Dünyanın Gidişi (12): İngiltere’de kriz – Brexit çıkmaz sokakta

Merhaba,

İngiltere’de Başbakan Theresa May’in Avrupa Birliği’nden ayrılmak için Brüksel ile zorlu müzakereler sonucunda vardığı anlaşma, Londra’da ayağına dolandı.

Şimdi, May’in koltuğunu parti içindeki rakiplerine kaptırması, lideri olduğu Muhafazakar Parti’nin iktidardan düşmesi veya İngiltere’nin ikinci bir Brexit referandumuna gitmesi -ama düşük ama yüksek- olasılık dahilinde.

Bugünkü programda hem bu olasılıkları ayrıntılandırmayı, hem de ana hatlarıyla Londra ile Brüksel arasında varılan anlaşmanın içeriğini aktararak, temel itiraz noktalarını dikkatinize sunmayı umuyorum.

Theresa May, epey zorlanarak da olsa nihayet Ülkesi AB’den ayrıldıktan sonra AB ile nasıl bir ilişkisi olacak, işte bunu şekillendiren bir anlaşma metni üzerinde Brüksel ile uzlaştı. İlk gelen haberler bu uzlaşmayı kabinesinin de desteklediği şeklindeydi ama ertesi gün, yani dün anlaşıldı ki durum hiç de medyaya yansıtılmak istendiği gibi değil. Aralarında Brexit Bakanı Dominic Raab ve Çalışma ve Emeklilik Bakanı Esther McVey’in de bulunduğu bazı hükümet üyeleri İngiltere’nin çıkarlarının yeterince kollanmadığı gerekçesi ile istifa ettiler.

 

Başbakan Theresa May ise hem parlamentoda hem de düzenlediği basın toplantısında anlaşmayı “doğru yolun bu olduğuna tüm hücrelerimle inanıyorum… Bu ulusal çıkarlara da uygun” diyerek savundu.

 

May bu anlaşmayla Brexit yanlılarının başından beri şart koştuğu gibi İngiltere’nin sınırlarının, parasının ve hukukunun kontrolünü Brüksel’den geri alacağını savuyor.

 

Temel meseleler nasıl çözülmüş taslak metinde bakalım:

 

Geçiş süreci:

İngiltere AB’nden 29 Mart 2019’da, tabiri caizse resmen boşanacak. Ama evlerin ayrılması için 21 aylık bir geçiş süreci öngörülmüş. Bu süre zarfında, yani Aralık 2020’ye kadar İngiltere AB yasalarına tabi olmaya devam edecek ve Tek pazar üyesi kalacak. Taraflar isterlerse Temmuz 2020’den önce olmak şartıyla bu süreyi uzatabilecekler.

Şahin Brexitçiler için, Tek Pazar üyeliğinin devam edecek olması kabul edilemez. Theresa may’in kabinesinden tepki görmesinin başlıca sebebi bu. Tek Pazar üyeliği, kişilerin, malların ve hizmetlerin serbest dolaşımını öngörüyor. May daha önce, kişilerle hizmetlerin serbest dolaşımını sona erdiren, sadece malların dolaşımını öngören bir planı gündeme getirdiğinde, geçen Temmuz’da o sıradaki Brexit Bakanı David Davis, ardından da Dışişleri Bakanı Boris Johnson görevlerinden istifa etmişlerdi. Öneriyi zaten AB de reddetmişti. Brüksel ile şimdi üzerinde uzlaşılan anlaşma Tek Pazar üyeliğini, yeni ticaret anlaşması yapılana kadar öngörülemez bir süre uzatıyor. Dolayısıyla May’in ikinci Brexit bakanını da kaybetmesi şaşırtıcı değil.

 

 

 

Ama Dominik Raab’ın asıl istifa gerekçesi, İrlanda Cumhuriyeti ile Kuzey İrlanda’yı ayıran sınır konusunda varılan mutabakat:

22 Ekim Tarihli Dünyanın Gidişi Programında anlatmıştım. Müzakerelerin en zorlu pazarlıkları AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti ile Kuzey İrlanda arasındaki sınır konusundaydı (https://medyascope.tv/2018/10/22/dunyanin-gidisi-6-brexit-tehdidi-altinda-kuzey-irlanda-baris-sureci/). Bir ada ülkesi olan İngiltere AB’den ayrılınca Avrupa Birliği ile arasındaki tek kara sınırı, İngiltere’ye bağlı olan Kuzey İrlanda ile Avrupa Birliği üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasında olacak.

