Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Cumartesi Anneleri 852. haftasında, 1992’de İstanbul’da kaybedilen Hasan Gülünay için adalet istedi – “Devlet, Gülünay dosyası üzerinden kayıp yakınlarına bir kez daha ‘Sizin için adalet yok’ dedi”

Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’nın yasaklanmasının 153. haftasında, koronavirüs salgını nedeniyle sosyal medya hesabından açıklamada bulundu. 852. haftanın moderatörlüğünü gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun yaptı. Kayıp yakınlarından Ayşe Gülen Eyi’nin okuduğu açıklamada, 20 Temmuz 1992’de İstanbul’da kaybedilen Hasan Gülünay (34) için adalet talep edildi.  

Gözaltında kaybedilen Hasan Gülünay’ın kızı Deniz Gülünay, “Babamın failleri ve akıbeti için 29 yıldır mücadele veriyoruz. Geçen 29 yılda devletin bütün resmi makamlarına başvurmamıza rağmen devletin bize söylediği tek şey Hasan Gülünay’ın gözaltına alınmadığı ve onların da Hasan Gülünay’ı aradığı cevabı oldu. Halbuki gözaltındayken babamı gören beş tane tanığımız vardı. Tanıklarımız bu zamana kadar dinlenmedi, etkin bir soruşturma yürütülmedi” dedi. 

İnsan hakları hukukçusu Hülya Dinçer de Hasan Gülünay’ın zorla kaybedilmesiyle ilgili yürütülen ceza soruşturması 2012 yılında zamanaşımı dolduğu gerekçesiyle kapatıldı. Zamanaşımına sürüklenen dosya Anayasa Mahkemesi önüne geldiğinde, mahkeme etkili bir soruşturma yürütülmediğini, devletin yaşama hakkını bu yönüyle ihlal ettiğine karar verdi” diye konuştu.  

Verilen ihlal kararının Hasan Gülünay’ın kimler tarafından, hangi koşullarda kaybedildiğine dair hakikatin ortaya çıkarılmasına bir katkısı olmadığını dile getiren Dinçer, hukuki süreci şöyle anlattı: Anayasa Mahkemesi zamanaşımı sona erdiği için soruşturmanın yeniden açılmasına gerek olmadığına karar verdi ve diğer zorla kaybetme başvurularında da aynı yorumu izledi. Anayasa Mahkemesi’nin zamanaşımını mutlak bir engel olarak kabul eden bu yorumu insan hakları normlarına aykırılık taşıyor. Zorla kaybetme suçu, doğası gereği devam eden bir suçtur. Bu suç, zorla kaybedilen kişinin bedeni bulunmadıkça ve akıbeti açığa çıkarılmadıkça işlenmeye devam eder. Dolayısıyla devletin gerçeği açığa çıkarma ve failleri cezalandırma yükümlülüğü de devam eder.”  

852. haftanın açıklamasını okuyan kayıp yakınlarından Ayşe Gülen Eyi, Gözaltında kaybetmeler söz konusu olduğunda erişilebilir, etkin bir başvuru yolu bulamıyoruz. Yurttaşlar olarak bize yaşatılan ağır hak ihlallerini telafi edebilme imkanına sahip değiliz. Devletin hukuk sistemi içinde bize yer yok” dedi. 

Eşine bir süredir polis tarafından takip edildiğini söyleyen Hasan Gülünayın 20 Temmuz 1992 günü Tarabya’daki evinden işyerine gitmek üzere çıktığını ve bir daha geri dönmediğini anlatan Eyi şöyle devam etti: “Başvurdukları savcılık ve İstanbul Emniyeti aileye, Hasan’ın gözaltında olmadığını, arandığını söyledi. Ancak aile memleketlileri olan bir üst düzey emniyet yetkilisinden ‘Hasan Gülünay sağ, içeride işkence yaraları iyileştikten sonra gözaltına alındığını açıklayacaklar’ bilgisini aldı. Dönemin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, Gülünay’ın akıbetine yönelik soru önergesine verdiği cevapta ise Gülünay’ın kayıp değil, polis kayıtlarına göre aranan kişi olduğunu belirtti. Aile ve tanıkların beyanlarının güvenlik güçlerini karalamaya yönelik asılsız iddialar olduğunu söyledi.”

Yıllarca adalet arayan Gülünay ailesinin bir sonuç alamadığını söyleyen Eyi, “İstanbul Cumhuriyet Savcılığı olayla ilgili delilleri toplamadan, tanıkları dinlemeden ve etkili bir soruşturma yürütmeden, 20 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle 2012’de kovuşturmaya yer olmadığı kararı verdi. Karara yapılan itiraz, dosyanın insanlığa karşı suç kapsamında değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi” diye konuştu.  

Anayasa Mahkemesi’nin 21 Nisan 2016’da “yaşam hakkı kapsamında etkili soruşturma yürütme yükümlülüğünün ihlal edildiğine” hükmettiğini beirten Eyi, 852. haftanın açıklamasını şöyle tamamladı: “İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için dosyanın yeniden soruşturma yapılmak üzere ilgili cumhuriyet savcılığına gönderilmesine zamanaşımı nedeniyle yer olmadığına karar verdi. Anayasa Mahkemesi verdiği kararla, zorla kaybetmelerle ilgili inisiyatif alarak etkili bir çözüm sunamayacağını itiraf etmiş oldu. İç hukuktan sonuç alamayan aile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdu. Devlet, Gülünay dosyası üzerinden kayıp yakınlarına bir kez daha ‘Sizin için adalet yok’ mesajı verdi.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.