Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Savaşın dünyaya ve Türkiye’ye ekonomik etkisi – “Akaryakıtta fiyat artışının bir numaralı nedeni petrolün varil fiyatı değil, kur”

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırıları devam ediyor. Saldırıların başladığı ilk günden bu yana Rusya, dünyadaki pek çok ülke tarafından ağır yaptırımlara uğradı. Yaptırımlar Rusya’nın yanı sıra diğer ülkeleri de etkiliyor. Medyascope olarak ekonomistlerle dünyadaki ekonomik gidişatı, bu gidişatın Türkiye’yi nasıl etkilediğini ve yaşanan süreçte kripto paraların rolünü konuştuk.

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Şevket Sayılgan, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının etkilerinin, çatışmaların ne kadar süreceğiyle ilgili olduğunu söyleyerek, piyasaların nisandaki süreci izleyeceklerini aktardı. Sayılgan “Hem enerji ithal ettiğimiz bölgeler olması hem de tarım ürünleri ithalatçısı olduğumuz bölgeler olması nedeniyle eğer süreç uzarsa, içeriye hiç şüphesiz ki hem faiz, hem kur, hem de enflasyon olarak etki edecektir. Türkiye ekonomisinin makro göstergelerinin bu bozuculuğunda, faiz seviyesini diplerde tutmanın ekonomik otorite tarafından çok da fazla sürdürülebileceğini düşünmüyorum” dedi.

Sayılgan, politika faizi artmasa bile kur korumalı mevduat sistemine benzer bir şekilde, enflasyon korumalı mevduat gibi enstrümanlarla piyasanın içinde bulunduğu gerilimi almaya çalışan çözümlerin ortaya çıkacağını söyledi.

Kur korumalı mevduat sisteminin hazineye yük getirebileceğini söyleyen Sayılgan “Zaten basit bir hesapla yaklaşık 25 milyar Türk Lirası (TL) kadar bir yük gelecek bu kur seviyesinden. Kamu finansmanı açısından önemli bir risk. Çünkü bunun enflasyon olarak geri dönüşü olacak. Bu en büyük riskti ve risk şu anda gerçekleşiyor” dedi.

Akaryakıt fiyatlarındaki asıl etken kur

Petrol varil fiyatının Türkiye’deki benzin artışlarında ana etken olmadığını söyleyen Sayılgan, 2011-2012 yıllarında da petrolün varil fiyatının 140 dolar olduğunu fakat Türkiye’de o dönem akaryakıtın üç buçuk ila dört lira bandında olduğunu hatırlattı. Sayılgan “Varil petrol 120 doların üstüne çıktı, sonra geri çekildi. Bizde 22-23 TL arası akaryakıt var. Bizdeki akaryakıt fiyatının bir numaralı nedeni varil fiyatı değil kur. O dönemki döviz kuru iki ila iki buçuk lirayken şimdi 15 TL” dedi.

Amerikan Federal Rezerv Bankası’nın (FED) olası bir faiz artırımının da kriz ortamında çok agresif olmayacağını ve 25 baz puanlık bir faiz artırımıyla süreci başlatacağını düşünen Sayılgan, faiz artırımlarının sayısının ve şeklinin gündemle beraber şekilleneceğini söyledi.

Dünya genelinde paraya ulaşmak zorlaşacak

Sayılgan, “Artık 2022 Mart’ı itibariyle genişlemeci para politikalarının gündemde olduğu yapı değişiyor. Global anlamda artık paranın maliyetinin arttığı, paraya ulaşmanın biraz daha zorlaşacağı bir süreç ortaya çıkıyor. Ülkelerin risklerinin karşılığıyla ödediği faiz farkı talebi belirleyecek. Bizim riskimiz, reel getirimizin negatif olması. Kabaca bakarsak tüketici fiyat endeksi (TÜFE) 55, politika faizi 14. Böyle bir durumda, bu faiz yapısıyla kurun kontrol edilebilirliği ancak döviz satışlarıyla yapılır. Bu da bir yere kadar. Belki de biz mayısta 128 milyar dolardaki gibi ‘60-70 milyar dolar satıldı’ diyeceğiz. Delik bir kovanın içine su dolduruyoruz ama kova asla dolmayacak çünkü riski azaltan metotlar kullanılmıyor” dedi.

Altınla Bitcoin arasında ters korelasyon çıktı

Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Bölümü Öğretim Görevlisi İsmail Hakkı Polat da, kripto paralarla ilgili olarak Medyascope’a verdiği demeçte, Rusya’nın Ukrayna’ya ilk saldırdığı günlerde kripto paraların altın gibi değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinin test edildiğini söyledi.