Taslak metin, AB ile İngiltere arasında yeni ve kalıcı bir ticaret anlaşması yapılana dek, İngiltere’nin Gümrük Birliği’nde kalmasını öngörüyor. Bu sayede de iki İrlanda arasındaki mevcut durum korunacak, yani sınır insanların, malların ve hizmetlerin serbest dolaşımına açık kalacak. Örneğin bir AB üyesi ülke ile AB üyesi olmayan ülke arasındaki gibi sınır kontrolleri yapılmayacak.

Haliyle bu düzenleme Theresa May’in kabinesindeki şahin kanat Brexitçilerden tepki görüyor. Ayrıca hükümete dışarıdan destek veren Kuzey İrlanda’nın Demokratik Birlik Partisi’nden de. Çünkü onlara göre, arada sınır olmaması demek, aslında tam da milliyetçi rakiplerinin istediği gibi Kuzey İrlanda’nın de facto İrlanda Cumhuriyeti’ne bağlanmasıyla eşdeğer.

 

Boşanma benzetmesi yapınca nafaka benzetmesi de yapmadan olmaz:

İngiltere 39 milyar Sterlin civarında bir parayı Brüksel’e ödeyecek. Boşanma tazminatı gibi düşünebiliriz ama aslında Londra’nın 2020 sonuna kadarki AB üyeliği giderleri…

 

Vatandaşlık Hakları:

Brexit karşıtlarını en çok endişelendiren konulardan biri olarak, AB’de yaşayan İngiliz ve İngiltere’de yaşayan AB üyesi ülkelerin vatandaşlarının akibeti meselesinde ise, mevcut durumun devam etmesi öngörülüyor anlaşmada. Yani yaşama, çalışma ve öğrenim hakları korunuyor. Bu durumdan da şahin Brexiçilerin pek hoşnut kalmadığını düşünebiliriz.

 

Aslında Theresa May’in vardığı anlaşmayı, anlaşmaya tepki gösterenler açısından en iyi özetleyen ifade Eagles grubunun 1977 tarihli ünlü şarkısı Hotel California’da mevcut:

 

“[Otelden/AB’den] çıkış yapmak üzere hesabınızı kapatabilirsiniz ama, oteli asla terk edemezsiniz…”

 

 

Peki bundan sonra olacak? Yedi senaryo var, Guardian gazetesi altısını sıralamış: (https://www.theguardian.com/politics/2018/nov/15/six-possible-scenarios-in-light-of-theresa-may-brexit-deal)..

 

İlk senaryo anlaşmanın parlamento onayı alamaması:

Anlaşmanın resmiyet kazanabilmesi için parlamentonun onayı şart, fakat May’in yeterli oya ulaşması çok zor. İktidardaki muhafazakarların 315 sandalyesi var ama en az 51 muhafazakar milletvekili anlaşmayı onaylamayacağını söyledi bile. Hükümete 10 mv ile dışarıdan destek veren Kuzey İrlanda Demokratik Birlik Partisi de bu aşamada May’in yanında değil. Keza ana muhaleffetki İşçi Partisi ile İskoçya Ulusal Partisi de öyle. İşçi Partisi’nin lideri Jeremy Corbyn, anlaşmanın İngiltere’ye muazzam derecede zarar verdiğinin bariz kanıtı olarak, hükümetin bizzat AB ile müzakereleri yürütsün diye görevlendirdiği Brexit Bakanı’nın bile anlaşmayı desteklemeyip hükümetten istifa etmesini gösterdi.

İskoçya Özerk Yönetimi Başbakanı ve İskoç Ulusal Partisi lideri Nicola Sturgeon’sa İskoçya’nın İngiltere’den bağımsızlık tezinin güçlendiğini söyledi. Nitekim iskoçyalılar Brexit referandumunda AB’den ayrılığa %62 oranında hayır demişti. Ayrılma kararı İngiltere genelinde ise %52’ye %48 karşı oyla alınmıştı.

Theresa May bu anlaşma için parlamentoda oylamayı kaybederse en geç 21 gün  içinde yeni bir Brexit planı hazırlaması lazım.

