Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ekonomi Tıkırında (46): Kanal İstanbul’u tartışırken

Yayına hazırlayan: Gamze Elvan

İyi günler, iyi haftalar. 

Ekonomi Tıkırında’nın 46. programında karşınızdayız. Bakalım, ekonomi tıkırında mı? Bu hafta alıştığınız saatte yayınlamıyoruz programı, 17.30’dan 15.30’a aldık çünkü 17.30’da Amerika Birleşik Devletleri’nden bağlanacak Ruşen Çakır’ın yayın var. O nedenle bu hafta böyle küçük bir değişiklik yaptık.

Asıl konumuza girmeden önce bir fikri takip yapalım: Geçen hafta, Ziraat Bankası’nın Simit Sarayı’nı kurtarmak istediğini konuşmuştuk. Bu konuda kamuoyu öyle yoğun bir tepki verdi ve o tepki öylesine etkili oldu ki AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dahi bu kurtarma operasyonunu tasvip etmesinin mümkün olmadığını söyledi. Erdoğan, İsviçre’de Küresel Mülteci Forumu’na katılıyordu, orada gazetecilerin sorularını yanıtlarken bu konu da gündeme geldi. Orada “Evet, bunu tasvip etmem mümkün değil” dedi. Erdoğan, konu ile ilgili olarak Ziraat Bankası Genel Müdürü’nü aramış, genel müdür, “Bir ara konuşulmuştu ama yok öyle bir şey” demiş. Sonuç: Kamu bankası Ziraat, sarayın simidini şimdilik kurtarmaktan vazgeçmiş gibi görünüyor. 

Ekranda gördüğünüz Türkiye haritası. Burası bizim ülkemiz. Burası bizim evimiz. Bu ülke 783.562 kilometrekare. 81 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yaşıyor bu ülkede. Beş-beşbuçuk milyon civarında da misafirimiz var. Bakın, bu kocaman ülkenin, haritaya baktığınızda sol üst köşesinde, Marmara Denizi’nin hemen üzerinde İstanbul’u görüyorsunuz. Haritadaki 81 vilayetten biri İstanbul. Nüfusumuz 81 milyon, İstanbul’un nüfusu 16 milyon. İstanbul’un yüzölçümü ise 5.461 kilometrekare. Küçük bir şehir İstanbul diğer şehirler arasında. Mesela Konya’nın yüzölçümü 38.873 kilometrekare. İstanbul’un bir boğazı var malum, İstanbul Boğazı. Karadeniz’le Marmara Denizi’ni birleştiriyor, doğal bir su yolu bu. İktidar şimdi bu doğal su yolunun, İstanbul Boğazı’nın, haritaya göre -karşıdan baktığımızı düşünelim- batısına, insan eliyle bir yenisini yapacağını söylüyor. Bunun adını “Kanal İstanbul” koydular. İnatla bunu gündeme getiriyorlar, inatla bunu tartışıyorlar, inatla bunu tartıştırıyorlar. 

İsteyerek ya da istemeyerek de olsa, biz Kanal İstanbul’u tartışırken bakın neler oluyor? Hükümetin başı yine yapamayacağı bir şeyi söylediği için döviz kuru fırlıyor. Dolar 5 lira 90 kuruşun, avro 6,5 liranın üstüne çıkıyor.

Biz Kanal İstanbul’u tartışırken, hükümetin Hazine ve Maliye Bakanlığı, 2019 yılı için yeniden değerleme oranını yüzde 22,58 olarak belirleyip ilan ediyor. Öyle olunca, mesela altı aylık pasaport harcı 170,40 TL’den 208,80 TL’ye çıkıyor. Bir yıllık pasaport harcı 248,40 TL’den 304,50 TL’ye, 10 yıllık pasaport harcı 812 TL’den 995 TL’ye çıkıyor.

