Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Açık Oturum (353):  İktidarın Öcalan kartı ne getirir, ne götürür?

353’üncü Medyascope Açık Oturumu’nda Edgar Şar, konukları HDP İstanbul İl Eş Başkanı İlknur Birol, Gelecek Partisi Kurucular Kurulu Üyesi Bahadır Kurbanoğlu ve Barış Vakfı Yöneticisi Hakan Tahmaz ile Öcalan’ın uzun bir süre sonrasında ailesiyle görüşmesine izin verilmesi spekülasyonları üzerinden iktidarın seçimler sebebiyle Öcalan’ı kullanma ihtimalini ve bunun olası getiri ve götürülerini konuştu. 

“Türkiye’de Kürt meselesiyle ilgili bir meselede Öcalan’ın adı zikredilmeden bir tartışma yapmak mümkün değil”

HDP İstanbul İl Eş Başkanı İlknur Birol, Türkiye’de Kürt meselesiyle ilgili bir meselede Abdullah Öcalan’ın adı zikredilmeden bir tartışma yapmanın mümkün olmadığını söylüyor: “Biz askeri yolların dışında bu meselenin demokratik olarak çözülmesini istiyoruz ve bu sürece katkıda bulunabilecek her figürün de önünün açılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu iktidar, Kürt meselesini sürekli kendi özel gündemiyle ele aldığını biliyoruz. Bu kabul edilebilir bir şey değil, ülkenin geleceği için de doğru değil. İmralı’da uygulanan tecritin anti-demokratik ve hukuk dışı olduğunu düşünüyoruz ve bunu defalarca ifade ettik. Bunun ülkedeki demokrasiye nefes aldıracağını düşünüyoruz. Fakat bu konunun bir oy alma meselesi olarak değerlendirilmesini de doğru bulmuyoruz.”

“Demirtaş – Öcalan arasında iktidarın kullandığı ‘hesap verme’ söyleminin, arzu ettikleri bir yarılmaya yol açamayacak, magazinel bir bakış olduğunu düşünüyoruz. Demirtaş ve Öcalan’ın Kürt halkı nezdindeki önemleri sebebiyle karşı karşıya getirilmeye çalışılması, HDP içi bir tartışma yaratmayı amaçlıyor ancak bu konuda başarılı olunamıyor. Bizim mücadelemiz, gerek iktidar gerek muhalefet nezdinde Kürt meselenin araçsal bir noktadan çıkarılmasıdır.” 

“İktidarın başlattığı tartışma Kürtlerin DEVA, Gelecek partilerine gitmesini engellemeyi hedefliyor”

Gelecek Partisi Kurucular Kurulu Üyesi Bahadır Kurbanoğlu ise Kürt meselesinin çok geniş bir mesele olduğunu söyleyerek sözlerine başladı: “Sadece bir siyasi partinin ilgi alanına girebilecek bir konu olmadığı gibi, artık Türkiye’nin sınırlarını aşan, bölgesel bir mesele haline geldiğini görmek lazım. Fakat meselenin çetrefilliği, onu belli oranlarda kullanışlı hale de getiriyor. Bugünkü iktidar yaptığı her şeyde mış gibi yapıyor. Dolayısıyla bu yapılanlar da son dönemdeki sıkışmışlıkla ilgili. Öcalan kartı da Erdoğan’ın elindeki bir koz. Bu sebeple bugün sahici bir şeyden bahsetmiyoruz, bu tartışmaların Kürtler ya da seçmen açısından inandırıcı olmadığını; bu olanlar gündelik ve pragmatik bir tartışmadan ibaret ve amaç muhafazakar Kürtlerin DEVA, Gelecek partilerine gitmesini engellemek ve HDP’de de mümkünse bir iç karışıklık çıkarılmak istendiğini düşünüyorum.” 

“Kürt siyasi hareketi dendiğinde, HDP, Demirtaş, Öcalan, Kandil hepsi aynı potada ele alınıyor. Eğer Türkiye’nin kapsayıcılık ve demokrasi meselesi üzerinden konuyu ele alacaksak, o zaman sadece iktidarın kötülükleri üzerinden değil PKK’nın yaptıklarını hesaba katarak ilerlemek durumundayız. Demirtaş ve HDP’nin içinde bir kesim daha Türkiyeli bir perspektife sahipken, her grubun içinde kendisiyle yüzleşmesi gereken, ideolojik angajmanlara yenik düşen kesimler de var. Gerçek bir değişim için tüm grupların bu yüzleşmeyi yapması lazım.”

“Çözüm süreci tecrübesinden dersler alınmadan bugün herhangi bir tartışma çok sağlıklı olmaz”

Barış Vakfı Yöneticisi Hakan Tahmaz da Türkiye’nin 2009-2015 arasında yaşadığı Kürt meselesinin çözümü tecrübesinden dersler alınmadan bugün herhangi bir tartışma yapmanın çok sağlıklı olmayacağını söylüyor: “Nitekim bugünkü iktidarın sahip olduğu araçsal yaklaşım, sorunun çözümü açısından hiçbir fayda getirmeyecektir. Bunu hem bizim hem de dünyadaki diğer örneklerin tecrübeleri gösteriyor. Bugünkü tartışmanın yapılış şekli, çözüm bekleyenleri de hayal kırıklığına ve umutsuzluğa sevk ediyor.” 

“Demirtaş’ın ‘Türkiyeli’ bir siyaset yaptığı, Öcalan’ın ise buna karşı olduğu doğru değil”

“Demirtaş ve Öcalan arasında bir takım politik ayrılıkların olması yeni bir şey değil. Sonuçta biri HDP içi, legal siyaset yapıyor, diğeri ise bir örgüt üzerinden bölgesel bir temsil iddiasında. Bu yeni bir şey değil. Ancak bunun üzerinden hareket içinde bir ayrılık yaratılma beklentisi çok gerçekçi değil. Eğer bu olacak olsaydı son 20 yılda olurdu. Bunlar Kürt meselesinde çözüm bekleyen kesimleri oyalamak, hayal kırıklığı yaratmak dışında pek bir şey yapmıyor. Demirtaş’ın “Türkiyeli” bir siyaset yaptığı, Öcalan’ın ise buna karşı olduğu doğru değil. Zira “Türkiyelileşme” kavramı ve HDP projesi zaten Öcalan’a ait.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.