Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Fransa’nın laiklik kültürü: Radikal İslam karşıtlığında gelişen laiklik tartışmaları

Fransa, yeni cumhurbaşkanını seçmek için yarın (24 Nisan) tekrar sandık başına gidecek. Seçimlerin gündeminde ise yine laiklik ve İslam tartışmaları var. Medyascope’a konuşan Doç. Dr. Murat Akan, tartışmaların başörtüsü ve Fransa’daki terör saldırılarına indirgenmesinin oldukça yanıltıcı olduğunu belirtti.

Fransa’da halk, yeni cumhurbaşkanını seçmek için yarın ikinci kez sandık başına gidecek. Seçmenler, İlerleyen Cumhuriyet’in lideri Emmanuel Macron ile Ulusal Cephe’nin lideri Marine Le Pen arasında bir tercih yapacak. İkinci tur seçimleri için gerçekleştirilen anketlere göre Macron ve Le Pen’in muhtemel oy oranları şöyle:

Adaylar, programları ve vaatleri doğrultusunda seçim kampanyalarını yürütürken Fransa gündeminde en sert geçen tartışmaların başında radikal İslam ile mücadele ve laiklik tartışmaları geliyor.

Macron ve Le Pen’in laiklik vaatleri neler?

Seçimlerin ikinci turunda yarışacak mevcut Cumhurbaşkanı Macron ve aşırı sağcı rakibi Le Pen, geçen çarşamba (20 Nisan) canlı yayın münazarasında karşı karşıya geldi. Yaklaşık üç saat süren ve oldukça sert geçen tartışmada Ukrayna-Rusya savaşından Avrupa Birliği’ne (AB), kamusal alanda başörtüsü tartışmalarından iklim krizine pek çok konu gündeme geldi.

Le Pen yayında başörtüsünü yasaklamak istediğini belirtti ve başörtüsünün İslamcılar tarafından kadınlara dayatılan bir zorunluluk olduğunu düşündüğünü söyledi. Le Pen’in bu vaadine karşılık Macron şu ifadeleri kullandı:

“Sayın Le Pen, bu vaadinizle sivil savaş çıkartırsınız. Başörtüsü takan kadınları bu yasaya uymaya zorlayacak kaç tane polisiniz olacak?”

Le Monde’nin aktardığına göre Macron’un seçim programında ayrılıkçılığa karşı mücadeleye devam edeceği belirtiliyor. Özellikle de radikal İslam ile mücadeleye devam edeceğinin altı çiziliyor.

Ayrılıkçılık karşıtı yasa tasarısıyla bilinen Macron, tartışmalı yasa tasarısının geçen sene kabul edilmesinden sonra İslami radikalizmle mücadele etme amacıyla bazı camileri ve İslamcı dernekleri kapattı.

Le Pen ise seçim programında kamusal alanda başörtüsünün ve dini sembollerin yasaklanması gerektiğini savunuyor. Seçim kampanyası için Fransa’nın güney kentlerinden Pertius’u ziyaret eden Le Pen, başörtülü bir kadınla tartıştı. Başörtüsünü yasaklayacağını söyleyen Le Pen, bunun nedeninin kadınların başörtüsü takmaya zorlanmaları olduğunu söyledi. Başörtülü kadın ise kendi tercihiyle başörtüsü taktığını söyleyerek bu yasaklamaya karşı çıktı.

Macron’un ve Le Pen’in bu vaatleri Fransa’da yaşayan birçok Müslümanı endişelendirdiği ve ikinci turda birçok Müslümanın çekimser kalacağı da biliniyor.

Fransa’da İslam karşıtı politikalar ve laiklik

Fransa, Ocak 2015’teki Charlie Hebdo saldırısı da dahil olmak üzere birçok saldırı yaşadı. 13 Kasım 2015’teki Paris terör saldırısının ardından Samuel Paty cinayeti ile birlikte Fransa’da radikal İslam karşıtı söylemler de hızla arttı. Artan radikal İslamcı şiddetine karşı Macron’un en büyük projelerinden biri olan ayrılıkçılık karşıtı yasa tasarısı ise büyük tartışmalara yol açtı.

Ayrılıkçılık karşıtı yasa tasarısından önce de Fransa’da başörtüsü ve peçe karşıtı yasalar, 2004’te Chirac ve 2010’da Sarkozy döneminde parlamentoda onaylanarak yasalaşmıştı. 2004’te onaylanan yasa ile ilkokul ve lise düzeyindeki devlet okullarında dini sembollerin takılması; 2010’daki yasa ile ise kamusal alanda yüzü kapatacak şekilde örtünmek yasaklanmıştı.

