Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Doğa Üründül yazdı: Pahalı transferler ve yüksek maaşlı oyuncular başarıyı getiriyor mu?

Liglerin kapanmasıyla birlikte taraftarları bir heyecan sarar. Yeninin verdiği heyecan… Rus edebiyatçı Tolstoy’un bir sözündeki gibi: “Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar. Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir…” Bizim köye geleceklerde seviye giderek düşüyor fakat bu durum bir çıkış fırsatını da yaratıyor.

Bizim ligde ve Avrupa’nın büyük liglerinde son yıllarda yapılan astronomik transferlerin hiçbiri tutmadı. Neymar-222 milyon euro, Kylian Mbappe-180 milyon euro, Ousmane Dembele-140 milyon euro, Philippe Coutinho-135 milyon euro, Joao Felix-127 milyon euro… liste uzayıp gidiyor. Yerel lige bakarsak, son yıllardaki en pahalı transferlerde Daniel Guiza-14 milyon euro, Mbaye Diagne-13 milyon euro, Emmanuel Emmenike-12 milyon euro olarak göze çarpıyor. Bu transferlerden Emmenike’nin Fenerbahçe şampiyonluğundaki bir sezonluk rolü dışında başarılı olan yok. Avrupa’nın devlerinde de durum çok farklı değil. Neymar ve Mbappe transferinin esas amacı UEFA Şampiyonlar Ligi’ni kazanabilmekti. Halen bunu başaramadılar. Hatta en son Mbappe’ye kulübün anahtarını teslim ettikleri bir sözleşme imzaladılar.

Taraftarlar, takım muhabirleri hatta televizyon kanalları bile transferin şampiyonu kim olacak sorusuna cevap arıyor. Sadece bizim ligimize özel değil, tüketim çılgınlığının en net yansımalarından birini futbolda görmek mümkün. Manchester City taraftarı da, Göztepe taraftarı da, Bate Borisov taraftarı da yeni oyuncuların takıma katılmasını bekliyor. Büyük bir transfer obezitesi var. Genellikle de beklentileri karşılayamayan oyuncular en yukarıdaki seviyelerden düşe düşe daha alt kademe liglere geliyor.

Real Madrid’in bu sezon Şampiyonlar Ligi ve LaLiga kazanan kadrosunda genç yıldız Camavinga dışında bonservis bedeli ödenmiş bir isim yoktu. En önemli transferler aslında içerdeki düzenin sağlanmasıyla oluyor. Beşiktaş, geçen yıla Michy Batshuayi, Miralem Pjanic ve Alex Teixeira gibi yıldızların takıma eklenmesiyle başladı. Sene sonunda stoperde Necip Uysal, sol bekte Rıdvan Yılmaz’ın performansından medet umar hale geldiler. Yıldız transferler, etrafındaki gezegenlerin doğu dizilişiyle maksimum katkı sağlayabiliyor. Modern futbolda, tek bir oyuncunun başlatacağı değişimin etkisi çok düşük. Messi’ye bakalım, Paris Saint-Germain’e transfer olduğunda herkes Fransız ekibini UEFA Şampiyonlar Ligi’nde en tepeye yazdı. Fakat sene sonunda Ligue 1’de yılın 11’ine bile giremeyen bir Messi vardı. Mbappe-Neymar-Messi üçlüsü ile gol yollarında çözüm üretebilirsin fakat onları taşıması gereken orta saha esas omurgayı oluşturuyor.

Takımlarımızın hiçbiri bu tarz yıldız bir transfere hazır yapıda değil. Zaten para da yok… İşte bu noktada bir çıkış yolu var. Altyapıya methiyeler düzmeye başlamayacağım. Biz daha altyapı hocalarının maaşını açlık sınırında tutuyoruz ve onlara ülke futbolunun geleceğini emanet ediyoruz. O kısmı atlayalım…

