Danıştay 10. Dairesi, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine karşı açılan davaları bugün esastan görüştü. Danıştay Savcısı, mütalaasında sözleşmeden çekilme kararının hukuka aykırı olduğunu belirtti. Mahkeme heyeti kararı daha sonra açıklayacaklarını bildirerek duruşmayı bitirdi. Kararın bir ay içinde açıklanması bekleniyor.
Haber: Cansu Timur & Senem Büyüktanır
Danıştay 10. Dairesi, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine karşı açılan 10 davayı bugün esastan görüştü. Kadın örgütleri, siyasetçiler ve avukatlar duruşma öncesinde Danıştay’ın önünde basın açıklaması yaptı.
Açıklamada konuşanlardan avukat Hülya Gülbahar, “Karar lehimize çıktığı takdirde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı bu kararı veto etmemeye, süreci uzatmamaya çağırıyoruz. Buradan olumlu karar çıkmalı. Türkiye’de hiçbir kadının kaybedecek bir dakikası yok” dedi.
Açıklamanın ardından, kadınlar 650 kişilik Danıştay Toplantı Salonu’na alındı. 29 Ekim Kadınları Derneği, Ankara Barosu, Serap Yazıcı, Gelecek Partisi, Büşra Marangozoğlu, Diyarbakır Barosu, Tekirdağ Barosu, Gaziantep Barosu, Erzurum Barosu ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın müdahil olduğu dava saat 09:45’te başladı.
“Danıştay tarihinde bir ilk”
Mahkeme başkanı duruşmayı, “Danıştay tarihinde bir ilk. Bu kadar kalabalıkla ilk kez duruşma yapacağız” sözleriyle başlattı. Her başvuru için üç avukatın savunma yapmasına karar verilmesinin ardından savunmalar alındı.
Polis müdahalesine salondan tepki
29 Ekim Kadınları Derneği adına Oya Aylin Gürtaş savunmasını yaparken avukatlar, salona alınmayan kadınlara polisin müdahalede bulunduğunu belirtti. Bir avukat, “Dışarda polis müdahalesi var, biz burada İstanbul Sözleşmesi konuşurken olacak iş mi?” dedi. Mahkeme başkanı ise “Alınması taraftarıyım. Salon taşınmaz, çökerse endişem var. Tazminat davaları bize geliyor” diye konuştu. Kadınlar, “O kadar hafif değildir, taşır” yanıtını verdi. Bunun üzerine kadınlar, 50 kişi ile sınırlı olmak üzere içeriye alınmaya başlandı.
“Sözleşmeyi geri verin”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
29 Ekim Kadınları Derneği adına konuşan avukat Şenal Sarıhan, “Bizim koruduğumuz esasında yaşam hakkımız. Yaşam hakkımızı koruyamazsak diğer haklarımızın hiçbir önemi yok, ne adil yargılanma hakkının ne de diğer haklarımızın. Kadınlar ölüyor. Onların yaşaması için İstanbul Sözleşmesi önemli. Umarım bunu hukuk eliyle bize geri verirsiniz. Bu kararı lütfen çok da geciktirmeyin çünkü her gün dört kadın ölüyor” dedi.
“Sözleşme bu topraklardan doğdu”
29 Ekim Kadınları Derneği adına savunma yapan Oya Aydın Göktaş, “Bir sloganımız var, ‘İstanbul Sözleşmesi bizim, vazgeçmiyoruz’ Çünkü İstanbul Sözleşmesi bu topraklardan doğdu” diye konuştu.
TBB Başkanı Erinç Sağkan’dan İstanbul Sözleşmesi savunması
Ankara Barosu adına savunma yapan Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, 6284 sayılı Kanun yürürlükteyken İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını hukukta bulanan ‘yoklukla sakat’ kavramıyla açıkladı. Sağkan, “Hukukçu olarak kanaatimiz, bu kararnamenin yoklukla sakat olduğudur. Yarın bir başka uluslararası anlaşmadan yine aynı yöntemle çıkmanın önünü açabileceği anlamına gelir” dedi.
“Avukatlar, sözleşmenin ruhunu yaşatmaya devam edecek”
Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren,“Bizler ne zaman büyük salonlarda yargılama yaptık bu ülkede? Sıkıyönetimlerin arttığı dönemlerde yaptık. Bu tablodan kaygı duymamız lazım çünkü demokrasiden uzaklaşıyoruz”diyerek konuşmasına başladı. Eren, avukatların insan haklarını korumakla sorumlu olduğunu belirterek, “Karar ne olursa olsun, bu salondaki her bir avukat sözleşmenin ruhunu yaşatmaya devam edecek” diye ekledi.