Macron ise Élysée Sarayı’nda göreve başlamasından çok kısa bir süre sonra laiklik ve radikal İslam hakkındaki fikirlerini şöyle dile getirmişti:

“İslam, dünyanın her yerinde kriz içinde olan bir din. Bizim İslam dinini uluslararası fonlardan uzaklaştırarak özgürleştirmemiz gerekiyor.”

Macron, İslami ayrılıkçılıkla mücadele edeceğini söylediği konuşmada Fransa’da laikliği güçlendirmenin gerektiğini de belirtmişti.

Macron’un ayrılıkçılık karşıtı yasa tasarısı neleri içeriyordu?

Macron, radikal İslamcı ayrılıkçılara karşı laikliği güçlendirmek için bir yasa tasarısı önermişti. “Cumhuriyet prensiplerini güçlendirme” adıyla bilinen yasa tasarısı, çevrimiçi nefret söylemlerine sıkı bir kısıtlama getiriyordu. Bununla birlikte tasarı kişisel bilgilerin sosyal medyada açık bir şekilde paylaşılmasını da kısıtlıyordu.

Bu yasa tasarısının Samuel Paty cinayetine bir tepki niteliği taşıdığı da iddia ediliyor.

Aynı zamanda bu tasarı, dini gruplara aktarılan uluslararası fonların önüne geçmeyi hedefliyordu. Yetkililerin iddialarına göre tasarının en önemli hedefi yükselen İslami şiddetle mücadele etmek. Dönemin başbakanı Jean Castex, tasarının amacını şöyle anlatmıştı:

“Bu yasa, dinlere karşı bir yasa değil. Müslümanlara karşı bir yasa da değil. Bu dini fanatizme karşı bir yasa.”

Bunların dışında yasa, sağlık sebebi dışında uzaktan eğitimi tamamen yasaklamayı da hedefliyordu. Yasada açıkça İslam kavramı geçmese de Fransa’da çoğu Müslüman ailenin kız çocuklarının uzaktan eğitim almasının önüne geçmeyi hedeflediği düşünülüyor.

Yasa ayrıca çokeşli başvuru sahiplerinin ikamet etmesine izin vermeyerek sıkı bir kısıtlama getirmeyi de hedefliyordu.

Senatoda 18 yaşından küçük kız çocukların okullarda başörtüsü takmaları ve havuzda tesettürlü mayo giymeleri yasaklanırken resmi spor müsabakalarında da başörtüsü yasağı getirildi. Bununla birlikte üniversitelerin koridorlarında ibadet etmek de yasaklandı.

Yasa tasarısı geçen yıl onaylanmıştı.

“İslamın sadece başörtüsü üzerinden değerlendirilmesi yanıltıcı”

Medyascope’a konuşan Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Akan, İslam tartışmalarının seçim gündeminde olduğunu ancak temel mesele olmadığını belirtti. Macron-Le Pen münazarasını örnek gösteren Akan, şöyle konuştu:

“Bu münazaraya baktığımızda İslam dini en son konuşulan konulardan biriydi. Öncesinde ekonomi, enerji, Rusya-Ukrayna savaşı gibi konular konuşuldu. Hayat pahalılığı ana gündemlerden biriydi. İslam tartışması Fransa gündeminin bir parçası ancak ana bir gündem meselesi değil.”

Doç. Dr. Murat Akan

İslam dininin Fransa’da siyasi parti olarak değil sivil toplum kuruluşu seviyesinde örgütlü olduğunun altını çizen Akan, İslamcı örgütlerdeki en önemli sorunun aldıkları fonların kaynakları olduğunu vurguladı. Fransa’da İslami örgütler üzerinden yürütülen tartışma hakkında Akan şu ifadeleri kullandı:

“Münazarada İslamın sadece başörtüsü ve Fransa’daki terör eylemleri üzerinden değerlendirilmesi yanıltıcı çünkü Macron’un ayrılıkçılık karşıtı yasaya paralel olarak ılımlı Fransız Müslümanlığı yaratma amacı var. Bunun yanında Macron’un üniversitelerdeki İslam çalışmalarına para yatıracağını da biliyoruz. Fransa’daki laiklik gözlemevini kapatarak sadece bakanları kapsayan bir laiklik komisyonu oluşturduğu da belirtilmeli. İslam çalışmalarını dışarıdan herhangi bir destekle değil devlete bağlı bir biçimde geliştirmeyi hedeflediği söylenebilir.”

Öte yandan Akan, Macron’un “ayrılıkçılık karşıtı” yasasına karşı laiklik konusunda çalışan birçok Fransız uzmanın laiklik ilkesini bir güvenlik doktrinine dönüştürme eleştirisinde bulunduğunu da hatırlattı.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.