Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Çin ile ABD arasındaki ticaret savaşında son durum

Çin ve ABD arasında başlayan ticaret savaşı uzun zamandır dünya gündeminin üst sıralarında yer alıyor. Peki bu ticaret savaşı nasıl başlamıştı? Hangi aşamalardan geçti? Şu anki durum nasıl? Hazırladığımız derleme haberimizde bu soruları cevaplıyoruz.

Ticaret savaşı nasıl başlamıştı?

İki ülke arasındaki ticaret savaşını başlatan hamle ABD Başkanı Donald Trump’tan gelmişti. Trump’ın 1 Mart 2018’de ilan ettiği kararla birlikte çelik ithalatında yüzde 25, alüminyum ithalatında yüzde 10’luk gümrük vergisi uygulanmaya başlandı ve bu ticaret savaşlarının fitilini ateşledi. Bu karara yönelik ilk tepki Çin’den gelmişti. Çin Ticaret Bakanlığı’nın ticarî tedbir ve soruşturma ofisi şefi Wang Hejun yaptığı açıklamada “Çin, ABD’yi çok taraflı ticaret sistemine saygılı olmaya ve aldığı önlemleri acilen iptal etmeye davet ediyor” demişti. Ticaret savaşının zeminini hazırlayan bu karara Çin’in misilleme hamlesi gecikmemişti. Çin, ABD’nin çelik ve alüminyum ürünlerine yönelik ek gümrük vergilerine cevaben, ABD’den ithal ettiği 128 ürüne yüzde 15 ile yüzde 25 arasında değişen ek vergi uygulanması kararı almıştı.

Başta AB olmak üzere diğer önemli uluslararası organizasyonların benzer tepkilerine rağmen Washington’ın 6 Temmuz 2018’de Çin’den ithal edilen 34 milyar dolar değerindeki 800’den fazla ürüne yüzde 25’lik ek gümrük vergisi uygulama kararıyla bütün dünyanın endişeyle takip ettiği ticaret savaşı da resmen başlamıştı. Bu karar çok daha geniş boyutlu bir yaptırıma tekabül ediyordu çünkü savunma, havacılık ve imalat sektörlerini hedef alan yüzde 25’lik ek gümrük vergisi, beyaz eşya ve ev eşyalarından nükleer reaktörlere kadar 818 farklı ürünü kapsıyordu.

Bir sonraki aşamada ise ABD, 17 Eylül tarihinde, Çin‘den ithal edilen 200 milyar dolarlık ürüne daha 24 Eylül’den itibaren yüzde 10 gümrük vergisi uygulanacağını bildirmişti. Trump, Çin’in misillemeye gitmesi durumunda yaklaşık 267 milyar dolarlık Çin menşeli ürünü kapsayan üçüncü tarife paketinin anında yürürlüğe gireceğini vurgulamıştı. Trump eylül ayının sonlarında yaptığı bir başka açıklamada da Çin ithalatına yönelik ek tarifeleri başlatma direktifi verdiğini ve 1 Ocak 2019 tarihiyle birlikte vergi oranının yüzde 25’e yükseleceğini belirtmişti.

Bu açıklamalara cevap Çin Komünist Partisi’nden (ÇKP) gelmişti. ÇKP’nin yayın organlarından Global Times, “Çin bir ticaret savaşına dâhil edilmek istemiyor. Ancak, Trump hükümeti Çin’in yüksek teknolojili gelişimini frenlemek ve yüksek teknoloji endüstrisini marjinalize etmek istiyorsa, mesele başka bir hal alacaktır” diye yazmıştı. Bunun ardından Çin de 34 milyar dolarlık ABD ürününe yüzde 25’lik gümrük vergisi getirmişti. Devamında ise bu rakam ABD’den ithal edilen ürünler için 60 milyar dolarlık bir seviyeye ulaştı. Bu tarifelerden şu ana kadar 5 bin Amerikan ürünü etkilendi.

Amerikan ticaret yetkililerinin açıkladığı 2016 yılı verilerine göre Çin’in ABD ile ithalat ve ihracatı içeren toplam dış ticaret hacmi 578,2 milyar dolar. Yani ABD, Çin’in en çok ticaret yaptığı ülke. Bu miktarın 115,6 milyar doları ABD’nin Çin’e sattığı ürünler, 462,6 milyar doları ise Çin’den aldığı ürünler. Bu da ABD’nin Çin ile 347 milyar dolarlık bir dış ticaret açığı olduğunu ortaya koyuyor. Teoride, gümrük vergileri ABD yapımı ürünleri ithal edilenlerden daha ucuz hale getirecekti. Yerel iş insanlarını ve ulusal ekonomiyi canlandırmak temel amaçtı. Trump’ın uzun dönem hedeflerinden biri bu adil görmediği ticaret sisteminde verilen açıkları kapatmak.

