İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, Karadeniz gezisinde Nagehan Alçı ve Ertuğrul Özkök’ün de aralarında bulunduğu bir grup gazeteciyle çektirdiği fotoğrafla ilgili tartışma sürüyor. Eleştirilere ikinci kez yanıt veren İmamoğlu, “Bu kardeşiniz için vız gelir tırıs gider. Hiç umurumda değil” dedi.
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamlarının 50. yıldönümü nedeniyle dün gece (6 Mayıs) İBB ile Deniz Gezmiş Bağımsızlık ve Özgürlük Vakfı tarafından Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda “Tam Bağımsız Türkiye Yolunda Denizlerin Sonsuzluğa Uzanışının 50. Yıldönümü Anma Etkinliği” düzenlendi. Etkinliğe, Gezi Parkı protestoları sırasında Eskişehir’de polis ve esnaf tarafından vurularak öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz ve ağabeyi Gürkan Korkmaz, CHP İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve eşi Dilek Kaya İmamoğlu, CHP İBB Meclisi Grup Başkanvekili Doğan Subaşı da katıldı.
Şair, yazar ve tiyatro oyuncusu Sunay Akın’ın sunduğu etkinlikte sanatçılar Cengiz Özkan, Hüseyin Turan, Yasemin Göksu, Bulutsuzluk Özlemi ve Moğollar konser verdi. Etkinlikte Deniz Gezmiş Bağımsızlık ve Özgürlük Vakfı tarafından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na plaket verildi. Kılıçdaroğlu adına plaketi CHP İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan ve Şemside Yener aldı.
“68 kuşağı hiç ölmedi, ölmeyecek”
Etkinlikte konuşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “68, bütün dünyada aslında toplumsal değişimlerin yaşanmasına neden olacak olayların başladığı bir yıl. 68 kuşağı, bu değişik isteği ile sokaklara çıktılar ve isteklerin ortaya cesurca koydular. Bu, özgürleşme ve özgür düşüncenin ifade edilme arzusuydu. Seslerini de büyük bir başarı ile tüm dünyaya duyurdular. İşte bu kuşağın ülkemizdeki en önemli temsilcilerinin bir kısmı burada, bir kısmı hayatını kaybetti ama ne yazık ki Denizler, Yusuflar, Hüseyinler hiç olmayacak, istenmeyecek, ülkemiz tarihine bir kara leke olarak büyük bir haksızlıkla hayatına mal oldu. Ama şöyle bir özelliği var Denizlerin, Yusufların, Hüseyinlerin nezdinde 68 kuşağı hiç ölmedi, ölmeyecek” dedi.
“İntikamı değil, helalleşmeyi mutlaka öne çıkartmalıyız”
68 kuşağının en büyük mücadelesini küresel emperyalizme karşı verdiğini, 1 Kasım 1968’de Samsun’dan Ankara’ya düzenlenen “Tam bağımsız Türkiye için Mustafa Kemal yürüyüşü”nün Türkiye sol tarihi açısından önemli bir milat olduğunu söyleyen İmamoğlu, şöyle devam etti:
“Bugün Türkiye’de sol düşüncenin yolculuğunu 68 kuşağının talep ve mücadelesini anlamadan takip etmek mümkün değildir. Tarihe baktığımızda hemen her dönem gençlerin değişime öncülük ettiğini, mevcut sisteme dair yanlışlıkları ortaya koyma konusunda cesaretle kendilerini ifade ettiklerini yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz. Ne yazık ki süreç, ülkemizdeki yıkıcı etkisini halen hissettiğimiz 12 Mart 1971’deki askeri darbe ile sonuçlandı. Askeri darbe sonrasında; Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan vicdanları daima derinden rahatsız edecek kararla cezalandırıldılar. Bunda intikam alma duygusunun, aklın, mantığın ve vicdanın önüne geçmesi etkili oldu.
