Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Hiçbir şey eskisi gibi değil: Dünyanın çehresini değiştiren 11 Eylül saldırılarının üzerinden 18 yıl geçti

11 Eylül 2001’de, ABD’nin New York kentinde yapılan dört saldırı sonucunda 3 bin kişi hayatını kaybetti. En çok can kaybının yaşandığı saldırı Manhattan’daki Dünya Ticaret Merkezi’nin kulelerine yolcu uçaklarıyla düzenlenen saldırı sonucunda meydana geldi. Bu eşzamanlı saldırılar dünyada birçok savaşın fitilini ateşledi. Afganistan’da başlayan işgaller, Suriye iç savaşına kadar giden ve El Kaide’nin ardından IŞİD’i doğuran iklimin ortaya çıkmasına yol açtı.

Dünya Ticaret Merkezi’ne saldırı anı, 11 Eylül 2001

Yakın siyasi tarihi en çok etkileyen olaylardan biriydi. New York’taki Dünya Ticaret Merkezi’nin İkiz Kuleleri’ne çarpan iki yolcu uçağının görüntüsü hafızalardan hiç silinmedi. Binlerce insanın hayatını kaybettiği saldırıların ardından hem dünya hem de Ortadoğu’nun siyasi gidişatı değişti; Irak, Afganistan, Suriye ve tüm Ortadoğu istikrarsızlıklar ile çalkalandı. Çeşitli aşırılıkçı gruplar bu istikrarsızlıktan beslendi. Sadece dünyanın doğusu değil, Batı dünyası da 2001 yılındaki bu saldırıların yarattığı yeni siyasi dönemin olumsuzluklarını yaşadı. Kısacası 11 Eylül saldırıları ve sonrasında Amerika Birleşik Devletleri’ni (ABD) uzun yıllar boyunca yöneten “Yeni Muhafazakârlar”ın yarattığı siyasi bakış nedeniyle bütün dünya bambaşka bir döneme girdi. İşgal, operasyonlar, bombalamalar, çatışmalar ve tedhiş olayları tüm dünyayı kasıp kavurdu.

Aradan tam 18 yıl geçti. Dünyanın hafızasına İkiz Kuleler‘e çarpan uçakların görüntüsüyle kazınan 11 Eylül saldırılarının etkisi ne oldu? Medyascope, 21. yüzyıl başında dünyayı sonu gelmeyen çatışmalara sürükleyen 11 Eylül saldırılarını ve sonrasını ele aldı.  

Terörizme karşı savaş mı, Ortadoğu’ya müdahale için araç mı?

Dönemin ABD Başkanı George W. Bush saldırıların ardından “terörizme karşı savaş” başlattığını açıkladı. 11 Eylül saldırılarını üstlenen El Kaide’nin lideri Usame bin Ladin’in 2011’deki ölümü de sorunun çözümüne çare olmadı, tersine yeni aşırılıkçı grupların ortaya çıkmasına vesile oldu.

Özyeğin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Evren Balta“11 Eylül saldırıları ABD’nin Ortadoğu’ya müdahalesinin en önemli gerekçesi olarak kullanıldı. Önce Afganistan’a sonra Irak’a Amerika’nın yaptığı müdahalenin temel meşruiyet araçlarından birisiydi” diyor. Balta, askeri operasyonların sebebini ise “ABD, dünyada küresel olarak terörün kökünü kazımak; bu tarz sistem dışı devletlerle ancak doğrudan müdahale yoluyla baş edebileceğini söylüyordu” diyerek açıklıyorKimlik ayrımının neden olacağı sorunlara da değinen Balta, “ABD’nin mezhep üzerinden bu savaşa müdahil olması, mezhep kimliklerini araçsallaştırması, Şiiler ve Sünniler arasındaki bölgesel güç çatışmasını artırdı. Irak’ta ABD’nin Şii yanlısı bir iktidar değişimini destekliyor olması Sünni ezilmişliği söylemini güçlendirerek IŞİD gibi örgütlerin ortaya çıkmasına bir zemin sağladı. Dolayısıyla ABD, 11 Eylül saldırılarının ardından küresel terörü bitirme hedefini gerçekleştiremedi, yok etmek istediğini yaratmış oldu” değerlendirmesinde bulundu.

Kadir Has Üniversitesi’nden Prof. Dr. Serhat Güvenç ise, Medyascope’ta katıldığı programda, 11 Eylül saldırılarıyla ilgili olarak, “Saldırılar ABD’yi bambaşka bir yöne savurdu. Ne entelektüeller ne de kamuoyu olarak buna hazırlıklı değildi. ABD, takip eden 18 yıl boyunca da coğrafi ve zaman olarak sınırları konmamış bir terörle savaşı yürüttü” dedi.

