Rüzgarlar, kuşlar ve zemin: Aksaklık ve riskleri ile İstanbul Havalimanı

İstanbul Havalimanı’nda yaşanan sıkıntıların sonu gelmiyor. Beş gün önce çok sayıda uçak rüzgar nedeniyle alana inememiş, uçakların bir kısmı Çorlu’ya yönlendirilmişti. Bugün de İstanbul-Ankara seferini yapan bir uçağın sağ kanadı, yol kenarındaki bir kuleye çarptı. İstanbul Havalimanı’ndaki bu aksaklıkların sebebini ve risklerin bundan sonra ne gibi sonuçlar doğurabileceğini araştırdık.

İstanbul Havalimanı’nda yaşananlar, uçuş güvenliği konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirdi. Özellikle 17 Mayıs Cuma günü çok sayıda uçağın rüzgar nedeniyle alana inememesi, birçoğunun havada tur atmak zorunda kalması, bazı uçakların ise Çorlu Havalimanı’na yönlendirilmesi tartışmayı başlattı. Bugün de bir uçağın kanadı, yol kenarındaki bir kuleye çarptı ve uçakta bulunan Serdar Kuzuloğlu yaşananları attığı tweetle duyurdu:

İstanbul Havalimanı’nı başka neler bekliyor?

Bu soruya şüphesiz birçok cevap verilebilir ancak öncelikle beş yıl önce riskleri ortaya koyan TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası’nın, TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu’nun açıklamalarına, havalimanı için hazırlanan ÇED raporuna bakmakta yarar var.

İstanbul Havalimanı’nda uçuş güvenliği konusunda üç temel risk bulunuyor. Bunlardan birincisi, 17 Mayıs’ta da yüz yüze kalındığı üzere, havalimanının bulunduğu bölgenin yoğun rüzgar alan bir yer olması. Bununla birlikte bölge, meteorolojik şartların oluşturduğu diğer riskleri de barındırıyor. Karadeniz kıyıları diğer bölgelere göre daha fazla sis, rüzgar ve buzlanma üreten alanlar. Havalimanı bölgesinin bununla birlikte çamurlu ve bataklık zemine oturtulmasından dolayı dolguların tutmayacağı, zeminin kayma riskinin bulunduğu, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası 3. Havalimanı Raporu’nda beş yıl önce detaylandırıldı.

Havalimanı için en büyük eleştirilerden biri de yeterli ölçüm ve denemelerin yapılmamasıydı. TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu’nun beş yıl önce yayınladığı yeni havalimanı ile ilgili teknik raporda bu açık bir şekilde dile getirilmiş: “Yıllık 150 milyon kişi kapasiteli bir havalimanındaki meteorolojik parametrelerin düzgün bilinmesi gerektiğinden hareketle proje alanında bir meteoroloji istasyonunun kurularak en az beş yıllık bir ölçümden sonra projenin yapılıp yapılmayacağına karar verilmesinin gerektiği ifade edilmektedir.”

En büyük risklerden birinin rüzgarlar olduğunu söylemiştik. Uzmanlara göre uçaklar, rüzgarı önden almalı, yandan ya da arkadan alması tehlikeli olabilir. İTÜ Uzay ve Uçak Mühendisliği Fakültesi Meteoroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, uçakların rüzgara karşı kalkıp, rüzgara karşı inmeleri gerektiğini, oysa İstanbul Havalimanı’ndaki pistlerin hâkim rüzgarların yönleri dikkate alınmadan inşa edildiğini söylüyor. Yandan rüzgar alan uçakların yağmurlu ve fırtınalı havalarda inerken kanatlarının katlanmasının ve türbülans ile savrulmalarının bir risk olduğu açıkça belirtiliyor. (Mikdat Kadıoğlu’nun sözleri, 24 Mayıs 2013’teki Kentin Tozu programındaki söyleşisinden alınmıştır. Programın tamamına buradan ulaşabilirsiniz.)


TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu raporunun rüzgarlarla ilgili sonuç kısmı ve rüzgar haritası.

Uçuş güvenliği konusundaki risklerden bir diğeri de İstanbul Havalimanı’nın yoğun kuş uçuş trafiğinin yaşandığı bir alanda yer alması. Bir yandan havalimanı kuşların göç yollarını etkilerken, diğer yandan kuşlar uçuş güvenliği için risk oluşturuyor. Kuşların uçaklarla çarpışarak, motorlarına girerek ciddi hasarlara ve bunun sonucunda kazalara yol açabildikleri biliniyor.

Gazeteci Özlem Akarsu Çelik’in 40 yıllık bir pilotla yaptığı söyleşide de bu risk doğrulanıyor: “Atatürk Havalimanı’nda leylek görmezdik. Leylek, ufak kuş gibi değildir, dağıtır motorları. Geçen inişte gördüm, leylek grubu alçalma hattında dönüyordu. Bu bir doğa olayıdır, doğa olayına kafa tutulmaz. Tutarsanız, doğa bir yerde öcünü alır.”

Uçuş güvenliği ve kuşlar özelinde TMMOB’nin yaptığı çevre etki değerlendirmesi.

Kuşlar bir risk ancak diğer yerlerin de (örneğin Atatürk Havalimanı) bu riski taşıdığı söylenebilir. Ancak İstanbul Havalimanı bölgesinden geçen kuşların sayısı ve yarattığı etki göz önüne alındığında, yeni havalimanındaki risk, Atatürk Havalimanı’ndaki çarpışma riskinden üç kat daha fazla.

Riskler arasında sayılan üçüncü ve sonuncu etken ise havalimanının zemini. Yapılan dolgular heyelan riskini barındırıyor ve bu da uçuş güvenliği için ciddi bir tehdit. Jeoloji Mühendisleri Odası’nın raporunda “İnşaat sahasında yapılan sondajlarda onlarca metre çamurlu-killi seviye kesilmiş olmasına rağmen sağlam zemine ulaşılamamıştır” deniliyor.

ÇED Raporu’nda ise ikaz olarak yazılan en önemli madde heyelan riski. Raporda, “Proje alanı sınırları içerisinde ve alanın güneybatısında yer alan hafriyat döküm alanı ve çevresinde toprak kayması ve heyelan hareketleri görülmektedir. Özellikle Tayakadın-İhsaniye yolunun hafriyat depolama alanına denk gelen kısmında heyelana bağlı kaymalar ve yol bozulması söz konusudur. Ayrıca alanda madencilik faaliyetleri sonucu bozulmuş arazilerde zeminde kaymalar söz konusudur” denilerek heyelan riskine açıkça dikkat çekiliyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.