Trump’a göre Çin, Amerikan teknolojisini, işlerini çalıyor ve ABD’li şirketler Çin’e giriş yapmak istediklerinde de onların pazara girişini engellemek için kirli oyunlar çeviriyor. Yani Trump aslında “adil olmayan” bir ticaretten bahsederken buna vurgu yapıyor. Trump bu süreçte Amerikan teknolojisinin ve zekâ üstünlüğünün adil olmayan yollardan Çin’e transfer edilmesini durdurmak istediğini defalarca tekrarladı.

Çin ise ABD’yi ekonomik tarihin gördüğü en büyük ticaret savaşını başlatmakla suçluyor. Çin’e göre, ABD aynı anda hem ticarî dengeleri bozarken hem de işbirliği çağrısı yaparak kendisiyle çelişiyor. Çin Menkul Kıymetler Düzenleme Komisyonu ise ekonomiyi girilen ticaret savaşına hazırlamak için daha fazla yabancı ticaretine izin vereceğini duyurmuştu.

IMF’nin verilerine göre iki ülke arasında patlak veren bu ekonomik savaşın sonuçları küresel ölçekte hissedilecek. Öyle ki bu anlaşmazlık 2020 yılına gelindiğinde küresel büyümenin yüzde 0,5’ini yok edebilir. Bu ticaret savaşının yalnıza Çin ve ABD adına sonuç doğurması beklenmiyor. Pek çok ülke de bu ticaret savaşından olumsuz etkileniyor. “The Economist” dergisinin haberine göre Çin’den ABD’ye ithal edilen malların yaklaşık yüzde 30’u üçüncü dünya ülkelerinin katkısıyla elde ediliyor ve bu ülkeler de yaşanan gerginliklerden paylarını alıyorlar.

The Guardian’da yer alan bir başka habere göre ise, ABD ile dünyanın geri kalanı arasında yükselen ticarî gerilim, küresel ekonomiyi 430 milyar dolar zarara uğratabilir. IMF’ye göre, ekonomik gerginliğin tırmanışından bütün ekonomiler zarar görecek olmakla birlikte ABD, küresel pazarda ihracat vergilerinin göreceli olarak daha yüksek oranda artması sebebiyle kendisini bu küresel ekonomik gerginliğin odağında bulabilir.

Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim ise küresel büyümenin yavaşlamasının çoktan yoksulluğu azaltmak için verilen mücadelede etkisini göstermeye başladığını belirtiyor ve ticaret savaşlarındaki gerginliğin artmasının pek çok şirketin yatırımlarını askıya aldığı konusunda uyarıyor. Kim’e göre bu durum, büyümeyi engelleyecek ve bütün ülkeler bunun olumsuz etkilerini hissedecek.

Benzer açıklamalar Dünya Ticaret Örgütü’nden (WTO) gelirken Trump ise WTO’ya saldırmayı sürdürüyor. Trump’a göre küresel ticaret sistemi uzun zamandır ABD’nin ulusal çıkarlarının ve Amerikalı işçilerin aleyhine işliyor. IMF ve Dünya Bankası’nın Bali’deki yıllık toplantısında da küresel politik karar alıcılar, uluslararası sistemdeki ticarî gerginlikleri düşürme çağrısı yapmışlardı. IMF aynı çağrıyı 2019 için de yaptı.

 2018 sonunda Çin ekonomisinde yaşanan gerilemeler ticaret savaşlarının ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyordu. Çin Ulusal İstatistik Bürosu’nun verilerine göre Çin ekonomisi ikinci çeyrekte yüzde 6,7 oranında büyüdükten sonra üçüncü çeyrekte yavaşlayarak bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6,5 büyüdü.  Çin ekonomisi böylece küresel mali krizin en şiddetli seviyede olduğu 2009 yılının ilk çeyreğinden bu yana yıllık bazda en zayıf çeyrek dönem büyümesini kaydetti.

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ise bu konuyla alakalı kendi kendilerine yetmenin önemli olduğunun altını çizerek partinin yayın organı olan People’s Daily’ye şu açıklamayı yaptı: “Uluslararası alanda, Çin için ileri bir teknolojiyi ve kilit uzmanlıkları edinmek her geçen gün daha zor olacak. Tek tarafçılık ve ticarî korumacılık yükseliyor, bizi de kendimize yeten ve güvenen bir politikaya zorluyor. Bu kötü bir şey değil.”