Afganistan: 40 yıldan uzun süren bir savaş

27 Nisan 1978‘de Kabil‘deki bir darbe, beş yıl önce Afgan monarşisini deviren Muhammed Davud Han hükümetini sonlandırdı. Bu darbe, ülkeyi 40 yıl süren savaş sarmalına sürükledi.

1979’da Rusya’nın Afganistan’ı işgali sırasında dünyaya kendini tanıtan Afgan komutan Ahmed Şah Mesud, 9 Eylül 2001’de kendisiyle röportaj yapmak isteyen Fas asıllı Belçika vatandaşı, El Kaide bağlantılı iki kişinin intihar saldırısı sonucu hayatını kaybetti. İki gün sonra 11 Eylül saldırılarının gerçekleşmesi, olaylar arasındaki bağ olup olmadığı şüphesini kuvvetlendiriyor.

11 Eylül 2001’deki terörist saldırılar El Kaide grubuna atfedildi. ABD 1996’dan beri iktidarda olan Taliban hükümetine bir ültimatom verdi ve Usame bin Ladin de dahil olmak üzere El Kaide’nin ana liderlerini ağırlamakla suçladı.

ABD, meşru bir savunma durumunda olduğunu ve Taliban’ın saldırıların sorumlularını teslim etmeyi reddetmesini ileri sürerek 7 Ekim 2001’de askerî harekât başlattı. NATO, 11 Ağustos 2003 tarihinde Afganistan’daki Uluslararası Güvenlik Yardım Gücü’nün (ISAF) liderliğini üstlendi. Birleşmiş Milletler (BM) yetkisi altında kurulan ISAF’ın öncelikli hedefi, Afgan hükümetine ülke genelinde güvenliği etkin bir şekilde sağlamada yardımcı olmak ve bunu sağlamak için yeni güvenlik güçleri oluşturmaktı.

ISAF tarihteki en büyük koalisyonlardan biri oldu. NATO’nun 51 üye ülkesinden ve ortaklarından 130 binden fazla asker görev aldı. 28 Aralık 2014‘te NATO’nun ISAF savaş gücü 13 yıl süren askeri müdahalenin ardından Afganistan’dan çekildi. Taliban bugün, ülkenin yüzde 50’sinden fazlasını kontrol ediyor, IŞİD ülkede aktif olmaya devam ediyor ve başkent Kabil’in kalbinde ölümcül saldırılar gerçekleştiriyor.

18 yıldan beri Afganistan ile başlayıp Suriye’ye kadar uzanan bölgede yüzbinlerce insan hayatını kaybetti. Ortadoğu’daki çatışmalar ise hâlâ devam ediyor.

11 Eylül 2001 saldırılarından bir ay sonra, Afganistan’ın başkenti Kabil’de bir aile koalisyon bombardımanıyla yıkılmış evlerinin önünde.

Afganistan’dan başlayıp Irak ve Suriye’ye sıçrayan çatışma ortamı

20 Mart 2003’te ABD, Irak’ta nükleer silah sahibi olduğunu iddia ederek Saddam Hüseyin’e karşı savaş açtı. ABD, 9 Nisan’da Bağdat’ı ele geçirdi. Irak’a müdahale ülkenin etnik ve mezhepsel yapısından dolayı günümüze kadar süren çatışmaları tetikledi.

Irak’a komşu ülke Suriye’de ise halk özgürlük talebiyle 2011’de Beşar Esada karşı protestolara başladı. Suriye merkezi yönetiminin gösterilere askeri müdahalede bulunması sonucu protestolar, kısa sürede silahlı iç çatışmaya dönüştü. Küresel ve bölgesel güçler de iç savaşa dahil oldu.

Bölgenin istikrarsız ortamı birçok terörist grubun doğmasına neden oldu. Afganistan’ın güvensiz ortamında gelişen El Kaide, diğer ülkelerdeki otorite yoksunluğunu değerlendirerek bu bölgelere yerleşti. 29 Haziran 2014’te Irak’ın ikinci büyük şehri Musul’u işgal eden Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) halifelik ilan etti. Irak ve Suriye’nin önemli bir kısmını etkisi altına aldı.

Suriye ve Afganistan’daki çatışma ortamı ne zaman bitecek? 11 Eylül saldırıları ve sonrasında dünya siyasetinin içine düştüğü kısır döngü nasıl sona erecek? Bu soruların yanıtını vermek için henüz erken. Zira vekalet savaşlarına sahne olan Suriye’de iç savaşın yol açtığı siyasi açmazlar ve IŞİD, El Kaide gibi köktenci örgütlerin yol açtığı şiddet ortamı, başta ABD ve Rusya olmak üzere uluslararası güçlerin siyasi ve askeri manevraları, başta mülteci sorunu olmak üzere Türkiye’yi de derinden etkileyen karışıklığın geçmişi bir anlamda 11 Eylül’e kadar uzanıyor.   

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.