi.

Rohingyalı mülteci Oli Ahmed ise, “Biz sonsuza kadar yabancı bir ülkede yaşamak istemiyoruz. Biz bize ait olan vatanımıza dönmek istiyoruz. Ama yalnızca güvenli olduğunda” diye konuştu.

Bangladeşli göçmen rehabilitasyon komiseri Muhammed Abul Kalam, Observer’a yaptığı açıklamada bütün geri dönüşlerin “tamamen gönüllü” olması gerektiğini belirtiyor, ancak listede yer alan Rohingyalı mültecilere baskı yapıldığına dair iddialar da gündemden düşmüyor. Bangladeşli yetkililer listede bulunan mültecilere “gitmeye hazır” olmaları gerektiğini söylüyor. Birçok mülteci de kamplarda güvenlik güçlerinin sayısının arttığını söylüyor.

                            Balukhali mülteci kampı-Bangladeş

Geri dönüşlerin lojistiğinin nasıl olacağı da henüz belirsiz. Arakan’da İnsani Yardım, Yeniden Yerleştirme ve Gelişim için Birlik Girişimi üyesi Aung Thuerin, ilk grupta yer alan geri dönüşü onaylanmış 2 bin kişinin Myanmar’a botlarla ya da her gün için 150 kişilik gruplar halinde kara yoluyla gönderileceğini belirtti. Thuerin, Myanmar’a gönderilenlerin kendi yaşadıkları yere geçmeden önce, Arakan’ın kuzeyinde bulunan 30 bin kapasiteli Hla Phone Khaung geçiş kampında kalacaklarını söyledi.

Mültecileri bekleyen sorunlar

Ağustos 2017’de meydana gelen şiddet olaylarında Arakanlı Müslümanların yaşadıkları yerlerin çoğu yerle bir olurken, göç etmek zorunda kalanların evlerinin bir kısmı da bölgede yaşayan Budistlere verilmiş, dolayısıyla geri dönüşler sağlansa bile yerleşimin nasıl mümkün olacağı sorunu ortada duruyor. Yeni örnek köyler inşa edilmiş ama Birleşmiş Milletler’in bölgeye sınırlı giriş hakkı olması sebebiyle geri döneceklerin yaşam şartlarının nasıl olacağına dair kısıtlı bilgi mevcut. Arakan bölgesindeki Budist topluluk ile Müslümanlar arasında kökleri derinlerine inmiş düşmanlıklar hâlâ sürüyor. İki toplumun bir arada nasıl yaşayacağı tam bir muamma.

 

Çin Myanmar’a 1000 prefabrik ev gönderdi

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) yetkilileri önümüzdeki günlerde listede yer alan mültecilerle görüşmeler gerçekleştirecek. Sözcü Caroline Gluck, UNHCR’nin geri dönüşler için kolaylaştırıcı rol oynamaması, ulaşım vs. konularında yardım sağlamaması gerektiğini düşünüyor: “Arakan bölgesinde koşulların güvenli olduğuna inanılmıyor. Rohingyalıların haklarının verilmesi ile ilgili, özellikle de vatandaşlık garantisi noktasında şüphelerimiz var.”

Mültecilerin hızlıca geri gönderilmek istenmesi ise Bangladeş’teki iç ve Myanmar’daki dış politik baskılara bağlanıyor. Aralık ayında yapılacak seçimler öncesi, kendisi de yoksulluk problemi yaşayan bir ülke olarak Bangladeş’te 1 milyon mültecinin bulunması önemli bir politik sorun olarak görülüyor. Çin de Myanmar üzerinde mültecilerin geri getirilmesi konusunda baskı kurmuş durumda. Pekin yönetimi, geri dönenlerin barınması için Myanmar’a 1000 tane prefabrik ev bağışladı.

Arakanlı Müslümanların talepleri: Din, kimlik, tanınma

Rohingyalar, Güneydoğu Asya’da esas olarak Myanmar’ın Arakan eyaletinde (Rakhine) yaşayan, mülteci olarak da Bangladeş ve Malezya′da bulunan, Hint-Avrupa dil ailesine mensup Sünni Müslüman bir halk. Myanmar’da askeri darbe sonrasında Vatandaşlık Kanunu uyarınca diğer etnik gruplar vatandaş olarak kabul edilirken, Arakan Müslümanları vatandaş olarak kabul edilmedi. Bu bölgede yaşayan Müslümanlar, Myanmar yönetimi tarafından Bangladeş’ten gelen yasadışı göçmenler olarak nitelendiriliyor.

Rohingyalıların temel talepleri ise şunlar: Vatandaşlık hakkının verilmesi, kimliklerinin tanınması, kültürel haklarının tanınarak saldırıların durdurulması.

İngilizce kullanımda Burma, Fransızca kullanımda Birmanya, resmi kullanımda da Myanmar Birliği Cumhuriyeti’nin adı, ülkedeki en büyük etnik grup olan Myanma’dan geliyor. Burma olan ülkenin ismi 1989’da askeri rejim tarafından Myanmar olarak değiştirildi.

Rohingya Müslümanları dışında 135 etnik grup anayasal güvence altında

52 milyonluk ülkenin yüzde 89’u Budistlerden oluşuyor, Müslüman nüfus ise yüzde 4 civarında. Sekiz ana etnik grubun (Bamar, Karen, Karenni, Shan, Mon, Kachin, Chin, Rakhayn) bulunduğu ülkede, anayasa tarafından tanınan 135 etnik grup var. Ülkedeki yedi eyaletten biri olan Arakan’ın nüfusunun önemli çoğunluğunu ise Rohingya Müslümanları oluşturuyor. Yaklaşık 1.1 milyon Rohingyalının yaşadığı eyalette, Budist Rakhinelerin sayısı ise on binlerle telaffuz ediliyor.

 

 

 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.