Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Norveç seçimleri: İşçi Partisi son 30 yılın en büyük zaferini elde etti

Norveç’te Erna Solberg liderliğindeki Muhafazakar Parti’nin sekiz yıllık iktidarı sona erdi. Seçimlerden galip olarak çıkan parti ise Jonas Gahr Stoere liderliğindeki İşçi Partisi oldu. Ancak parlamentoda çoğunluk elde edilebilecek bir koalisyon kurması beklenen Stoere’nin önünde zorlu bir müzakere süreci var. Seçim sonuçlarının ardından Norveç’i nasıl bir gelecek bekliyor? Medyascope sizler için Jonas Gahr Stoere’yi, İşçi Partisi’ni ve seçim sonuçlarını inceledi.

Norveç’te Erna Solberg’in başbakanlığındaki Muhafazakar Parti iktidarı sekiz yılın ardından sona erdi. Seçimden galip çıkan parti ise İşçi Partisi oldu. Seçim sonuçlarına göre, İşçi Partisi lideri Jonas Gahr Stoere’nin Norveç’in bir sonraki başbakanı olması muhtemel gözüküyor.

Norveç’in muhafazakar Başbakanı Solberg, seçim sonuçlarının ardından destekçilerine hitaben konuşurken, “Muhafazakar hükümetin işi bu seferlik bitti. Şu anda hükümet değişikliği için açık bir çoğunluğa sahip görünen Jonas Gahr Stoere’yi tebrik etmek istiyorum” diyerek yenilgiyi kabul etti.

Stoere ise tezahürat yapan ve kendisini alkışlayan bir kalabalığa hitaben, “Bekledik, umduk ve çok çalıştık ve şimdi nihayet söyleyebiliriz: Başardık!” ifadelerini kullanarak zaferini ilan etti.

Peki Jonas Gahr Stoere kimdir ve İşçi Partisi’nin Norveç siyasetindeki yeri nedir? Şimdi kısaca bunlara göz atalım.

Jonas Gahr Stoere: Bir armatörün oğlu ve İşçi Partisi lideri

Muhtemelen Norveç’in bir sonraki başbakanı olacak Stoere’nin hikayesi aslında temsil ettiği siyasi taban ile zıt bir görünüme sahip. Zira Stoere, geleneksel olarak işçi sınıfının siyasi sesi olarak görülen ve ülkenin refah devletini inşa eden İşçi Partisi’nin lideri olması pek umulmayan, zenginlik ve ayrıcalık içinde doğmuş bir insan. 

Denizcilik sektöründe faaliyet gösteren bir babanın oğlu ve yaklaşık 16 milyon dolarlık bir servetin varisi olan Stoere’nin seçkin geçmişi, kökleri işçi hakları mücadelesine dayanan bir partiye liderlik etme tutkusunun önünde bir engel olarak görülüyordu.

Ancak Stoere, üniversite yıllarından itibaren sosyal demokrasiye olan inancının pekiştiğini ifade ediyor. İşçi Partisi lideri, 1980’lerde Paris’te okurken gözlemlediği sınıf farklılıklarının kendisini sosyal demokrasiye yönelttiğini söylüyor.

Stoere 2017’de yazdığı bir köşe yazısında, “Nasıl bir toplumda yaşamak istediğimi öğrendim. Fransa’da, insanlar arasındaki farklar -zengin ve fakir, eğitime sahip olanlar ile şehir ve kırsal kesim arasında- Norveç’ten daha büyüktü” ifadelerini kullandı.

Fransa’nın en iyi üniversitelerinden biri olan Sciences Po’da eğitim gören Stoere, Sovyet muhaliflerini destekleme hareketinin bir parçası olarak Sovyetler Birliği’ne gitti.

Yurda döndükten sonra Norveç’in ilk kadın başbakanı Gro Harlem Brundtland ile yakın çalıştı ve daha sonra Dünya Sağlık Örgütü’nde (DSÖ) onun özel kalem müdürü oldu.

2010 yılında, arkadaşı Jens Stoltenberg’in hükümetinde Dışişleri Bakanı olarak Stoere, Rusya ile 40 yıldır süren Arktika açık deniz sınır anlaşmazlığına son verdi. Daha sonra, Sağlık Bakanı olarak görev yapan Stoere, Stoltenberg’in 2014 yılında NATO Genel Sekreterliği’ne atanmasının ardından İşçi Partisi lideri oldu.

2014’ten beri İşçi Partisi’ne liderlik eden Stoere, 2017’deki seçimlerde Solberg’in Muhafazakar Partisi’nin liderliğindeki koalisyon karşısında seçimi kaybetti.

Son otuz yılın en büyük zaferi geldi

Stoere liderliğindeki İşçi Partisi, 2017’deki seçim yenilgisinin ardından bu yılki seçimlerle birlikte son 30 yıldaki en büyük zaferini kazandı ve parlamentodaki en büyük parti oldu. 

Bu sonuçlarla birlikte, 2017 seçim yenilgisinin ve parti içi kargaşanın üstesinden gelen 61 yaşındaki Stoere’nin, 60 yaşındaki Muhafazakar Başbakan Erna Solberg’in yerini alması bekleniyor.

Bu seçimin sembolik değeri ise oldukça önemli. Zira İşçi Partisi’nin iktidardan uzak kaldığı sekiz yıl, 1928’de ilk hükümeti kurmasından bu yana iktidardan en uzak kaldığı süre oldu. Parti, İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu yana geçen 76 yılın yaklaşık 50’sini yönetti.

Ancak bu zafere rağmen Stoere’nin önünde zorlu bir yol var zira çoğunluk hükümeti kurmak için, petrol üretiminden vergilere kadar her konuda çelişkili politikalara sahip olan kırsal tabanlı Merkez Partisi ve Sosyalist Sol’un desteğine ihtiyacı olacak.

