Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Kobani davasında üçüncü duruşma: Adliye koridorlarında HDP karşıtı sloganlar atıldı

Eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında olduğu 108 kişi hakkında açılan Kobani davasının üçüncü duruşmasına bugün Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Duruşma sürerken adliye koridorlarında, yargılanan HDP’liler ve HDP aleyhine sloganlar atıldı. Sanıklardan Günay Kubilay, altı buçuk yıl geçtiği halde Kobani olaylarında kesin olarak kaç kişinin öldürüldüğünü bilmediklerini belirterek, “Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmalarında bu sayı için 53 diyor. Hükümet, Selahattin Demirtaş başvurusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) bu sayıyı 50 olarak bildirmiş. Bu davanın iddianamesi ise 37 diyor. Hangisi doğruyu söylüyor?” diye sordu.  

Kobani davasında üçüncü duruşmanın üçüncü oturumuna dün (15 Haziran) tahliye edilen Berfin Özgü Köse, Cihan Erdal ve Can Memiş İstanbul’dan SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) ile bağlanırken, dün tahliye edilen isimler arasında yer alan eski Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen duruşmada hazır bulundu. Sanıklardan Bircan Yorulmaz savunmasında, sanık sıfatıyla ilk kez bulunduğu davada 38 kez ağırlaştırılmış müebbetle yargılandığını, kendini anlatmayı zul saydığını belirterek, “Tamamen anayasal haklar çerçevesinde yürüttüğüm çalışmaların yargılanmasını bir hakaret olarak değerlendiriyorum. AİHM kararı sonrası söz konusu tweetlerin iddianameden çıkması gerekiyordu ama burada HDP yargılanıyor. Savcılık nasıl göstermek isterse istesin, bazı gerçekler değişmez. HDP’nin Meclis’in üçüncü partisi olduğu gerçeği değişmez” dedi.

Yorulmaz savunmasına şöyle devam etti:

“İddianamede yer almayanlar var. İddianamede IŞİD’in yaptığı katliam, tecavüz için tek olumsuz bir ifade yok. Bu iddianamede IŞİD yok sayılmıştır. Yüzbinlerce insan IŞİD vahşetine dur demek için sokak eylemleri gerçekleştirdi. Avrupa Birliği duyarlılık çağrısında bulundu. Sanki Suriye’de bir insanlık vahşeti yaşanmıyorken, HDP çağrı yapmış, ondan önce insanlar eylem yapmıyormuş algısı oluşturuluyor. Bana gelen e-postada Kobani’de binlerce sivilin katliam tehdidi altında olduğu ve böyle giderse IŞİD’in Türkiye sınırına ulaşacağı yazıyor. Burada suç unsuru nedir? Türkiye, Kobani’nin IŞİD’in eline geçmesini mi istiyor? Savcılık PYD’den geldiği ileri sürülen maili iddianameye koymuş, siz de kabul etmişsiniz. O dönem PYD Eşbaşkanı Salih Müslim Türkiye’ye gelmiş ve hükümetle görüşmüştü. IŞİD tehdidi altında olduğu için taşınan Süleyman Şah Türbesi PYD-YPG tarafından ortak operasyonlarla güvenli bir yere taşındı. Ama şimdi PYD’nin attığı e-posta benimle ilgili suçlama konusu yapılmakta. Asya Abdullah defalarca Türkiye’de programlara katılarak açıklamalar yaparken, bu iddianamede onunla çekilen bir fotoğraf suç sayılıyor. PYD üyelerinin hükümetle görüşmeleri suç olmuyor da HDP kongrelerine katılmaları mı suç oluyor? Bu davada sadece bizler, HDP yargılanmıyoruz, yargılanan Türkiye’nin geleceğidir. Vereceğiniz karar ile Türkiye’de hak, hukuk, demokrasi, adalet olmadığına karar vereceksiniz.”

Avukat Hürrem Sönmez ise davada nihai hedefin maddi gerçeğin ortaya çıkartılması olduğunu ancak iddianamede görünür bir gerçeklik ortaya konulmadığını belirterek, “İki Twitter paylaşımı, bir e-posta, bir de sosyal medya paylaşımı. Bütün bunlar düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmelidir” diye konuştu.  

Adliye içinde HDP aleyhine sloganlar atıldı

Duruşma devam ederken adliye koridorlarında bulunan bir grup, duruşma salonunda duyulacak şekilde HDP aleyhine slogan attı. Yargılanan sanıklar, milletvekilleri ve HDP aleyhinde hakaret ve tehdit içerikli sloganlar atılması üzerine avukatlar, sloganların mahkeme üzerinde baskı yaratabileceği yönünde tepki göstererek dışarıdaki grubun engellenmesini istedi. HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, adliyede bir güvenlik sorunu yaşandığını, mahkeme koridorlarında milletvekillerine saldırıldığını ve kendilerine herhangi bir açıklama yapılmadığını söyleyerek yaşananlara tepki gösterdi. Mahkeme salonunun kapısında gerginlik yaşanırken duruşmaya 13.30’a kadar ara verildi. 

