Gazeteci Murat Yetkin blogunda akademisyen ve Sivil Toplum Kuruluşu çalışanlarının da aralarında bulunduğu 13 kişinin gözaltına alınmasına ilişkin yazdığı yazıda, “Son gözaltı dalgasından Cemaatçilerin yerini alan MHP’liler mi sorumlu?” sorusunu dile getirdi.
Murat Yetkin, gözaltıların Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında uzun süredir beklenen önemli bir toplantının öncesine denk gelmesine dikkati çekerek şunları yazdı:
“Tam da Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında uzun süredir beklenen önemli bir toplantının öncesinde geldi son gözaltı dalgası. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 22 Kasım’da Ankara’da AB Dış Politika ve Güvenlik Politikalarından sorumlu yöneticisi Federica Mogherini ve Genişleme Sorumlusu Johannes Hahn’ı ağırlamaya hazırlanıyor. Türkiye’nin ABD ile ilişkilerinin kötüleşmesi ve ABD yaptırımlarına karşı, AB ile benzer çizgide yer almasından itibaren belli bir ısınma gözleniyordu ilişkilerde. Yani sadece yurtdışındaki Türk araştırmacıları cezbetmek amacıyla yapılan girişimleri değil, Türkiye’nin AB ile yeniden yakınlaşma çabalarını da zora sokucu bir niteliği oldu son gözaltı dalgasının.
Nasrettin Hoca’nın “bindiği dalı kesmek” fıkrasını anımsatıyor…”
Murat Yetkin, AK Parti kulislerinde bazı kuşkuların dile getirildiğini belirterek, “Emniyetten ve yargıdan temizlenen Cemaatçi polislerin yerine gelen MHP’liler kendi siyasi gündemleri uyarınca devlet görevlerini istismar mı ediyor? sorusunun sorulduğunu yazdı. Yetkin’in konuya ilişkin satırları şöyle:
“AK Parti çevrelerinde son zamanlarda bir kuşkunun baş gösterdiğinden de söz ediliyor. Acaba Emniyet ve yargıdan temizlenen Cemaatçilerin yerini alan ve çoğu MHP çizgisindeki kadrolar da kendi siyasi gündemleri uyarınca bulundukları devlet görevlerini istismar ediyor olabilirler mi? Henüz resmi beyanlara yansımasa da özel sohbetlerde dile getirilmeye başlanan bir görüş bu. Bu kuşkuyu, hatta Türkiye ile ABD ilişkilerinin daha da bozulmasına ve ekonomi üzerinde ağır yük oluşmasına yol açan Amerikalı rahip Andrew Brunson’un tutuklanması ve neticede tahliyesine dek uzatanlar da var. Bu kuşkunun ne kadarının haklı gerekçelerinin bulunduğu, ne kadarının temelsiz olduğunu anlamak için ortam yeterince şeffaf değil.”