Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Cumartesi Anneleri 901. haftasında: “Demokratik, özgür, eşitlikçi ve adil bir Türkiye talep eden herkesi Cumartesi Anneleri nezdinde barışçıl toplanma hakkını savunmaya davet ediyoruz”

Cumartesi Anneleri, geçen hafta Galatasaray Meydanı’na çıkmak istemeleri üzerine 16 kişinin gözaltına alınmasının ardından 901. haftalarında da sosyal medya hesapları üzerinden açıklama yaptı. Ortak açıklamayı okuyan gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in ablası İkbal Eren, “Demokratik, özgür, eşitlikçi ve adil bir Türkiye talep eden herkesi Cumartesi Anneleri nezdinde barışçıl toplanma hakkını savunmaya davet ediyoruz. Başta barolar olmak üzere, hukuk örgütlenmelerini göreve çağırıyoruz. İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi, ihlallerin önlenmesi amacıyla faaliyet yürüttüğü iddia edilen ulusal koruma mekanizmalarını göreve çağırıyoruz. Talebimiz açık ve net: Devlet şiddetinin bir yönetme biçimi olmaktan çıktığı bir Türkiye istiyoruz” dedi.

“Gözaltında kaybetmelerin tarihini Galatasaray’da yazdık”

901 haftadır tüm baskı ve engellemelere karşı hakikat ve adalet talebinde ısrar ettiklerini dile getiren İkbal Eren, “Devletin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınarak kaybedilen insanlarımız için sürdürdüğümüz hakikat ve adalet arayışımızın 901. haftasındayız. İnsanlar görüşlerini ifade etmek için düzenledikleri toplanma ve gösterilerde mekân yerini ve zamanını serbestçe seçme hakkına sahiptir. Çünkü mekân seçimi, toplantı ve gösteri hakkının ayrılmaz bir parçasıdır. Biz, gözaltında kaybedilenlerin aileleri ve gözaltında kaybetmelere dikkat çeken insan hakları savunucuları olarak ‘Kayıplarımız nerede?’ diye sormak için Galatasaray’ı seçtik. 699 hafta boyunca oturduğumuz Galatasaray’ı kayıplar mücadelemizin bir parçasına dönüştürdük. Gözaltında kaybetmelerin tarihini Galatasaray’da yazdık. Bu yüzden hak karşıtı, özgürlük karşıtı iktidarların düşmanca tavırları ile karşı karşıya kaldık” dedi.

“Sözümüzü söylemeye, meşru taleplerimizde ısrar etmeye devam edeceğiz”

Şiddet ve baskı politikaları ile susturulmak istendiklerini vurgulayan Eren, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mücadelemizi sekteye uğratmak istediler. Ama biz her seferinde sözümüzü söylemenin bir yolunu bulduk. Devletin barışçıl toplantıları kolaylaştırma ve koruma yükümlülüğü olmasına rağmen Beyoğlu Kaymakamlığı’nın anayasayı yok sayan, keyfi kararları ile Galatasaray’a çıkışımız yasaklanıyor. İdare kendisini bağlayan yasalara karşı hile yaparak dört yıldır barışçıl toplanma hakkımızı engelliyor. Hukuk bize karşı bir yıldırma aracı olarak kullanılıyor. Anayasa yok sayılarak temel hak ve özgürlüklerimizi kullanmamız engelleniyor. Yaşanan keyfiyet karşısında, hukuk fakültelerinden, bu fakültelerin insan hakları merkezlerinden, anayasa kürsülerinden ses çıkmıyor. Haklarımıza işlerlik kazandırmakla görevli barolardan, hep yanımızda olan istisnalar dışında ses çıkmıyor. Baroların üst yapılanması Türkiye Barolar Birliği’nden ses çıkmıyor. Unutmayalım ki barışçıl toplanma hakkı demokrasilerin ölçüsüdür. Bu hakkın engellendiği yerde hukuktan, demokrasiden söz edilemez. Yurttaşlık alanının ağır bir tahdit altında olduğu bir ülkede hukuk güvenliğinden bahsedilemez. Biz iktidarın tüm engellemelerine karşı sözümüzü söylemeye, meşru taleplerimizde ısrar etmeye devam edeceğiz. Bunu yalnız gözaltında kaybedilen sevdiklerimize karşı duyduğumuz sorumluluğun ifadesi olarak değil, ülkemize karşı sorumluluğumuzun bir parçası olarak da yapacağız.

Barolara ve hukuk örgütlerine çağrı

“901. haftamızda demokratik, özgür, eşitlikçi ve adil bir Türkiye talep eden herkesi Cumartesi Anneleri nezdinde barışçıl toplanma hakkını savunmaya davet ediyoruz” diyen Eren, şu çağrıyı yaptı: “Başta barolar olmak üzere, hukuk örgütlenmelerini göreve çağırıyoruz.  İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi, ihlallerin önlenmesi amacıyla faaliyet yürüttüğü iddia edilen ulusal koruma mekanizmalarını göreve çağırıyoruz. Talebimiz açık ve net: Devlet şiddetinin bir yönetme biçimi olmaktan çıktığı bir Türkiye istiyoruz. Gözaltında kaybedilen insanlarımızın akıbetlerinin açığa çıkartılacağı, fail ve sorumlulardan adil bir yargı önünde hesap sorulacağı, gözaltında kaybetmelerin bir daha asla yaşanmayacağı demokratik bir Türkiye istiyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 202 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.