Suruç katliamı davasını karara bağlayan mahkeme, karar duruşmasında aileler ve avukatlar hakkında suç duyurusunda bulunmasını ve “heyet ile katılan ve vekilleri arasında husumet oluştuğunu” gerekçe göstererek, firari sanıklar hakkındaki dosyadan çekildi. Avukat Sezin Uçar, “Çekilme kararını olumlu buluyoruz” derken husumet gerekçesine ise katılmadıklarını söyledi.
Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Suruç katliamı davasında dosyaları ayrılan sanıklar hakkındaki davadan çekildi. Haklarında yakalama kararı olan sanıklar İlhami Bali ve Deniz Büyükçelebi’nin yargılanacağı davanın ilk duruşması 18 Şubat 2022’de yapılacak.
Davanın karar duruşmasında Koray Türkay, Şahin Tümüklü, Çağla Seven, Fethi Aydın ve avukat Sezin Uçar hakkında “hakaret ve heyeti tehdit” ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulunulmasına karar veren Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi, bu gerekçeyle “heyet ile katılan ve vekilleri arasında husumet oluştuğunu” öne sürerek 26 Ocak’ta dosyadan çekilme ve yerlerine başka heyetin görevlendirilmesi talebinde bulundu. Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesi talebi 28 Ocak’ta kabul etti.
Karara dair Medyascope’a konuşan avukat Sezin Uçar, yargılama sürecinde heyetin bağımsızlığını ve tarafsızlığını koruyamadığı gerekçesiyle mahkeme heyetinin çekilmesi talebinde bulunduklarını hatırlattı. Heyetin çekilmesini olumlu olarak değerlendiren Uçar, aralarında husumet olduğu gerekçesinin ise doğru olmadığını belirtti.
“Bizim ret talebimiz kabul edilmedi”
Avukat Uçar, dava sürecinde heyete yönelik ret taleplerinin karşılık bulmadığını söyledi. Uçar, karar çıkmadan önce kendilerinin “mahkeme heyetinin bağımsızlığını ve tarafsızlığını koruyamadığı” gerekçesiyle heyetin çekilmesini talep ettiklerini ancak birçok diğer talepleri gibi bunun da reddedildiğini hatırlattı. Mahkeme heyetinin “yargılamada maddi gerçeğe ulaşmak için yapması gereken asgari şeyleri dahi yapmadığını” söyleyen Uçar, “Bu nedenle biz hâkimin bağımsızlığı ve tarafsızlığı müessesini düzenleyen yasa gereğince heyetin çekilmesi talebinde bulunup heyeti reddettik ama mahkeme bunu kabul etmedi, üst mahkeme de benzer şekilde karar verdi” dedi.
“Heyetle aramızda husumet olamaz”
Uçar, çekilme kararında kendisinin de aralarında olduğu katılanlar hakkındaki suç duyurusunun sebep gösterilmesine dair ise şu değerlendirmede bulundu:
“Bu kez çekilme kararı, son iki duruşma sırasında yaşanan olaylar nedeniyle taraflar arasında husumet olduğu gerekçesiyle verildi. Mahkeme, son iki duruşmadaki sözlerimiz nedeniyle hem benim hakkımda hem de aile ve yaralılardan birkaç kişi ile ilgili bir suç duyurusu kararı vermişti. Bunun bir husumet oluşturduğu, bu nedenle yargılamaya bakmak istemediğini ifade etmiş kararın gerekçesinde. Mahkeme heyeti ile bizim aramızda husumet söz konusu olamaz. Biz yargılama bakımından hukuki olarak yapılması gerekenleri ifade ettik. Heyete hiçbirimiz hakaret etmedik. Bu yargılama dosyası bakımından mutlaka araştırılması gereken şeyler olduğunu ifade ettik.
Suç duyurusu haksızken, haksız suç duyurusunu gerekçe yaparak çekilme kararı veriyorlar. Bu, heyetin yargılamaya bakmak istemediğini, kaçtığını teyit eden bir yaklaşım oldu. Hukuki gerekçe olsa bağımsızlığı ve tarafsızlığından şüphe duyduğu gerekçesiyle bakmak istememesi, bizim hakimi ret talebimizle ilgili olarak böyle bir karar vermesi gerekirdi. Ama o zaman bunu düşünmezken daha sonra firari sanıklar yönünden yapılacak yargılamanın duruşmasına bir hafta kala karar vermesini de heyetin bu davaya bakmaktan çekinmesi, bakmak istememesi ile ilgili olduğunu düşünüyoruz. Yoksa bizim heyetle herhangi bir kişisel husumetimiz olamaz.”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“Bizim gözümüzde yargılama sürüyor”
İki sanığın yakalanmasının bugüne dek mümkün olmadığını, yargılamanın onlar için devam ettiğini belirten Uçar, “Bu kişilerin bugüne dek yakalanması mümkün olmadı. Yakalamalı dosyalar hukuk tekniği bakımından çok fazla işlem yapılmayan dosyalar olabiliyor ama biz bu şekilde yaklaşmıyoruz. Bu kişiler de Suruç katliamının failleri. Yakalanamamalarının, bugüne dek hâkim karşısına çıkarılmalarının da delilleri var, biz bunları da tartışacağız. Bizim gözümüzde yargılama devam ediyor” diye konuştu.
Ne olmuştu?
Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) çağrısıyla 20 Temmuz 2015’te, Suriye’nin kuzeyindeki Kobani’ye oyuncak ve insani yardım malzemeleri götürmek için Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine gelenlerin açıklamada bulundukları sırada bir IŞİD üyesi tarafından intihar saldırısı düzenlenmiş, saldırıda 33 kişi hayatını kaybetmiş, 100’e yakın kişi yaralanmıştı.
Saldırıya dair bir tutuklunun olduğu davada, avukatların soruşturmanın genişletilmesi, heyetin reddi de dahil hiçbir talebi karşılık bulmadı.
Davanın tek tutuklu sanığı Yakup Şahin duruşmalara hiç getirilmedi. Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmalara katıldı.
Savcı, 27 Mayıs 2021’deki 19. duruşmada mütalaasını vererek Yakup Şahin hakkında 34 kez ağırlatılmış müebbet hapis istedi. Firari sanıklar İlhami Bali ve Deniz Büyükçelebi’nin dosyalarının ise ayrılmasını talep etti.
22 Ekim 2021’deki karar duruşmasında Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi, İlhami Bali ve Deniz Büyükçelebi’nin dosyalarının ayrılmasına ve yakalanma emrinin devamına hükmetti. Yakup Şahin hakkında ise 34 kez ağırlaştırılmış müebbet, 70 kez 27 yıl hapis cezası ve 10 yıl hapis ile 40 bin lira adli para cezası verildi.
Suruç’ta hayatını kaybeden 33 kişinin isimleri şöyle:
Uğur Özkan, Kasım Deprem, Polen Ünlü, Hatice Ezgi Sadet, Cemil Yıldız, Çağdaş Aydın, Nazlı Akyürek, Fikriye Ece Dinç, Mücahit Erol, Murat Yurtgül, Emrullah Akhamur, İsmet Şeker, Okan Pirinç, Nartan Kılıç, Ferdane Kılıç, Serhat Devrim, Mehmet Ali Barutçu, Erdal Bozkurt, Süleyman Aksu, Koray Çapoğlu, Cebrail Günebakan, Veysel Özdemir, Nazegül Boyraz, Alper Sapan, Alican Vural, Osman Çiçek, Vatan Budak, Dilek Bozkurt, Büşra Mete, Yunus Emre Şen, Aydan Ezgi Şalcı, Mehmet Ali Varol, Mert Cömert.