Tartışmalar büyürken pek çok özel sektör yöneticisi de siyasîlerle temas halindeydi. Başta Apple CEO’su Tim Cook olmak üzere pek çok iş insanı Trump ile özel görüşmeler gerçekleştirdiler. 2018 sonuna gelindiğinde hem kasım ayında ABD’de gerçekleştirilen ara seçimler hem de Buenos Aires’te düzenlenen G20 zirvesi ticaret savaşları için önem teşkil ediyordu.

G20 Zirvesi ve müzakere dönemi

Buenos Aires’teki G20 zirvesinde gerçekleştirilen Donald Trump ve Xi Jinping görüşmesinin ardından tarafların 3 ay boyunca ek vergiler getirmeyecekleri açıklanmıştı. ABD’nin 1 Ocak 2019’da 200 milyar dolar değerindeki ürün için yüzde 25’e çıkartılacağı daha önce açıklanan gümrük vergisi oranının yüzde 10’da kalmasına onay verdiği belirtildi. Taraflar arasında 3 aylık müzakere sürecinin başarısızlığa uğraması halinde bu vergilerin vakit kaybetmeden yürürlüğe gireceği belirtilmişti. İki taraf da görüşmenin olumlu geçtiğini belirtirken alınan bu karar ile birlikte bir uzlaşma umudu da uluslararası kamuoyunda oluşmaya başlamıştı.

Trump, toplantının ardından Twitter üzerinden attığı mesajda, “Çin, ABD’den Çin’e giden otomobiller üzerindeki gümrük vergilerini azaltmayı ve kaldırmayı kabul etti. Şu anda bu gümrük vergisi yüzde 40” demişti. Donald Trump 25 Şubat’ta yine Twitter’dan paylaştığı mesajda da görüşmelerin olumlun seyrettiğini vurgularken iki ülke heyetleri arasında gerçekleşen görüşmelerde fikrî mülkiyetin korunması, teknoloji transferi ve tarım gibi konularda kayda değer ilerleme sağlandığını ve 1 Mart’ta yürürlüğe girmesi planlanan ek vergileri erteleyeceğini belirtmişti.

İki lider arasındaki anlaşmaya rağmen, Çin teknoloji devi Huawei’nin tepe yöneticisinin Kanada’da gözaltına alınmasının müzakerelere zarar verebileceği düşünülüyordu. Çin Dışişleri Bakanlığı ‘yakalama kararını protesto ettiklerini’ bildirmek için ABD Büyükelçisini bakanlığa çağırmıştı. ABD’nin Ticaret Temsilcisi Robert Lighthizer’in yanı sıra, bazı ticari danışmanlar da Huawei vakasının yasal bir konu olduğunu ve Çin ile yürütülen görüşmeleri gölgelemeyeceğini savunuyor.

Yine aynı gün, Çin Ticaret Bakanlığı, Çin ve ABD’nin; enerji, otomobil, tarım ürünleri gibi farklı sektörlerde yeni ticarî anlaşmalar yaptığını açıklamasının ardından ABD Başkanı Donald Trump, Reuters’a verdiği röportajda, Çin’in yeniden ABD’den yüksek miktarlarda soya fasulyesi satın almaya başladığını duyurdu. Bunun yanında Çin’deki yabancı firmaların dezavantajı olan sanayi politikalarını yenilemesi söz verilen konular arasında.

Bir başka önemli gelişme de otomobil piyasalarında yaşanmıştı. G20 zirvesinden iki hafta sonra, 14 Aralık Cuma günü, Çin hükümeti, 1 Ocak 2019’dan itibaren, ABD’den ithal edilen araç ve araç parçalarına getirilen ek tarifeleri kaldıracağını duyurmuştu. Bu gelişme, iki ülke liderinin artmakta olan ticaret gerilimine bir çözüm bulmak amacıyla duyurdukları doksan günlük ateşkes kararının somut bir göstergesi oldu.

Ticaret savaşında son durum

Geçtiğimiz ay Çin’deki resmî kaynaklardan yapılan açıklamalara göre görüşmelerde ciddi bir ilerleme kaydedilmiş durumdaydı ve kısa bir zaman sonra da ticaret savaşlarının ana hattını oluşturan gümrük vergilerindeki mücadeleye son verilecek bir antlaşma imzalanma ihtimali yüksekti. ABD Başkanı Trump da bu antlaşmanın birkaç hafta içinde duyurulmasının ihtimal dâhilinde olduğunu açıklamıştı.