Stoere en kötü ihtimal olarak bir azınlık hükümeti kurabilir ancak 169 sandalyeli parlamentoda 48 sandalyeye sahip olan İşçi Partisi’nin kurabileceği azınlık hükümetinin çok da güçlü bir hükümet olmayacağı öngörülüyor. Parlamentoda çoğunluğu elde edebilmek için en az 85 sandalye gerekiyor.

Stoere ve İşçi Partisi ne vadediyor?

Seçim zaferinin ardından, düşük ve orta gelirli ailelere vergi indirimi sağlayarak, kamu hizmetlerinin maliyetini azaltarak ve kendisi de dahil olmak üzere zenginler için vergileri artırarak eşitsizliği azaltma sözü veren Stoere, Norveç’te şimdi “sıradan halkın sırasının geldiğini” söyledi.

Stoere ayrıca seçim kampanyası boyunca, İşçi Partisi’nin kazanması durumunda, yalnızca en yüksek gelirli yüzde 20’lik kesimin ve çok zenginlerin vergilerinin yükseleceğini açıkça belirterek orta sınıf seçmenlerini kendi safında tutmayı başardı.

Seçim kampanyasının kilit noktası: İklim politikaları, petrol ve gaz endüstrisi

Ekonomik yükün daha eşit dağıtılmasının daha katı iklim politikalarının başlatılmasını kolaylaştıracağını söyleyen Stoere, Fransa’daki Sarı Yelekliler’in hükümet karşıtı protestolarına atıfta bulundu.

Stoere, “Sarı yeleklerden kaçınmamız gerekiyor. Emisyonları azalttığımızdan ve istihdam yarattığımızdan emin olmalıyız” diyerek Norveç’in yeşil ekonomi dönüşümünde ılımlı bir yol izlemesi gerektiğini vurguladı.

Stoere, Norveç’in yeşil ekonomiye geçişte kolayca adapte olabileceğini ancak muhafazakar iktidar döneminde toplumda eşitsizliğin arttığını ve bu nedenle yeni dönemde daha az farklılıkların olduğu bir topluma sahip olmaları gerektiğini ifade etti.

Fakat Stoere’nin sürdürülebilir bir hükümet kurmak için potansiyel merkez sol ortakları, petrol ve özel mülkiyetten, Norveç’in Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerine kadar uzanan politikalardan taviz vermeye ikna etmesi gerekiyor.

NATO’nun kurucu üyesi olan Norveç, AB üyesi değil ancak ülkenin AB ile koalisyon müzakerelerinde önemli bir tartışma konusu haline gelebilecek yakın ekonomik bağları mevcut.

Stoere parti üyelerine hitap ettiği konuşmasında, “En büyük parti olarak Norveç’in yeni bir hükümet ve yeni bir yol izlemesini sağlayacağız. Önümüzdeki günlerde değişim isteyen tüm partilerin liderlerini davet edeceğim” diyerek Merkez Parti ve Sosyalist Sol ile koalisyon müzakerelerine başlayacağını belirtti.

Koalisyon müzakelerinde Stoere’yi en çok zorlacak konu ise soldaki partilerin Batı Avrupa’nın en büyük petrol ve gaz üreticisi Norveç’in fosil yakıt üretimi üzerindeki düşünceleri konusunda uzlaşmak olacak. Zira Sosyalist Sol daha fazla petrol ve gaz aramasına karşı çıkarken, Yeşiller 2035 yılına kadar üretimin durdurulmasını talep ediyor.

Stoere ise kuracağı yeni hükümetin 2015 Paris İklim Anlaşması uyarınca emisyon oranını azaltmaya odaklanacağını ancak enerji politikasıyla ilgili herhangi bir ültimatomu reddeceğini söyledi. 

İşçi Partisi, Norveç’in gayri safi yurt içi hasılasının yüzde 14’ünü ve ihracatının yüzde 40’ını oluşturan, 160 bin kişiyi doğrudan istihdam eden, ülkenin 1,2 trilyon euroluk bir varlık fonu kurmasını sağlayan  petrol ve gazdan kademeli olarak çekilmeyi savunuyor.

Stoere aynı zamanda, petrol firmalarının yeşil teknolojileri takip etmek adına mühendislik becerilerini adapte etmek için zamana ihtiyacı olduğunu savunuyor.

Bu tabloya bakıldığında soldaki koalisyon müzakerelerinin bir hayli zor geçeceği öngörülebilir. Nitekim Stoere bazı politikalar hususunda uzlaşmanın zorluğuna dikkat çekerek, Yeşiller’in fosil yakıtlar konusundaki ültimatomunun reddederken marksist-komünist Kızıl Parti ile hükümete girme konusundaki isteksizliğini dile getirdi. Diğer yandan, Merkez Parti de Sosyalist Sol ile bir koalisyon hükümeti kurmaya hevesli değil.

İşçi Partisi’nden Anniken Huitfeldt, zaferin tüm beklentilerin ötesinde olduğunu söylerken, “Hiç bu kadar büyük bir değişim için bir çoğunluk görmemiştim. Sosyalist Sol ve Merkez Partisi ile bir hükümet kurmak çok şey ifade ediyor ve umarım sonuç bu olur” diyerek beklentisini açıkladı.

Ancak daha geniş bir beş partili ittifaktan yana olan Sosyalist Sol’un lideri Audun Lysbakken, koalisyon görüşmelerinin zor olacağını öngördü. Lysbakken, “Her şey gösteriyor ki yeni parlamentoda bizden geçmeyen bir iktidar ve çoğunluk yok ve biz bu gücü kullanacağız” diyerek partisinin anahtar rolünü vurguladı.

Derleyen: Gökalp Badak

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.