Aradan sonra yeniden yeniden başlayan oturumda konuşan avukat Atilla Bahçıvan, “’Salon dışındaki olay beni ilgilendirmez’ dediniz. Ama adliye salonunun kapısının önünde olanlar da sizi ilgilendiriyor. Mahkeme yine de ‘Benim sorumluluğumda değil’ diyorsa biz suç duyurusunda bulunacağız. Giren çıkanların kaydı yapılmıştır” dedi. Avukatların adliye koridorunda slogan atıp gerginlik çıkaran kişilere yönelik suç duyurusu talebi reddedildi.

Söz alan sanıklardan Zeki Çelik, yargılamada söz konusu olan tweetin bir suç unsuru taşımadığını, dosyada kendisine yöneltilen iki suçlamadan birinin HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) adına atılan bir tweet, diğerinin ise herhangi bir yorum yapmadan paylaştığı bir sosyal medya mesajı olduğunu ve isnat edilen hiçbir suçlamanın yasal dayanağı olmadığını söyledi.

“Sanki HDP illegal bir toplantı organize ediyormuş algısı oluşturuluyor”

Sanıklardan eski HDP Sözcüsü Günay Kubilay ise gözaltına alındıkları andan itibaren “MYK toplantısına katılanlar-katılmayanlar” denilerek psikolojik savaş ile karşı karşıya kaldıklarını belirtti: “Sanki HDP illegal bir toplantı organize ediyormuş algısı oluşturuluyor. HDP MYK yasal ve meşru bir organdır. Ölüm ile yaşam arasındaki ince çizgiye sıkışmış Kobani’nin insanlığa açılan tek kapısı Mürşitpınar’dı. Ne var ki, Türkiye hükümeti Kobani’ye ‘insani yardım koridoru’ açılmasına izin vermiyordu. IŞİD, artık elindeki ağır silahlarla, yalnızca Irak’ta ve Suriye’de değil, Türkiye’yi de içine alacak şekilde bölge ölçeğinde yıkıcı ve öldürücü barbar bir güç olarak öne çıkıyor, IŞİD karşıtı dünyanın öncelikli gündemi haline geliyordu. IŞİD saldırılarından doğrudan etkilenen Türkiye’de AKP hükümeti Suriye iç savaşının doğrudan bir tarafıydı. Esad’ın devrilmesini istiyor, Esad rejiminin yıkılması için ÖSO adı altında savaşan radikal İslamcı grupları destekliyordu.”

Kubilay savunmasının devamında “Kaotik bir ortamda Kobani’den yükselen çığlığı duymak, sadece büyük bir trajediyle yüz yüze kalmış Kobanili Kürtler’e elini uzatmak, yüreğini açmak değil, IŞİD karşısında ‘Ya insanlık, ya barbarlık’ ikilemi arasına sıkışmış herkesin insanlığı seçmesidir” dedi. “HDP sadece Kobani’de yaşanacak bir vahşetin önlenmesini değil, aynı zamanda çözüm sürecinin de kesintiye uğramadan sürdürülmesini istiyordu. Bu duyarlılık, çağrı sonrasında da gösterilmeye çalışılmış, dengeli bir politika izlenmiştir” diyen Kubilay, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Sosyopsikolojik bir teste tabi tutalım. İnsanları sokağa HDP’nin çağrısı mı dökmüştür, Erdoğan’ın ‘Kobani düştü düşecek’ sözü mü? ‘HDP çağrısı’ sonucu çıkarsa ben alacağım cezaya razıyım. Çağrıda bırakınız şiddeti, şiddetin iması dahi yokken, barışçıl eylemlere ve demokratik protestolara şiddet bulaşmış olmasının sorumlusu sokağa çıkan insanların güvenliğini sağlamayan siyasi iktidardır. HDP iktidar değil ki sorumlu tutuyorsunuz. Biz MYK olarak Kobani’ye insani yardım koridoru açılması için çağrı yaptığımızda yasama, yürütme, yargı kendisini tehlike altında mı hissetti? Et ve Süt Kurumu, bakın siz gelmişsiniz müşteki olarak, siz tehlike altında mı hissettiniz kendinizi? Şiddetin iması dahi bulunmayan bir çağrı söz konusuyken, devlet kağıttan bir şato mudur ki politik bir eleştiri yapıldığında, demokratik bir protesto rüzgarı estirildiğinde birliği ve bütünlüğü bozulsun? Acıları biraz da olsa hafifletecek olan, bu zamana kadar hamaset yerine olayların bütün yönleriyle aydınlatılmış, hakikatin açığa çıkarılmış, gerçek sorumluların yargılanmış ve adaletin yerini bulmuş olması olabilirdi. Altı buçuk yıl geçtiği halde bu olaylarda kesin olarak kaç kişinin öldürüldüğünü bile bilmiyoruz. Erdoğan konuşmalarında 53 diyor. Hükümet Demirtaş başvurusunda AİHM’e 50 bildirmiş. Bu davanın iddianamesi 37 diyor. Hangisi doğruyu söylüyor? Biz hangisine inanalım.”

Kobani davasına yarın yapılacak duruşmayla devam edilecek.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.