Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Levent Köker ile Hukuk ve Demokrasi (74): Gezi davası | Adalet değil, siyaseten katl!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gezi davasında verilen mahkûmiyet kararlarının hemen ardından, konuyla doğrudan ve dolaylı olarak ilgili, çok dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Doğrudan Gezi davasında verilen mahkûmiyet kararları ile ilgili olarak, önce Türkiye’de “bağımsız” olduklarını ilân ettiği yargıçların “kendi inandıklarını bildiklerini hakkın egemen olduğunu göstermek için bu kararı verdiler verecekler” dedikten sonra, mahkûmiyet kararlarının “vicdanları rahatlatmak”la kalmayıp, herkese “hukuk ve adâlet dersi” veren nitelikte olduğunu vurguladı. Buna ek alarak, AİHM’ne de değinen Erdoğan, “artık karar verildi. Uysanız da, uymasanız da bu karar uygulamaya girecektir” diye konuştu. Erdoğan’ın konuyla dolaylı olarak ilgili bir diğer değerlendirmesi ise, Gezi kararının ardından bir araya geldiği yargı mensuplarına hitap ederken söylediği kendilerinin “adâleti mülkün [devletin] temeli gören bir geleneğin
mensubuyuz” sözlerinde ortaya konuldu.

Sonuncudan başlayarak belirtmeliyim ki, “adâleti mülkün temeli olarak gören gelenek”te adâlet, modern hukuk devletinde anladığımız adâletten özde farklı bir kavramdır. Modern hukuk düzeninde adâletin temelinde tüm insanların hukuk önünde eşitliği temel değer olarak kabûl edilmiştir. Buna karşılık geleneksel adâlet anlayışı, insanların eşit olmadıkları, toplumsal düzen içinde de eşitsizlik esâsına göre hukukî muamele görmeleri gerektiğini kabûl etmekte, bu kabûle dayanan statü ayrıcalıkları benimsenmektedir. Buna rağmen, gelenekteki adâlet vurgusunun içeriğini çağdaş hukuk devletine uygun bir adâlet anlayışıyla dolduran bir yaklaşım geliştirilebilirdi. Bunun yerine, özellikle içinde bulunduğumuz dönemde, yine gelenekte vâr olan ve nedense pek hatırlanmak istenmeyen “siyaseten katl” kurumunun, adı konmadan sürdürülmeye çalışıldığı pek çok örnek bulunmaktadır. Bilindiği gibi “siyaseten katl”, devlet
düzeni açısından tehlikeli görülen kişilerin idam edilmelerini mümkün kılan ve esâsen devlet ile özdeşleşmiş olan padişahın kararına bağlı olarak verilen ve uygulanan bir cezadır. Gelenekte “eşitsizlik” temeli üzerine inşâ edilmiş olan “adâlet” ile birlikte vâr olan “siyaseten katl” cezası, bugün, hukuk devletinden büyük ölçüde uzaklaşıldığı bir dönemde yeniden canlanıyor gibi. Gezi davasında Osman Kavala’ya verilen “ağırlaştırılmış müebbet hapis” cezâsı, aslında bugün kaldırılmış olduğu için verilemeyen idam cezası ile aynı niteliktedir.

Bu cezanın verilmesinde hukuktan önce, yürütme organının bu konudaki iradesinin gözetildiği ise, AİHM başta olmak üzere yargı kararlarıyla tescil edilmiş bir olgudur. İdam cezası yerine ağırlaştırılmış müebbet
hapis cezası verilmesinde, Cumhurbaşkanı’nın dün olduğu gibi bugün de, yargılama devam ederken yaptığı açıklamaların belirleyici olduğu açıktır. Örneğin, yukarıda özetle değindiğim açıklamalarda kullanılan “gelecek zaman kipi” (“vereceklerdir”), henüz yargılama süreci bitmemiş bir davanın gelecekteki kararlarının da nasıl olması gerektiğini bildirir niteliktedir ve bundan sonraki yargılama evreleri olarak “istinaf” ve Yargıtay aşamalarını da etkileyici mâhiyettedir. Daha da önemlisi, bu ceza kararları kesinleşse bile, bir iç hukuk yolu olarak Anayasa Mahkemesi’nin ve sonrasında da AHİM’in son sözü söylecekeleri bir süreç vardır önümüzde. Unutmayalım, çok yakın geçmişte verilen ve kesinleşen pek çok ağırlaştırılmış müebbet hapis ve ağır hapis cezaları, AYM kararlarından sonra beraat kararına dönüşebilmiştir. Karşı oy yazısındaki iddia doğru ise, yâni delilsiz mahkûmiyet kararları verilmişse, bu kararlar “adâlet ve hukuk dersi” değil, ancak hukukun yok edildiği bir ortamda verilen “çağdaş siyaseten
katl” cezaları olmanın ötesinde bir şey ifâde etmezler.

Prof. Dr. Levent Köker, Hukuk ve Demokrasi’de yorumladı:

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.