 

İkinci senaryoda ise Theresa May Brüksel ile varılan taslak anlaşmayı geri çekebilir ve AB ile yeniden müzakereye girişebilir. Nitekim Jeremy Corbyn yapması gerekenin bu olduğunu söyledi ama böyle bir adım Theresa May için büyük hezimet olur ve parti içindeki rakiplerine gün doğabr. Az önce aktardım, May “hücresel düzeyde bile inandığını söyleyerek savundu anlaşmayı. Üstelik Almanya Başbakanı Angela Merkel da anlaşmanın kesinlikle yeniden müzakere edilmesine izin vermeyeceğini söyledi.

 

Üçüncü senaryoda İngiltere Başbakanı, parlamentoyu ikna edecek formül üzerinde çalışmak için Avrupa Konseyinden ekstra zaman isteyebilir. Normal koşullarda İngiltere için AB’den ayrılma tarihi 29 Mart 2019 geceyarısı. Kabul ederlerse, diyelim bir iki ay daha vakit verebilirler kendisine ama bu talebi AB’nin kabul edeceğinin garantisi yok.

 

Dördüncü senaryoda, Muhafazakar Partili milletvekilleri Başbakan May için, göreve uygun olmadığı gerekçesiyle güven oylamasına gidebilir. Bu durumda Tüm muhafazakar milletvekilleri arasında bir oylama yapılabilir. May kazanırsa, en az bir yıl rahat eder. Ama kaybederse yeni başbakan kim olacak, parti içinde yeni lider belirleme süreci başlar. Bunun için 48 MV’nin imzası gerekiyor ve gelen haberler imzaların toplandığı yönünde ama imzacılar bu adımı atacaklar mı henüz net değil.

 

Genel seçim de bir olasılık. Theresa May anlaşma için onay alamazsa, erken seçim çağrısı yapabilir ve parlamentoda 3’te iki çoğunluktan onay alırsa, seçimin en erken Ocak sonuna yetişmesi mümkün. Ama May bu yola gider mi şüpheli zira daha geçen yıl erken seçim yapmış ve umduğunun aksine muhafazakar parti parlamentodaki çoğunluğunu kaybetmişti. Erken seçim yolu, milletvekillerinin salt çoğunluğu tarafından hükümet aleyhine güvensizlik bildrimesi durmunda da açılabilir. Bunun için yedi Muhafazkar Partili milletvekili ile Demokratik Birlik Partisinin 10 milletvekilinin hükümet aleyhine oy vermesi yeterli olur. Ama parlamento yeni bir hükümet konusunda anlaşana kadar May kotuğuna kalır.

 

Altıncı olasılık ise May için hezimetlerin en ağırı olabilir: May ikinci bir Brexit referandumu yapmaya mecbur kalabilir. Oysa buna hep itiraz etmişti. Kaldı ki, önce parlamentoda ikinci bir referendum yapalım mı oylaması gerekir ve ikinci referanduma yeterince oy çıkar mı şüpheli.

 

Bir ihtimal daha var o da kapıyı çarpıp çekip gitmek… İngiltere elbette 29 Mart’ta gelecekteki ilişkilerine dair anlaşmaya varamamış bir halde de AB ile yollarını ayırabilir. Ama bu durumda İngiltere ile AB arasında Dünya Ticaret Örgütü kuralları geçerli olacak. Yani İngiltere AB’nin özel bir ticaret anlaşması imzalamadığı üçüncü ülkelerle aynı duruma düşecek. Elbette bu durum birbirlerinin pazarlarındaki avantajlarının ortadan kalkması anlamına geleceği için attan inip eşeğe binmekten de beter. Ama tabi şahin Brexitçiler bağımsız bir ticaret politikası izlenebileceği için bu durumu yeğ tutuyor gibi görünüyorlar.

 

Son olarak, AB’nin de 25 Kasım Pazar günü Brexit gündemiyle olağanüstü toplanacağını hatırlatalım. AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, May’in bu zirvede üzerinde uzlaşılacak metni imzalamasını beklediklerini söyledi. Zor görünüyor. Fakat Tusk’ın Brexit’in özünde bir “kaybet-kaybet'” senaryosu olduğuna dair sözleri son derece isabetli. Tusk müzakerelerin “hasarı asgari düzeye indirme çabası” olduğunu söylüyor.

Yumuşak Brexit yanlıları ve hatta Brexit karşıtları bile –eğer AB’den ayrılmak kaçınılmazsa- May’in bunu başardığını, hasarı asgari düzeyde tuttuğunu düşünüyor.

 

 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.