“Farklı kesimlerin bir arada olması tesadüf değil”
Diyarbakır Barosu adına savunma yapan avukat Aslı Pasinli, “Bugün bu salonda bu kadar farklı kesimlerin bir arada olması bir tesadüf değil. Sebebi, İstanbul Sözleşmesi’nin hepimizi aynı çatı altında toplamasıyla ilgili” diye konuştu.
“Sözleşme yerli ve milli”
Tekirdağ Barosu adına savunma yapan avukat Hülya Gülbahar, İstanbul Sözleşmesi’nin tüm siyasi partilerin oybirliğiyle kabul edildiğini hatırlattı. Gülbahar, “Sözleşmeyi AKP milletvekillerinin çağrısıyla biz yazdık zaten. Sözleşme, yerli ve milli. Sözleşmenin adı İstanbul Sözleşmesi olarak kalmaya devam edecek ve bir dünya sözleşmesi olacak ama İstanbul, üyesi olmayacak” dedi.
“’Danıştay’da hâkimler var’ demek istiyoruz”
Erzurum Barosu adına Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Sibel Suiçmez konuştu. Suiçmez şunları söyledi:
“Bu dava bizler için de çocuklarınız için de önemlidir. Sadece Almanya’daki vatandaşların hakkı olmadığını göstermek istiyoruz. ‘Berlin’de hâkimler var’ denildiği gibi biz ‘Danıştay’da da hâkimler var’ demek istiyoruz. Buna hakkımız var. Biz buraya binlerce kadının çığlığını getirdik. Biz görevimizi yaptık. O kadınların çığlığını sizlerin omuzlarınıza bırakıyoruz.”
“Dünyada eşi benzeri olmamış bir durum gibi yansıtılıyor”
Cumhurbaşkanı adına ise avukat Fatma Turan Taşdemir, duruşmaya katıldı. Taşdemir, Cumhurbaşkanlığı İdare Başkanlığı Anlaşmalar Daire Başkanı Emre Topal’a sözü bıraktı. Topal, sözleşmenin feshedilmesinin hukuka uygun olduğunu savunarak şöyle konuştu:
“İstanbul Sözleşmesi’nin son erdirilmesi, kadınlara yönelik şiddetin önlenmesinde herhangi bir aksamaya yol açmamaktadır. Kadınlarımıza karşı şiddet uygulayan kim olursa olsun karşısında Türkiye Cumhuriyeti Devletini, polisini karşısında bulacaktır. Karşı taraf dilekçeleri, özensiz olarak hazırlanmıştır. 6284 hâlâ yürürlükte, kadınlara yönelik şiddetle mücedele durmaksızın devam etmektedir. Fesih kararının iptal talebinin reddedilmesini doğru buluyoruz. Savunuyoruz. Dünyada eşi benzeri olmamış bir durum varmış izlenimi yaratılmaya çalışılıyor.”
Yanıt hakları kullanıldı
Mahkeme heyeti, Topal’ın konuşmasının ardından avukatlara yanıt hakkı verdi. Yanıt hakkını kullanan avukatlar, Topal’ın dilekçelerle ilgili sözlerine tepki gösterdi.
Yanıt hakkını kullanan Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serap Yazıcı, “Anayasanın tanımadığı bir yetki kararname ile cumhurbaşkanına tanınabilir mi? Biz eğer bu soruya evet yanıtını verirsek hukuk diplomalarımızı yırtıp atmamız gerekiyor. Eğer benim bir öğrencim, bu soruya ‘evet’ yanıtını verirse o kağıda sıfır veririm” dedi.
Gaziantep Barosu adına yanıt hakkını kullanan Sibel Gürsel, dilekçelerin özensiz yazıldığını öne süren Cumhurbaşkanlığı temsilcisi Polat’ın sözlerine yanıt verdi. Gürsel, “Dini terimler kullanmayı hiç sevmem ancak Allah kimseye inanmadığı kağıtları okumayı nasip etmesin” diye konuştu.
Danıştay Savcısı, kararın iptal edilmesini istedi
Yanıtların alınmasının ardından mahkeme heyeti, Danıştay Savcısı’na görüşünü sordu. Danıştay Savcısı, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptal edilmesi gerektiğini bildirdi. Mahkeme heyeti, kararı yazılı olarak tebliğ edeceklerini açıklayarak duruşmayı sonlandırdı.