Ancak Mayıs ayında gerçekleştirilen yoğun görüşmelerden herhangi bir sonuç çıkmadı. 10 Mayıs Cuma günü iki taraftan yapılan açıklamalarda görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlandığı ve ticaret savaşının bitirilmesine yönelik kısa zaman içinde somut bir adım atılmayacağı kaydedildi. Trump, Çin’den fikir haklarının korunması, endüstriyel hırsızlık ve pazarlarının Amerikan şirketlerine açılması için yasa çıkartılmasını isterken Çin ise yasa değil ama bakanlar kurulu kararı çıkartabileceklerini söylüyor. Bu da iki ülke arasındaki en önemli anlaşmazlık noktalarından birisini oluşturuyor.

ÇKP Merkez Komitesi Siyasi Bürosu Üyesi ve Başbakan Yardımcısı Liu He görüşmelerde üç önemli nokta olduğunu ifade etti. Bunlar: Bir antlaşma ortaya çıktığı zaman cezai gümrük yaptırımlarının tamamen iptal olup olmayacağının netleştirilmesi, Çin’in ABD’den alacağı malların kesin miktarı ve dengeli bir antlaşma metni. Liu He antlaşmanın iki tarafın da onurunu zedelememesi gerektiğini vurgularken ABD’nin bu konuda daha hassas davranması gerektiğini söylemişti.

Liu He yine de bu gelgitlerin bu kadar büyük çaplı bir müzakere süresinde meydana gelmesinin doğal olduğunu, şu ana kadar pek çok önemli meselede kayda değer ilerlemelerin sağlanacağını ve görüşmelerin de devam edeceğini açıkladı. Liu He antlaşma umudunu koruduklarını belirterek “Bu bir maraton ve her zaman en zorlu engeller sona yaklaşıldığında ortaya çıkar. Görüşmeler tamamen başarısızlıkla sonuçlandı denemez. Bu sadece bir ara dönem” dedi.

Görüşmelerin şimdilik başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından Trump 1 Ocak’ta yürürlüğe koymayı planladığı gümrük vergisini hayata geçireceğini duyurdu. Pek çok Çin malındaki gümrük vergisinin yüzde 10’dan yüzde 25’e yükseleceğini Twitter’dan ilan eden Trump bu vergilerin ilerleyen zamanlarda toplam değeri 325 milyar dolar olan Çin menşeli mallarına kadar genişleyebileceğini de belirtti.

Vergi artırımını bundan önceki zam kararlarında üç hafta önceden bildiren ABD Başkanı Donald Trump, bu kez kararını yalnızca beş gün öncesinden ilan etti. Çin ise buna karşı aynı şekilde yanıt vermekten başka çareleri olmadığı duyurdu. Ancak henüz bu yaptırımların ne olacağına yönelik somut bir veri açıklanmadı.

Müzakereleri bozan tarafın Çin olduğunu iddia eden Trump, Pekin yönetiminin müzakere masasında ağır bir yenilgi aldığını hissettiğini ve bu yüzden de 2020 seçimlerinde ABD başkanının değişmesini umarak müzakereleri o başkanla yapmayı umduğunu yazdı. Ancak kendisinin çok daha güçlü şekilde yeniden başkan seçileceğini iddia eden Trump, “Çin hemen bir hamle yapmalı, aksi halde çok daha kötü bir antlaşmayı kabul etmek zorunda kalacaklar” dedi. Beyaz Saray Ekonomi Danışmanı Larry Kudlow ise bu tarifelerin etkilerini göstermesinin birkaç ayı bulabileceğini kaydetti.

Kudlow Fox News’a yaptığı açıklamada, ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşında tansiyonun yükselmesinden her iki ülkenin de zarar göreceğini belirtti. Kudlow, Amerika’da belki de en fazla yükü hissedecek olanların Çin’e soya, mısır ve buğday satan çiftçiler olduğunu kaydetti. Kudlow aynı zamanda Çin’le görüşmelerin devam edeceğini de söyledi. Kudlow, ABD Başkanı Donald Trump’la Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in konuyu haziran ayının sonunda Japonya’da yapılacak G20 zirvesinde büyük olasılıkla ele alacaklarını ifade etti. G20 zirvesine kadar gümrük vergileri müzakerelerinde ciddi adımlar atılması beklenmiyor. Trump ile Xi’nin görüşmesi beklenen söz konusu G20 zirvesi, Japonya’nın Osaka kentinde 28-29 Haziran 2019 tarihleri arasında gerçekleştirilecek.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.