Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’nın yasaklanmasının 120. haftasında, koronavirüs salgını nedeniyle sosyal medya hesabından açıklama yaptı. 819. haftanın açıklamasının moderatörlüğünü İnsan Hakları Derneği (İHD) Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon Üyesi Sebla Arıcan üstlendi. Açıklamayı, Cumartesi İnsanları’ndan Öykü Dilara Keskin okudu. Açıklamada, 29 yıl önce Şırnak’ta gözaltına alınan ve ertesi gün cansız bedenleri bulunan İbrahim Demir (39) ve Agit Akipa (42) için adalet istendi.
Bu haftaki açıklamada sadece ailelerin konuşacağını, ailelerin avukatı Tahir Elçi’nin beş yıl önce müvekkilleri gibi infaz edildiğini dile getiren Arıcan, “Kanlı tarih müvekkilden vekile devir oldu. Tahir Elçi’yi saygıyla anlıyoruz” dedi.
Gözaltına alındıktan sonra katledilen ve failleri bulunamayan İbrahim Demir’in oğlu Metin Demir, “Babam ve amcam yolları kesilerek JİTEM tarafından gözaltına alındı. Biz aile olarak ertesi gün eski bir mağarada cansız bedenlerine ulaştık. Babam İbrahim’i işkenceyle katletmişlerdi. Amcamı silahla vurarak katletmişlerdi. Biz o günden bu yana hukuk arayışındayız. Faillerin peşini bırakmayacağız. Babam ve amcam sivil insanlardı. Babamın sekiz çocuğu vardı, amcamın 12 çocuğu vardı. Babam katledildiğinde ben 16 yaşındaydım” diye konuştu.
Agit Akipa’nın kızı Suzan Akipa şu cümlelerle kamuoyuna seslendi: “Ben hayatım boyunca babamı hiç görmedim. Çünkü babam Agit Akipa ve amcam İbrahim Demir katledildiğinde ben henüz yeni doğmuştum. Dolayısıyla babayla birlikte bir yaşam nasıl olur sorusunun yanıtını hiç veremiyoruz. Babasız bir yaşam nasıl olur sorusunun cevabını bütün hücrelerimizde yaşıyoruz.”
Agit Akipa’nın oğlu Fehmi Akipa da “Babam Agit Akipa, 1991 yılında Aralık ayının 12’sinde İdil’den Çukurlu Köyü’ne dönerken askerler, korucular ve işbirlikçiler tarafından pusuya düşürülerek katledilmiştir. Faili meçhul cinayete kurban edilmiştir. Aslında faillerimiz, katillerimiz bellidir. Yılmadan, usanmadan, kanımızın son damlasına kadar da olsa davamızın takipçisiyiz” dedi.
Cumartesi İnsanı Öykü Dilara Keskin‘in okuduğu açıklamada, “Bir insan gözaltına alındıktan sonra bunun inkâr edilmesi, o kişinin hiçbir yasal koruma olmaksızın, savunmasız bir halde failin eline bırakılması demektir. Bu acımasız ve insanlık dışı uygulama, aynı zamanda hukukun da inkârıdır ve insanlığa karşı suçtur. Devlet yetkilileri bu suçun faillerini ve suça iştirak edenleri soruşturmak, dava etmek ve cezalandırmakla mükelleftir” denildi.
Hukukun aşınması sonucunda, hukuk ve adalet sisteminin çökmesinin kayıp yakınlarının adalete ulaşmasını imkânsızlaştırdığını dile getiren Keskin, yetkililere şöyle seslendi:
“Artık, adaletin yerini bulmadığı, bizzat onu yerine getirmekle yükümlü olan devlet yetkilileri tarafından da dile getiriliyor. Demir ve Akipa’nın kaybedilişlerinin 29. yılında bir kez daha iktidarı ve adli makamları göreve çağırıyoruz: Etkin soruşturma ve kovuşturma yürütmesini sağlama görevinizi yerine getirin. Demir ve Akipa’yı gözaltına alanlar, işkence ile sorgulayıp öldürenler ve sonrasında bu fiilleri inkâr edenler üzerindeki cezasızlığa son verin, onların adil bir biçimde cezalandırılmalarını sağlayın.”