Çok yakın geçmişte yaşanan bu olaylar, toplamsal kutuplaşmanın, ayrışmanın ne kadar zararlı olduğunu her zaman hatırlatmalı, zihnimizden asla çıkartmamalıyız. Bu vatanın, sorumluluk sahibi her ferdi kutuplaşma değil, barışma adına mesajları vermekte cesur davranmalı. Kutuplaşmadan beslenenlerin karşısında durup; karşı görüşten de olsa komşusuna, hemşehrisine, yurttaşına tanıdığı her insana daha sıkı sarılmalı. Hepimizin bu ülkenin iyiliğini istediğimizi asla unutmadan fikirlerimizi yarıştırabilmeliyiz. İntikamı değil, helalleşmeyi mutlaka öne çıkartmalıyız. Ülkemizi daha huzurlu yarınlara taşıyacak olan budur.”
“İtibarları iade edilmeli”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Gezi Parkı’nda yaşamını yitiren gençleri de anan İmamoğlu,”68 kuşağı başta olmak üzere gerçekten böylesi gençlik hareketleri ile helalleşmenin de bu isimlerin itibarlarının iade edilmesinin memleketimiz adına önemli bir borç olduğunu düşünüyorum. Mutlaka, bu yapılmalı. 1972, 6 Mayıs. Ne yazık ki üç genç fidan hayatını kaybediyor. Henüz ben bir yaşını doldurmamışım. Bugün dünyanın ve ülkemizin en büyük kentinin belediye başkanıyım. Ben hüzünle ve aynı sloganları atarak, aynı mesajları vererek bir daha Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını anmak istemiyorum. Onların ortaya koyduğu tam bağımsız Türkiye ideallerinin gerçekleştiği bir ortamda, salonların hıncahınç dolduğu ve onların ideallerinin gerçek olduğu bir ortamda gülümsemeyle, umutla, ümitle; Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını anmak istiyorum. Hem İstanbul’da hem Türkiye’de” dedi.
Fotoğraf yanıtı: “Hiç umurumda değil”
Konuşmasının sonunda Karadeniz gezisinde Nagehan Alçı ve Ertuğrul Özkök’ün de aralarında bulunduğu bir grup gazeteciyle çektirdiği fotoğrafla ilgili eleştirilere ikinci kez yanıt veren İmamoğlu, şunları söyledi: “Hiçbir yerde farklı bir dilim olmayacak, hangi salonda olursa olsun. Dolayısıyla, bir fotoğraf üzerinden kurban etmeye çalışan insanlar olabilir, benimle aynı şeyi düşündüğünü, aynı şeyleri inandığını söyleyen ne yazık ki anlık hırslarına yenilmiş insanlar olabilir ya da bir takımın renkleri üzerinden ayrıştırma gayreti içinde olanlar olabilir. Başkalarının değirmenine su taşıdıklarının farkında olmayanlar da olabilir bunun içinde, farkında olup yapanlar da olabilir. Ama bu kardeşiniz için vız gelir tırıs gider. Hiç umurumda değil. Dolayıyla, ben şunun için bunu söylüyorum: bu kadar büyük idealleri, bu kadar büyük olayları konuşurken bu heyecanla konuşurken, tartışırken küçük detaylar üzerinden davayı, o davayı güden insanları ya da başka dostumuzun başına gelebilir fark etmez. ‘Ya bu insan ne yapmak istedi, ne istiyor’u anlamadan, anlamaya çalışmadan bu tarz girişimleri yapanları akıllı olmaya davet ediyorum. Başka hiçbir davetim yok. Akıllı olmaya davet ediyorum.
Çünkü, bizim başarmaktan başka şansımız yok. Benim canciğer yol arkadaşım Tayfun, Silivri’de 18 yıl hapis cezası almış yatıyorken, onunla beraber diğer arkadaşları da 18 yıl vatanını sevmekten, mesleğini yapmaktan başka hayatında başka ideali olmayan bu kardeşimin bu hukuksuzluğa uğradığı bir haftada, bir fotoğraf üzerinden, bir takımın renkleri üzerinden kavram üretmeye çalışanların aklını, şaşarak izliyorum. “