Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Cumhuriyet Davası: AYM gazetecilik faaliyetlerini suç saydı

Anayasa Mahkemesi (AYM), Cumhuriyet gazetesi davasında 3 ile 8 yıl arasında değişen hapis cezalarına mahkûm edilen gazeteci, yazar, avukat, çizer ve çalışan dokuz kişinin hak ihlali başvurusunu reddetmesiyle ilgili gerekçeli kararını açıkladı. Kararda, gazetecilik suç sayıldı. Karşı oy kullanan hâkimler ise ortada bir suç olmadığı kanaatinde.

Mahkeme, aralarında 25 Nisan’dan bu yana Kandıra Cezaevi’nde bulunan Musa Kart, Güray Öz, Hakan Kara, Mustafa Kemal Güngör ve Önder Çelik’in de bulunduğu bu kişilerin başvurularıyla ilgili kararında iddianamedeki suçlamaları sıraladı. Suçlamalara gerekçe olarak sıralanan deliller arasında yine haberler, köşe yazıları, röportajlar ve telefon görüşmeleri yer aldı. AYM, bu iddialarla tutuklama kararı verilmesinin “ölçülü” olduğunu savundu. Telefon görüşmelerinin gerçekte ETS Turizm ve Ankara’daki bir pideciyle olduğu ortaya çıkmıştı.

Mahkemenin dokuz üyesi başvurucuların hak ihlali iddialarını reddetti, başkan Zühtü Arslan’ın da aralarında bulunduğu altı hâkim, özgürlük ve güvenlik hakkı ile ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğini belirtti. Karşı oy gerekçelerinden bazıları şöyle:

“Gazeteciliğin alanı daralır”

  • Başvurucuların tutuklanmalarını haklı kılacak nitelikte suç işlediklerine dair kuvvetli belirtiler soruşturma makamlarınca ilgili ve yeterli şekilde ortaya konabilmiş değildir. Öncelikle belirtmek gerekir ki bir gazetenin yayın politikasının değişmesi tek başına herhangi bir suçlamaya konu olamaz. Değiştiği söylenen yayın politikasının sistematik olarak terör ve şiddeti övmeye, terör örgütlerini meşru göstermeye yönelik olduğunun gösterilmesi durumunda sorumluların suçlanması söz konusu olabilir. Belli bir zaman diliminde gazetenin bazı manşetlerinin, haberlerinin ve köşe yazılarının seçilerek alt alta sıralanması sonucunda başvurucuların kategorik şekilde suçlanması mümkün değildir. Bu şekilde kategorik ve toptancı bir yaklaşım gazeteciliğin alanını daraltacak, özellikle basın özgürlüğü üzerinde caydırıcı bir etkiye yol açacaktır.

“Demokrasi için tehlike çanları çalmaya başlar”

  • Başvurucuların yönetiminde olduğu gazete muhalif yayın politikası ile tanınan bir yayın organıdır. Burada yayınlanan haber ve yorumların başlık ve içeriklerindeki kimi ibarelerden hareketle gazetenin terör örgütlerinin amaçlarına hizmet ettiği iddiası demokratik hukuk devleti bakımından ancak ve ancak somut bulgularla desteklenmesi halinde ciddiye alınabilir. Bunun dışında bir gazetenin salt yayın politikasındaki değişiklikten dolayı kriminalize edilmesi, ona suç isnat edilmesi kabul edilemez. Özgür ve bağımsız basının varlığı demokratik bir toplumsal yaşamın oluşması ve sürdürülmesi için havadaki oksijen gibi hayati bir öneme sahiptir. Sürekli bir suç isnat edilme ve ceza yaptırımına maruz kalma endişesi taşıyan basın kamusal görevlerini hakkıyla yerine getirmekten uzaklaşır, kendi derdine düşer. Böyle bir durum bir demokrasi için tehlike çanlarının çalmaya başlaması demektir.

“Basından beklenen bağımsız olması”

  • Haber ve yazıların içeriğindeki bazı ibarelerden hareketle öznel bir değerlendirme yaparak bunların terör örgütü propagandasına hizmet için yapıldığının kabul edilmesi ifade ve basın özgürlükleri üzerinde caydırıcı bir etki yaparak bu özgürlükleri anlamsız hale getirerek basının kamuoyu üzerindeki gözetleyici rolünün gerçeklemesine zarar verecektir. Özgür ve demokratik bir toplumsal düzende basından beklenen iliştirilmiş (embedded) ve sadece resmi açıklamalara itibar eden bir gazetecilik değil, olayları soruşturan, sorgulayan ve arka planı ortaya çıkartmaya çalışan bağımsız bir gazetecilik faaliyeti yürütmesidir.

“Suç değil”

  • Başvurucuların haklarında suçlamalardan sorumlu tutulabilmeleri için öncelikle bu eylemlerin suç olması ve başvurucuların bu suçları işleme hususunda bir iştirak iradelerinin bulunması gerekmektedir. Aksi durumda ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesi açıkça ihlal edilmiş olacaktır.

“Tutuklanmaları ölçülü değil”

  • Başvurucular, gazetenin yayın politikasının ve gazetede yayınlanan haber, yazı ve manşetlerin suç teşkil ettiği gerekçesiyle tutuklanmışlardır. Haklarında uygulanan tutuklama tedbirinin hukukilik şartını sağlamadığı tespiti ışığında, tutuklama gibi ağır bir tedbirin ifade ve basın hürriyetleri bakımından demokratik toplumda gerekli ve ölçülü bir müdahale olarak kabul edilmesi mümkün değildir.

Erdem Gül ve Can Dündar kararı

  • Tutuklanan kişiye isnat edilen eylemlerin ifade, basın ve sendika özgürlükleri ile siyasi faaliyette bulunma hakkı gibi demokratik toplum düzeni bakımından vazgeçilmez temel hak ve özgürlükler kapsamında olduğu hususunda ciddi iddiaların bulunduğu veya bu durumun somut olayın koşullarından anlaşılabildiği hâllerde tutuklamaya karar veren yargı mercilerinin kuvvetli suç şüphesini belirlerken daha özenli davranmaları gerekir (Bu yöndeki bir ihlal kararı için bkz. Erdem Gül ve Can Dündar).

Ahmet Şık başvurusu

Ahmet Şık’ın başvurusu ise 14 üye tarafından reddedildi. Yalnızca bir üye karşı oy kullandı. Aşağıdaki gerekçelerden ilki suçlama konusu yapılan Mehmet Selim Kiraz’ı rehin alan DHKP-C eylemcileriyle yaptığı röportajı, diğeri de Cemil Bayık röportajı ile ilgili.

  • Somut olay haberleştirilirken neredeyse tüm basın-yayın organları teröristlerin amaçları ve eylemi neden yaptıkları konusunda kamuoyunu bilgilendirmiştir. Bu da gazetecilik faaliyeti bağlamında gayet doğaldır. Aksi bir görüşün benimsenmesi, terör eylemlerinin haberleştirilmesinin potansiyel olarak terör örgütü propagandası olarak değerlendirilmesi sonucuna yol açabilecektir. Böyle bir sonuç da, demokratik bir toplumda terör olaylarıyla ilgili sağlıklı bir tartışma ortamının oluşmasına ve bilgi akışına engel olacaktır.
  • Bir gazetecinin terör örgütü lideriyle yaptığı röportajda hangi kelimeleri ve kavramları kullanacağı kendisinin ve ilgili yayın organının editoryal tercihleriyle ilgilidir. Kötü tercihler terör propagandası suçu olarak değil sorunlu gazetecilik olarak görülmelidir.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.