Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

CHP’den Marmara Denizi’ndeki deniz salyasına çözüm önerisi – Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç: “Denize atık deşarjından ve Kanal İstanbul projesinden vazgeçilmeli”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Sözcüsü Faik Öztrak, önceki gün (31 Mayıs) partisinin Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Marmara Denizi’ndeki “deniz salyası” olarak da bilinen müsilaja değindi. Öztrak, partinin genel başkan yardımcılarından Ali Öztunç’un bu konuda çözüm önerileri hazırladığını ve Merkez Yönetim Kurulu’na (MYK) bir rapor sunduğunu belirtti. CHP Doğa Hakları ve Çevreden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç’un hazırladığı ve dün kamuoyuyla paylaşılan raporda, deniz salyasına karşı yedi çözüm önerisi bulunuyor.

Marmara Denizi’nde görülen deniz salyasının şubat ayından bu yana etkisini sürdürdüğü, İstanbul başta olmak üzere Yalova, İzmit, Bandırma Körfezi ve Bursa Mudanya sahilinde beyaz bir tabaka halinde görülen deniz salyasının büyük bir kirlilik yarattığının vurgulandığı raporda, kirlilik ve kokunun çevreyi rahatsız ettiği, balıkçıların yaklaşık iki aydır avlanmaya ara vermek zorunda kaldığı belirtildi.

Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi ile birlikte hazırlanan raporda, deniz salyası sorunu, organik yükün artması ve sıcaklığın bu canlıların üremesi için en elverişli seviyeye ulaşması şeklinde iki kök sebebe dayandırıldı. Raporda, iklim değişikliğinin etkisiyle Marmara Denizi’nde yaşanan deniz suyu sıcaklığının da etkilerinin olduğu vurgulandı. Marmara Denizi’ndeki deniz salyası sorununun temel nedenleri arasında, kentlerdeki endüstriyel kirlilikler, derin deniz deşarjı, termik santral projelerinden kaynaklı kirlilikler, kentsel atıkların denize bırakılmasından kaynaklı kirlilikler gerekçe gösterilirken kıyı kent ve yerleşim alanlarındaki deniz dolgularının kıyı ekosisteminde yarattığı ekolojik etkilere dikkat çekildi.

“Kanal İstanbul projesi denizi daha da kirletecek”

Raporda, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi’nin (MAM), Kanal İstanbul projesinin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporuyla ilgili görüş yazısında, kanalın Marmara Denizi ve Karadeniz’de yaratacağı etkilerin bilim insanları tarafından araştırılması gerektiğinin dile getirildiği belirtildi. Raporda ayrıca, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün ÇED raporu ekindeki “Söz konusu projenin özellikle kanal vasıtasıyla yabancı tür girişlerinin olasılığı nedeniyle, deniz ekosistemlerine olası etkisinin araştırılması, tedbirlerinin belirlenmesi gerekmektedir. Bunun için deniz ekolojisi raporu hazırlanmalıdır” tespitine yer verildi.

Rapora göre TÜBİTAK MAM’ın görüşünde şu tespitler öne çıktı:  

  • Marmara Denizi’ne boşaltılacak malzemenin çamur ve organik karbon değeri çok yüksek. 
  • Reaktif organik madde ve insan kaynaklı organik/metal kirleticilerin denize ve deniz ekosistemine zarar verme riski var. 
  • TÜBİTAK Analiz Raporu’na göre karada bertaraf edilmesi gereken atıklar, ÇED raporunda denize doldurulmak istenmekte.
  • Dip tarama çamurlarının bertaraf işleminin fiziksel, kimyasal ve biyolojik riskleri var.
  • Deniz tabanında beklenenden daha geniş bir alanda ekosistem tahrip olacak.
  • Yüksek miktarlardaki çamur boşaltım faaliyeti nedeniyle oluşacak bulanıklık akıntı ile daha geniş alana yayılacak. Bu konuda hiçbir bilgi ve öneri yok. 
  • Binlerce ton organik madde yükü ile Marmara Denizi’nin oksijen dengesini olumsuz yönde etkileyecek, su dolaşımının zayıf olduğu bölgelerde oksijeni tamamen bitirecek. 
  • Boşaltılacak madde, Marmara Denizi su kolu ve dip canlıları açısından, akut ve kronik etkilere yol açma riski taşıyor. 
  • Küçükçekmece Gölü ve kanal kazıması sırasında kirlenmiş malzemenin akıntı ve rüzgar etkisiyle çözünmüş besin iyonları, metallerin ve organik madde Marmara Denizi kıyısal alanında kirlilik yaratacak.

Raporda, ÇED raporunda yer alan dip tarama faaliyetinin çevresel/ekolojik etkilerinin belirlenmesi konusunun, bilimsel temellere dayandırılmadığı ve uzman deniz bilimcileri tarafından yapılmadığının görüldüğü kaydedildi.

“Kanal İstanbul projesinden vazgeçilmeli”

Ali Öztunç’un CHP MYK’sında sunduğu raporda çözüm önerileri ise şöyle sıralandı:

1) Kümülatif etki değerlendirmesi ve Sağlık Etki Değerlendirmesi yapılarak, Marmara Denizi’ndeki deniz salyası sorununun nedenleri ve Marmara Denizi üzerindeki kirlilik yükü ivedilikle tespit edilmelidir. 

2) Kümülatif etki değerlendirmesi ve Sağlık Etki Değerlendirmesi sonuçlarına göre Marmara Denizi İçin Acil Eylem Planları hazırlanmalıdır. 

3) Marmara Bölgesi’ndeki tüm planlara esas olacak, Marmara Havzası’ndaki kirlilikle mücadeleye yönelen ve kümülatif etki değerlendirmesi ve sağlık etki değerlendirmesi raporlarında yer alan tespit ve önerileri karşılayan, havza ölçekli bir planlama yapılmalıdır. Yürürlükteki alt ve üst ölçekli planlar, bu koşullara göre revize edilmelidir. 

4) Sanayi ve evsel tüm atıklar için derin ya da değil denize her türlü deşarjdan vazgeçilmelidir. Bölgede, deniz deşarjı projeleri, termik santral projeleri, liman, tersane, kimyasal depolama alanları, kıyı dolgu projeleri gibi yeni projelere izin verilmemeli, mevcuttakilere de üretim ve kapasite artış izni verilmemelidir. 

5.) Kanal İstanbul projesinden vazgeçilmelidir. 

6) Dere ıslahlarıyla kaçak deşarjlara son verilmeli, vahşi atık depolamaları, tarım ilaçları nedeniyle yer altı sularının kirletilmesi engellenmelidir. 

7) Tersanelerdeki silikatla kumlama vb. kimyasal kirleticilere izin verilmemelidir. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.