Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

15 Temmuz gazisi Servet Acun: “İnsanlar bana ‘geçmiş olsun’ demiyor, ‘kaç para aldın’ diye soruyor”

Haber: Cansu Şimşek / Kurgu: Özgün Özgül

İstanbul Saraçhane’de sıradan bir gün… Mevsim ve saati önemsemeden Edirnekapı yönünden akan trafik ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) önünde yağmura aldırış etmeden devam eden protestolar, soğuğa rağmen koşuşturan insanlar… Tüm bu karmaşanın arasında Servet Acun’u fark etmekse güç değil; kalabalıktan kaçınan tedirgin bir tavır ve etrafı hangi duyguyu yaşadığını tercüme etmesi zor bakışlarıyla süzen, genç bir adam.

Servet Acun bir 15 Temmuz gazisi ve emekli polis memuru. 32 yaşında, yakın zamanda baba olacak. Ancak hayatı 15 Temmuz 2016 gecesinden beri pek de yazıldığı gibi okunmuyor. 15 Temmuz darbe girişimini evindeyken öğrenip motosikletine atlayarak yola çıktığında Saraçhane’deki İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ilk ulaşanlardan. Darbe girişimiyle özdeşleşmiş fotoğraflarda Acun’u çatışırken görmek mümkün. O geceyi kırık kaburgaları ve baygınlıkla atlatan Acun hâlâ uyuyamıyor, kalabalığa giremiyor ve psikolojik destek alıyor.

15 Temmuz Gazisi Servet Acun

Servet Acun’la Saraçhane’de buluşmamızın amacı o geceki travmasını tazelemek değil. Acun’un yaşadığı “ikinci travma”yı kendisinden dinlemek. Servet Acun, “15 Temmuz sonrası toplanan bağışlara ve bize söz verilen gazilik maaşına ne oldu?” diyerek sesini çıkaran birkaç isimden biri. Fakat mücadelesinin odağı para değil. 15 Temmuz sonrası gazilere verilen sözlerin tutulmaması, 15 Temmuz gazilerinin miting meydanlarında kullanılması, 15 Temmuz gazilerinin parayla özdeşleştirilmesi ve Kore, Kıbrıs veya Güneydoğu gazilerinin yanında siyasilerin rant uğruna onlara -kendi tabiriyle- “süper gazi” muamelesi yapılması.

Acun, kısacası, birilerinin onları çıkar için kullanılıp, sonra bir kenara atmış olmasını hazmedemiyor.

Servet Acun 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sırasında İstanbul’da darbeci askerlerle çatışırken yaralandı.

Röportajı yapmak üzere gideceğimiz kafeye varmadan önce sık sık duruyor Acun. Kimi zaman, nokta nokta nerelerde neler olduğunu bir filmi anlatır gibi heyecanla anlatıyor, kimi zamansa sadece dua edip devam ediyor. Ama kesin olan şu ki, kayıtsızca, cadde boyu, hızlı hızlı yürümesi imkansız.

Bir polis olmasına rağmen mermilerin vızıltısını anlatıyor, silahsız bir vatandaşın travmasının ne denli büyük olabileceğine empati yaparak daha çok üzülüyor. Esenler’de tankın bir kadını ezişini, kadını kurtaramayışını, yanı başında hayatını kaybedenleri anlatıyor.

“Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin gazisiyim”

Acun “ikinci travma”sını ise “Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin 15 Temmuz gazisiyim. O gece sokağa çıkan hiç kimse AK Parti’nin militanı değildi” diyerek özetliyor. Kendisinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı koşulsuz desteklediğini ve her zaman arkasında olduğunu ancak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu grup toplantılarında “15 Temmuz şehit aileleri ve gazileri için toplanan paralar nereye gitti?” sorusunu tekrar etmeseydi ne kamuoyu oluşacağına ne de bir vakıf kurulacağına inandığından bahsediyor.

Servet Acun, 15 Temmuz Gazileri’ne verilen sözlerin tutulmasını istiyor.

Bakanlardan, dernek başkanlarından ve bürokratlardan gazilere birçok söz verilmiş. Birçok 15 Temmuz gazisi “ha ödendi ha ödenecek” denen maaşa ve bağışlara güvenerek borçlanmış, tabiri caizse hayatı ikinci kez kararmış. “İnsanlar bana geçmiş olsun diyeceklerine, ‘Sen ne kadar aldın’ demeye başladı” derken Acun, trajik bir şekilde gülümsüyor.