Polat, “Burada altınla Bitcoin arasında ters bir korelasyon çıktı. Altın çok yükseldi, kripto paralar ise çok düştü. Bu ilk baştan bize şunu gösterdi: Henüz kripto paralar piyasalarda özellikle spekülatif veya kazanç amaçlı bir finansal araç olarak algılanmıyor ama Ukraynalılar şunu gördüler. Bankalardan para çekemediler. Fiziksel altınları belli boyutun üstünde alamadılar. Alanlar da sınırdan nereye geçerlerse geçsinler, gittikleri yerde yağmacı çetelerle veya gümrük görevlileriyle mücadele etmek ya da pazarlık etmek zorunda kaldılar ama kripto varlıkları olanlar bu varlıklarını nereye giderlerse gitsinler korudular ve yeni bir yaşama başlama şansı elde ettiler” diye konuştu.

“Kriptoların pratiklerini görmüş olduk”

Ukrayna’nın başlattığı bağış kampanyasında kısa sürede 100 milyon doların üzerinde kripto para toplandığını söyleyen Polat, Ukrayna ordusunun bu parayla eksiklerini gidermeye çalıştığını söyledi. Yaptırımlardan sonra Rusya’da bankaların para çekimlerini 20 dolarla sınırlandırıldığını hatırlatan Polat, “İnsanlar hem varlıklarıyla ilgili kaygılara düştüler hem de paraları çekemedikleri için finansal darlığa düştüler. Hem Ukrayna’da hem Rusya’da özellikle Bitcoin fiyatları yüzde 10 yüksekten fiyatlandı. Dolayısıyla orada, göç savaş durumlarında kriptoların nasıl bir varlık saklama, bağış toplama pratiğinin olduğunu görmüş olduk” diye konuştu.

“Bizden sonrakiler olağanüstü durumlarda altın değil Bitcoin alacak”

Bitcoin ve diğer kripto paraların fiyatlarıyla ilgili net bir yorum yapmayan ancak bunların artık hayatta daha fazla zemin bulacağını söyleyen Polat, “Kullanım pratiklerini daha fazla benimseyen oldukça bizim anne babalarımız olağanüstü bir anda altın alırken, bizim çocuklarımız ve bizden sonrakiler, böyle durumlarda altın almayacak. Bitcoin veya diğer kripto paralara gidecekler. Fiyatı şuna çıkacak, buna inecek demektense, uzun vadede olağanüstü durumlar olduğunda sistemden bağımsız varlık saklama ve koruma araçlarının giderek daha fazla benimseneceği, daha fazla zemin bulacağı kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımızda” dedi.

Rusya’nın yaptırımlardan kripto paralar yoluyla kurtulmasının mümkün olmadığını söyleyen Polat, “Rusya’nın 100 milyarca dolarlık ticaretini bir kripto para veya Bitcoin üzerinden yeniden şekillendirmesi ve bunun karşılığında, batı ülkelerindeki alışveriş mekaniklerini birebir eksiksiz kurması kısa vadede mümkün değil. Rusya, ticaretini Bitcoin’e taşımaya çalışırsa hem Bitcoin’in değeri yükselir ve bu Rusya için maliyetli olur, hem de karşıdaki ülkelerin sistemlerini SWIFT’ten buraya taşıması kısa vadede, pratikte pek mümkün değil” dedi.

Altına talep yükseliyor

Prof. Dr. Selva Demiralp ise altına olan talebin yükselişini “Bir yandan jeopolitik riskler artarken bir yandan global enflasyonun yükselmesi, altına olan güvenli liman talebini artırıyor. İlave olarak rezerv para birimi olan doların değer kaybetme riskine karşı da altın talebi yükseliyor. FED’in sıkı para politikasının başlangıç tarihi olarak verdiği 16 Mart tarihinde geri adım atmaması enflasyonist riskleri azaltmak suretiyle altın talebini bir miktar geri çekebilir” sözleriyle açıkladı.

Demiralp, artan petrol fiyatlarına yönelik olarak da “Pandemi sonrası normalleşme döneminde zaten yükselişe geçen enerji fiyatları savaşla birlikte daha da tetiklendi” dedi. Petrol fiyatlarının benzer bir şok durumunu 1970’lerde de yaşadığını belirten Demiralp, bu tür arz şokları durumunda geleneksel para politikalarıyla enflasyonunun düşmesinin çok zor olduğunu da söyledi.

Demiralp, 1970’lerdeki kadar petrole bağımlılığın olmadığını söylerken, bu faktörün petrol fiyatlarından ekonominin geneline yayılacak etkilerini kısıtladığını aktardı. Demiralp, “Yine de savaş şartlarında sıçrama yapan petrol fiyatları bu seviyelerde kalmaya devam ederse global enflasyonist baskıların da artması kaçınılmaz olacak” dedi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.