Öncelikle kendimizle yüzleşmenin zamanı geldi. Türkiye içindeki kulüpler için UEFA Şampiyonlar Ligi’nde başarı hayal, Avrupa Ligi ve Konferans Ligi’nde başarı daha gerçekçi bir hedef. Transferlerde de Trabzonspor’un iki yıldır yaptığı gibi Sörloth arkasından Cornelius bize bir şeyler anlatıyor. İskandinav oyuncuların genellikle stabil performanslar verdiğini söyleyebiliriz. O pazara hakimiyet elbette çok zor çünkü Avrupa’nın devleri kafasını azıcık gösteren her oyuncuyu bünyelerine katıp, sağa-sola kiralık gönderiyor. Diğer bir cevherde Türki Cumhuriyetler ve Balkanlar. Özellikle Balkan futbolunda yıldızlaşma ihtimali olan her futbolcunun bir durağının Türkiye olması gerekiyor. Farkındayım bu dediğim için sabırlı olmayı ve sporcuyu işlemenin öneminin. Lakin dibi gören Türk futbolunda başka çıkış yolu bulmak çok zor.

Sezon başındaki verilerle yıllık maaşlara bakarsak, Galatasaray’ın maaş bütçesi 280 milyon lirayken, Fenerbahçe’nin 330 milyon lira ve Beşiktaş’ın 356 milyon lira. Bu sayıları şu anki euro kuruna çevirdiğimizde (1 euro= 18 lira), sarı-kırmızılar 16 milyon euro, sarı-lacivertliler 19 milyon euro ve siyah-beyazlılar da 20 milyon euro toplam yıllık maaş ödemesi yaptı. Peki Serie A’nın orta sıralarında mücadele eden Bologna’yı ele alırsak, yıllık 32 milyon euro ödeme yapacağını görebiliriz. Hatta LaLiga’dan düşen Levante’nin yıllık maaş ödemesi 22 milyon euro. Bizim “büyük” diye adlandırdığımız kulüpler, İtalya’nın orta sıraları hatta İspanya’nın düşen takımlarının bütçelerinin bile altına düştü. Beşiktaş’ın altyapısında çıkan Rıdvan Yılmaz’ın Frankfurt için konuşulan bonservis ücreti veya özel bir sezon geçiren ve geleceğinin çok parlak olduğu uzaydan bile gözüken Kim Min-Jae için konuşulan miktarlar da bizim için astronomik, Avrupa’nın orta sıra, hatta düşme potasındaki takımları için çerez parası olmuş durumda.

Kiralık oyunculara yöneldiğimizde ise oyuncunun aidiyet duygusundaki eksik, doğal olarak bir yıl sonra başka kulübe gidecek olması müsabakalarda kendisini sakınmasına sebep olabiliyor. Şimdi gelelim elimizdeki esas fırsata. Kasım-Aralık ayında oynanacak 2022 Katar Dünya Kupası’na katılacak 32 ülke içinde devleri çıkarırsak eğer, sürpriz galibiyet veya gruptan çıkabilecek Tunus, Japonya, Kosta Rika, Kanada gibi ülkelerin futbolcularını Türkiye’ye getirmek karlı bir yatırım olabilir. Bir futbolcunun en büyük motivasyonlarından biri Dünya Kupası’nda forma giymektir ve vereceği performansla da sonraki transferlerinin kapısını açabilir.

Kısacası Türkiye Süper Ligi’nin, Katar Futbol Ligi gibi yaşlıların emeklilik ikramiyesi için geleceği ligdense kendini gösterememiş, beklenen sıçramayı yapamamış yetenekleri çeken bir cazibe merkezi olması gerekiyor. Fenerbahçe’nin halen yaşı geçmemiş olan 27 yaşındaki Bruma transferi ve Beşiktaş’ın Wout Weghorst’a yönelmesi çok doğru hamleler. Bruma eğer sezonu harika açarsa Portekiz Milli Takımı’nı tekrar zorlayabilir. Anlattıklarımın en güzel örneği Mario Gomez’in Beşiktaş’a transferidir. 2016 Avrupa Şampiyonası’ndan önceki sezon 2015’te siyah-beyazlılara imza atan oyuncunun en büyük hedefi; net bir santraforu olmayan Alman Milli Takımı’nın tekrar radarına girebilmekti. Gomez, gösterdiği performansla, 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda ülkesinin formasını terletebildi. Bu tarz transferlerin çoğalması ülke futbolunu da ileri taşıyacaktır.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.