300 milyon liranın üstünde olduğu daha önce açıklanan bağışlardan ise çoktan umudunu kesmiş. Sadece maaşını istiyor. Ancak manevi yükün paradan üstün olduğunun altını çiziyor. Çünkü kullanıldıklarını hissediyor. Sadece siyasi arenada seçim malzemesi ya da rant kavgasının parçası olarak değil, Güneydoğu, Kıbrıs ve Kore gazilerinin 15 Temmuz gazilerinden neredeyse nefret ettiğini anlatıyor. Öyle ki, “Keşke bir Güneydoğu gazisi beni gördüğü zaman ‘Allah senden razı olsun’ deseydi, ‘Sizi bizden üstün tuttular’ demeseydi” derken gözlerindeki hüznü görmek mümkün.

“Sözünüzün arkasında durun”

15 Temmuz şehit yakınları ve gazileri daha önce 23-24 Ocak’ta bir eylem düzenleyeceklerini açıklamış ancak daha sonra vazgeçmişlerdi. Bunun nedenini kendisine soruyorum. Bana hiçbir gazinin devletle ve polisle karşı karşıya gelmek istemeyeceğini anlatıyor. “Zaten gazilerin yüzde 50’si eyleme ikna olmuştu. Çok haksızlık yapıldı” derken resmi makamların ödeme için mart ayını işaret ettiklerini söylüyor. Yapılan telefon konuşmalarından ne kadar ikna olduğunu söylemekse güç.

Servet Acun, 251 şehidin verildiği 15 Temmuz gecesi gazi olan 2 bin 190 kişiden biri. Artık hayatının “normal”e dönmesini istediğini her fırsatta yineliyor. “Bir söz verdiyseniz sözünüzün arkasında durun. Duramayacaksanız, içtenlikle, sözünüzü yerine getirmeyeceğinizi açıklayın” derken bu kördüğümün bir an önce çözülmesini istiyor.

Dernek iki yıl önce kuruldu, hâlâ ödeme yok

15 Temmuz darbe girişiminin ardından toplanan bağışların sahiplerine ulaştırılabilmesi için Aralık 2017’de “Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı” kurulmuştu. Ancak derneğin kuruluşundan sonra geçen iki yıl boyunca toplanan 338 milyon TL’lik bağış şehit yakınları ve gazilere ulaşmadı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “15 Temmuz şehit aileleri ve gazileri için toplanan paralar nereye gitti?” sorusu hem grup toplantılarında hem de 2019 yılı sonundaki bütçe görüşmeleri sırasında TBMM Genel Kurulu’nda yeniden gündeme gelmişti.

Kılıçdaroğlu’nun çağrısıyla CHP’li bir grup milletvekili paranın toplandığı vakfı bulmaya çalışmıştı. Ancak verilen adreste vakıf bulunamamış ve vakfa ait olduğu söylenen telefonlara da ulaşılamamıştı.

Vakfın mütevelli heyeti ise kuruluşundan iki yıl sonra, Aralık 2019’da belirlendi. Yedi kişilik heyette şehit yakınları ve gazilerin yanı sıra, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İsrafil Kışla, ATV Genel Müdürü Metin Ergen ve Kanal D Genel Müdürü Murat Saygı yer aldı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay yine Aralık 2019’da yaptığı açıklamada, toplanan paranın Hazine kurumlar hesabına aktarıldığını ve sözkonusu paraların nasıl değerlendirileceğine kurulan vakfın karar vereceğini söylemişti.

Aileler sokağa çıkmaktan vazgeçti

15 Temmuz gazileri ve yakınları ise 23 Ocak’ta vakfın önünde, 24 Ocak’ta ise bakanlığın önünde seslerini duyurmaya karar vermişti. Eylem hazırlığındaki Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı geçtiğimiz günlerde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ile görüşmüş ve eylemi erteleme kararı almıştı.

Kahramankazan 15 Temmuz Gazileri Derneği Genel Başkan Yardımcısı ve 15 Temmuz Şehit Aileleri ve Gaziler Platformu Başkanı Emre Baloğlu, görüşmeyi Medyascope’a şöyle anlatmıştı: “Bakanlıktan iki talebimiz oldu. Birincisi Türkiye Şehit Aileleri ve Gaziler Dayanışma Vakfı’nın Mehmetçik Vakfı gibi çalışmasını, 338 milyon TL bağışın dağıtımını yapmasını istedik. İkinci olarak ise 15 Temmuz gazilerine maaş bağlanmasını talep ettik. Olumlu karşıladılar. Cumhurbaşkanına arz edeceklerini söylediler.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise konuya dair 25 Ocak 2020’de “15 Temmuz darbe girişiminin ardından kuruluşuna karar verdiğimiz Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı’nın yönetimi de oluşturuldu. Şehit yakınları ile gazilerimizin, aileleri için kullanacakları kaynak da vakfımızın hesabına aktarıldı. İnşallah bundan sonra şehit yakınlarımız ve gazilerimizle, ailelerine verilecek hizmetler bu vakıf üzerinden yürütülecek” demişti.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.