Fırlayan kur, yükselen pasaport harcı bir de şu anlam geliyor: Bu ikisiyle birlikte biz evimize hapsoluyoruz, evimizden dışarı çıkamıyoruz. Evimizden dışarı çıkmak,  ister turizm, ister eğitim maksadıyla bu sınırların dışına çıkmak, bizim için daha da zorlaşıyor. Yeniden değerleme oranı artışı ile tapu harcı da 288 TL’den 353 TL’ye çıkıyor, ehliyet almak isterseniz onun bedeli 613 TL’den 751 TL’ye çıkıyor.  Bütün bunlar biz Kanal İstanbul’u tartışırken oluyor.

Biz Kanal İstanbul’u tartışırken, Türkiye Bankalar Birliği, “Finansal Yeniden Yapılandırma Büyük Ölçekli Uygulaması” kapsamında ekim-kasım döneminde özel sektörün toplam 5,1 milyar TL’lik borcunun yeniden yapılandırıldığını duyuruyor. “Bu paranın 4,9 milyar lirası enerji sektöründe yapılandırıldı, 137 milyon lirası turizm sektöründe” diyor. Kaç tane şirkettir diye insan düşünüyor, ayrıntıya bakıyor, sadece dört firmaya ait 5,1 milyar TL borç.  4,9 milyar TL’lik enerji sektörü borcu da yine sadece bir firmanın borcu. 137 milyon TL’lik turizm firması borcu üç firmaya ait ve bu firmaların hepsi de Marmara bölgesinde faaliyet gösteriyor. Bu koskocaman ülkenin 81 milyon nüfuslu bu koskocaman ülkenin sadece Marmara bölgesinde faaliyet gösteren dört tane şirketin 5,1 milyar TL’lik borcu yapılandırılıyor. 

Biz Kanal İstanbul’u tartışırken devletin Türkiye İstatistik Kurumu da (TÜİK) bizim fotoğrafımızı çekiyor. Fotoğrafta ne görüyoruz? Güvensizlik içinde olduğumuzu görüyoruz, güvenmiyoruz. Neye güvenmiyoruz? 

-Önümüzdeki 12 ayda hanemizin maddi durumunun iyileşeceğine güvenmiyoruz!

-Önümüzdeki 12 ayda genel ekonomik durumun düzeleceğine güvenmiyoruz!

-Önümüzdeki 12 ayda işsiz sayısının azalacağına güvenmiyoruz!

-Önümüzdeki 12 ayda tasarruf etme ihtimalimizin yükseleceğine güvenmiyoruz!

Biz Kanal İstanbul’u tartışırken hayat giderek pahalanmaya devam ediyor. 

Biz Kanal İstanbul’u tartışırken işsiz sayısı her geçen gün artmaya devam ediyor, çarşı pazar zamlanmaya devam ediyor. 

Şimdi diyorlar ki, “Kanal İstanbul yapılırsa şu kadar iş imkanı, şu kadar para, şu kadar ekonomik büyüme, şu kadar şu, bu kadar bu”. Ama kime? Bakın, memlekette 4,5 milyondan fazla işsiz var, TÜİK verisine göre önümüzdeki 12 ayda işsiz sayısının azalacığına güvenmiyoruz. Hükümet sözcüleri dahi eğer Kanal İstanbul yapılırsa 1,5 milyon kişiye iş imkanı sağlayabileceğini söylüyorlar ama bizim 4,5 milyondan fazla işsizimiz var. Üç ay geriden geliyor bu işsizlik verileri. Önümüzdeki ay, sonraki ay ve sonraki ay işsiz sayısının daha da artacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok. 

Ne dedik? 

Bu ekranın solunda gördüğünüz harita, Türkiye haritası. 

Burası bizim ülkemiz. 

Burası bizim evimiz. 

Ama ne oluyorsa oluyor, her şey o İstanbul’da oluyor? Kanal da İstanbul’da açılıyor, borç da orada yapılandırılıyor, borç da orada yapılıyor, iş de orada kuruluyor, iş de orada batıyor. Halbuki bu ülke 81 vilayetten oluşuyor ama nedense her şey sadece o bir vilayette dönüyor. Ülke İstanbul’dan ibaret değil ama biz Kanal İstanbul’u tartışırken atı alan Üsküdar’a geçiyor! 

İyi günler. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.