Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Galatasaray Üniversitesi öğretim üyeleri, Fransa vatandaşı öğretim üyelerine getirilen Türkçe dil şartından vazgeçilmesini istedi: “Hiçbir akademik kurum politik gerilimlere alet edilmemeli, aksine barış aracı olarak görülmelidir”

Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Türkiye’deki Fransız uyruklu öğretim üyelerine, üniversitelerde eğitim verebilmeleri için seviyesinde Türkçe bilme şartı getirdi. Galatasaray Üniversitesi öğretim üyeleri bugün “Galatasaray Üniversitesi’ndeki Fransız akademisyenlere yönelik dil sınavı dayatmasından vazgeçilmelidir” çağrısında bulundu.

Fransa vatandaşı öğretim üyelerine getirilen Türkçe bilme şartının temel bir hak olan öğrenim hakkını tehdit ettiği vurgulanan açıklamada, “Hiçbir akademik ve kültürel kurum politik gerilimlere alet edilmemeli, aksine bu kurumlar, her zaman ulaşmayı arzuladığımız barış ve dostluğun araçları olarak görülmelidir” denildi.

Galatasaray Üniversitesi (GSÜ) öğretim üyelerinin, kampüste yaptığı açıklamada, öğrencilerin çokkültürlü ve çift dilli eğitime erişim hakkının ellerinden alındığı belirtildi:

“Bizler, çeyrek asırdır dayanışma içinde omuz omuza çalışan Türkiye ve Fransa vatandaşı öğretim elemanları olarak, 1992’de iki hükümet tarafından imzalanan çift taraflı bir anlaşma ile belgelenmiş Fransa-Türkiye dostluğunun sembolü olan Galatasaray Üniversitesi’nin birer parçasıyız. Üniversitenin kuruluşundan bu yana, öğrencilerimize çokkültürlü ve çift dilli bir eğitim vermeyi sürdürmekteyiz. Ancak öğrencilerimizin bu eğitime erişim hakkı, uygulamaya konan son kararlarla ellerinden alınmaktadır.”

“Fransa vatandaşı öğretim elemanlarının çoğunun oturma izinleri 15 Eylül 2020’den bu yana yenilenmemiştir”

Türkçe sınavı konusundaki belirsizlikten dolayı, Fransa vatandaşı öğretim üyelerinin oturum izinlerinin yenileyemedikleri, bu yüzden ev tutamadıkları, telefon, internet sözleşmesi yapamadıkları hatta HES kodu zorunluluğu yüzünden toplu taşıma kullanamadıkları vurgulandı:

“Türkiye’de ikamet edebilmek için B2 düzeyinde Türkçe bildiklerini belgelemek zorunda oldukları gayrı resmî bir biçimde bildirilmiştir. Oysa bu koşul, oturma izinlerinin yenilenmesi sırasında kendilerine belirtilmemiştir. Sonuç olarak, Fransa vatandaşıöğretim elemanlarının çoğunun oturma izinleri 15 Eylül 2020’den bu yana yenilenmemiştir.

“Fransa vatandaşı akademisyenlerin kampüste eğitim vermeleri yasaklandı”

Bu durumun, söz konusu akademisyenlerin profesyonel ve gündelik hayatları üzerinde olumsuz etkileri olmuştur. Kampüste eğitim vermeleri yasaklanmış, yasal bir kontratla ev tutabilmeleri, bir telefon operatörü ya da internet sağlayıcısıyla sözleşme yapabilmeleri, yeni sağlık düzenlemeleri kapsamında toplu taşıma kartlarını güncellemeleri ve özellikle de ailelerini ve yakınlarını görmek için bile olsa Türkiye dışına çıkmaları imkânsız hale gelmiştir. Öğretim elemanlarının yaşadığı bu zorluklar, akademik programın işleyişini de doğrudan etkilemiş ve öğrencilerimizin akademik yaşamını sekteye uğratmakla kalmamış, gelecekleri üzerinde de bir belirsizlik yaratmıştır.”

Açıklamanın devamında, Fransa vatandaşı öğretim üyelerine getirilen Türkçe bilme şartının, hangi hukuki gerekçelere dayandırıldığı soruldu:

“Bu kararın hangi yasal belgelere dayandığını merak etmekteyiz”

“Fransa vatandaşı öğretim elemanlarının değerlendirme kriterinin bir anda akademik içerikli olmaktan çıkarılıp dil seviyesinin ölçülmesine indirgenmesini üzüntüyle karşılamakta ve bu kararın hangi yasal belgelere dayandığını merak etmekteyiz. Dile getirildiği şekilde bir mütekabiliyet söz konusuysa eğer, 31 Temmuz 2020’de iki ülkenin hükümetleri tarafından imzalanan EILE anlaşmasının varlığı unutulmuş demektir. Kaldı ki bu anlaşma, Fransa’daki ortaöğretim kurumlarında çalışan yabancı uyruklu öğretmenlerin çalışma koşullarını düzenlemektedir.”

“Eğitimin Fransızca olduğu göz önünde bulundurulduğunda Türkçe bilmek bir zorunluluk arz etmemektedir”

Ayrıca, Galatasaray Üniversitesi’nin öğretim elemanlarının sağlaması beklenen yeni koşullarla ilgili olarak, B2 düzeyinde Türkçe zorunluluğunun yarattığı sorunların altını çizmek isteriz. Zaten çok yüksek olan B2 seviyesi, verilen eğitimin Fransızca olduğu göz önünde bulundurulduğunda bir zorunluluk arz etmemektedir ve bu koşulun, gelecekte Türkiye’de eğitim vermeyi düşünen ya da sınırlı bir süre için Türkiye’ye gelecek olan akademisyenler üzerinde caydırıcı bir etkisi olacağı açıktır. Söz konusu durumun, Türkiye’nin tek frankofon yüksek öğretim kurumu olan üniversitemizde Fransızca öğretim seviyesinin düşmesi ile sonuçlanacağını da belirtmek isteriz.”

GSÜ öğretim üyeleri, açıklamanın sonunda taleplerini şöyle sıraladı:

  • Tüm tarafların lehine bir çıkış yolu bulunması amacıyla, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ile Fransa’nın diplomatik mercileri arasındaki müzakerelerin yeniden başlamasını,
  • İkamet izninin verilmesini belli bir seviyede Türkçe bilme koşuluna bağlayan karardan bir an önce geri dönülmesini,
  • Fransa vatandaşı öğretim elemanlarının Türkiye’deki durumunu yasal hale getiren ve öğrencilere karşı sorumluluklarını yerine getirmelerini mümkün kılan ikamet belgelerinin ivedilikle teslim edilmesini talep etmekteyiz. 

Ne olmuştu?

YÖK’ün Fransa vatandaşı öğretim üyelerine B2 seviyesinde Türkçe bilme şartı getirmesi, Türkçe bilmeyen Fransız uyruklu akademisyenlerin, oturma izninin de bitmesi anlamına geliyor. Bu karar, Fransa’da “İslamcı ayrılıkçılıkla mücadele yasası” kapsamında ilkokul, liselerde ve üniversitelerde Türkçe eğitimi verecek Türk okutmanlara B2 seviyesinde Fransızca bilme şartı getirmesinin üzerine alındı. Ayrıca, Fransa vatandaşı öğretim üyelerinin, GSÜ bünyesinde yapılan Türkçe sınavlarından aldıkları puanlar geçerli sayılmadı, onun yerine Yunus Emre Enstitüsü’nde yapılacak sınavlar geçerli olacak. Sınavın nasıl ve ne zaman yapılacağı ise belirsizliğini koruyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.