Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Prof. Dr. Uğur Emek iktidarın “çılgın projelerini” anlattı: “Mega projeler iktidarın ‘eser siyaseti’nin parçası”

Prof. Dr. Uğur Emek ve SEFİA Direktörü Bengisu Özenç’in konuşmacı olduğu “Kriz Çağında Güncel Meseleler: Enerji” toplantısında, izlenen enerji politikalarıyla gelinen nokta ve krizden çıkış yolları tartışıldı. Özenç, karbon emisyonunun yüzde 70’inin enerji sektöründen kaynaklandığını ve Türkiye ekonomisinin sürdülemez hale geldiğini söyledi. Emek ise, mega projelerin yüzde 78’inin 2008 yılından sonra yapıldığını belirtti ve “Bu yatırımlara harcanan para devletin borç hanesinde görünmüyor, iktidarın ‘eser bırakma siyasetinin’ parçası olarak yapılıyor” dedi.

Yeşil Düşünce Derneği’nin Yeşil Ekonomi Programı kapsamında düzenlediği “Kriz Çağında Güncel Meseleler: Enerji” başlıklı toplantı, bugün (30 Mart) çevrimiçi olarak gerçekleştirildi. Toplantıda, Başkent Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Uğur Emek ve Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFİA) Direktörü Bengisu Özenç konuşmacı olarak yer aldı.

Prof. Dr. Uğur Emek: “1,2 milyar dolara Atatürk Havalimanı’na yeni bir pist yapılabilirdi ama 11 milyar dolara İstanbul Havalimanı yapıldı”

Mega projelerin çevresel etkileri hakkında konuşan Prof. Dr. Uğur Emek, Dünya Bankası’nın Kamu İktisadi Teşebbüslerine ilişkin verilerine göre Türkiye’nin yatırımda dördüncü, proje sayısında yedinci sırada ve ortalama sözleşme büyüklüğünde ise dünya birincisi olduğunu söyledi. Köprü, havalimanı ve şehir hastanesi gibi mega projelerin yüzde 78’inin 2008 yılından sonra yapıldığını belirten Emek, “Bu yatırımlara harcanan para devletin borç hanesinde görünmüyor, kredi kartı gibi. Markete gittiğinizde cebinizden beş kuruş çıkmıyor ama ekstresi geldiğinde ödersiniz” dedi.

Emek, İstanbul Havalimanı’nın tarıma elverişli olmayan, taş ocakları arazisine yapılacağı söylenmesine rağmen yüzde 72’sinin ormanlık araziye yapıldığını belirtti. Projelerin ihtiyaç planlamasına göre belirlenmediğini ifade eden Emek, şunları söyledi: 

Projeler ihtiyaç planlamasına göre değil, siyasetin ‘hayallerine’ göre belirleniyor ve bürokratlara bu hayalin ne kadar gerekli olduğunu anlatmak düşüyor. Atatürk Havalimanı işletmecisi, 1,2 milyar dolara yeni bir pistle sorunu çözebileceğini belirtmesine rağmen görüşmeler devam ederken dönemin ulaştırma bakanı uçakla yeni havalimanı sahasını inceliyordu. İstanbul Havalimanı 11 milyar dolara yapıldı. Bu mega projeler iktidarın ‘eser bırakma siyasetinin’ parçası olarak yapılıyor.”

Uğur Emek

“Taksim’deki tek yeşil alan için mücadele edenlerin davası devam ediyor, Osman Kavala bu yüzden tutuklu”

İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un Taksim Meydanı’nında tek yeşil alan olarak kalan Gezi Parkı’na dikkat çektiği twitter paylaşımını gösteren Emek, “Bir devlet adamı, ‘eser siyaseti’ paylaşımında Taksim’i gösteriyor. ‘Bu kadarcık yeşil kalsın’ diye mücadele edenlerin davaları sürüyor, Osman Kavala bu yüzden yüzlerce gündür tutuklu. Hedef bu yeşili de betona dönüştürmek” diye konuştu.

Ankara’daki Bilkent Şehir Hastanesi’ne yol yapmayı unuttuklarını ve daha sonra yapılan yol için ODTÜ ve Hacettepe Üniversitesi’nin ağaçlarının kesildiğini belirten Emek, Paris İklim Sözleşmesi’nin “ucuz kredi imkanı” için imzalandığını söyledi. 

“Kanal İstanbul, karbon emisyonunu azaltmak isteyen ülkenin yapacağı bir proje değil”

Emek, altyapı çalışmalarının faydaları olabildiği gibi, çevreye ciddi zarar verebildiğine ve sele, heyelana, yangına, tarım alanlarının ve su havzalarının kaybedilmesine yol açtığına dikkat çekti. 2050’de “net sıfır” hedefiyle, karbon emisyonunu azaltmak isteyen bir ülkenin, Kanal İstanbul gibi bir proje yapmasının mümkün olmadığını söyleyen Emek, Kanal İstanbul’un yol açabileceği çevresel zararları şöyle sıraladı: 

Marmara’da oksijen azalacak, kirlilik ve koku artacak ve deniz canlıları için yaşam alanı kalmayacak. Kanal’ın Marmara kısmında yapılacak işler heyelan ve deprem riskini artıracak. Hafriyat toprağından Karadeniz’e dolgu yapılması ekolojik tahribata yol açacak, biyolojik çeşitliliğe zarar verecek. Sera gazının tutulmasına önemli ölçüde katkı sağlayan ormanların ve tarım arazilerinin kaybedilmesi, emisyon değerlerinin yükselmesine neden olmakta. Önemli ölçüde içme ve kullanım suyu devre dışı kalacak ve tuzlanacak.

Bengisu Özenç: “Karbon emisyonu 2019 seviyesine döndü”

Büyümenin ne için ve ne pahasına hedeflendiğini soran Bengisu Özenç, karbon emisyonu ile ekonomik faaliyet arasındaki bağın kırılması gerektiğini söyledi. Özenç, “2020 yılında koronavirüs salgınının etkisiyle azalan ekonomik faaliyetler sonucunda, karbon emisyonu bir önceki yıla göre yüzde 7 azalmıştı. 2050 Net Sıfır hedefinin tutturulabilmesi için her sene bu düşüş devam etmeli ancak şimdiden 2019 seviyesine döndü” diye konuştu. 

Bengisu Özenç

Karbon emisyonlarının yüzde 70’inin enerji sektörü kaynaklı olduğunu belirten Özenç, “Elektrik üretimi kaynaklı emisyon ciddi pay sahibi. Toplam içinde kömür kaynaklı karbondioksit emisyonu ise yüzde 30, bu nedenle kömürden çıkış önceliklendirilmeli” dedi.

Özenç, daha fazla havalimanı ve köprü yapmak için daha çok demir çelik üretimi yapıldığına ve bunun için daha fazla enerji ihtiyacı doğduğuna dikkat çekerek Türkiye’nin enerji ekonomisinin sürdürülemez halde olduğunu söyledi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.