Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Doğa Üründül yazdı: “Politik doğruculuk” soslu “SJW” akımı sporculara zarar veriyor

SJW yani Social Justice Warrior tabirini duymuşsunuzdur. Türkçesi için “Sosyal Hak Savunucuları” diyebiliriz. Toplumun belli kesimleri tarafından dışlanan, kötü davranışa maruz kalan ve hatta şiddet gören kişi, kurum veya kuruluşları savunan kişilere internet jargonunda kısaca SJW deniyor.

Teoride güçsüzün yanında hak arayışı içinde olan kişiler için kullanılan genel bir terim. Fakat bunun “politik doğruculuk” ile birleşmiş hali, toplu linç girişimlerine sebebiyet veriyor. Politik doğruculuk için de “inanıp/inanmamasından bağımsız olarak bir düşünceyi sırf doğru kabul gördüğü için savunmak” denilebilir. Peki ya sporda, “politik doğruculuk” soslu “SJW” tehlikesinin farkında mısınız?

Örnekler üzerinden gitmekte fayda var. Lewis Hamilton, motor sporlarının en büyük organizasyonu 50 yıldan fazladır devam eden Formula 1’in en başarılı siyah pilotu. Formula 1’de yedi kez ile en çok şampiyon olan iki yarışçıdan biri. Diğeri de Michael Schumacher. Yarışan efsane desek yeridir. Özellikle ırkçılığı ile nam salmış Büyük Britanya’dan zorluklara rağmen çıkması takdire şayan. Eminim ki sporcu emekli olduğunda ESPN, Netflix, Amazon Prime, Disney+ mutlu sonlu bu hikâyenin belgeselini, dizisini, filmini yapacaktır.

Lewis Hamilton da doğal olarak ırkçılık karşıtlığının motor sporlarındaki simge ismi. 2014’te polis tarafından, Afro-Amerikan kökenli 17 yaşındaki Trayvon Martin’in öldürülmesiyle 2013’ten sonra tekrar başlayan “Black Lives Matter” (Siyahların Yaşamları Değerlidir) akımına, Lewis Hamilton da katıldı. Amerikan Profesyonel Futbol Ligi (NFL) takımlarından San Francisco 49ers oyuncusu Colin Kaepernick’in, Amerikan ulusal marşı sırasında diz çökmesi de bu hareketin simgelerinden biri oldu. İngiliz pilot da Formula 1 pilotlarıyla, yarış öncesi yapılan seremonide diz çökerek protestolara katıldı. Şu ana kadar anlattıklarımda en ufak bir problem yok. Olması gereken zaten herkesin ırkçılığa karşı tepki göstermesi.

Pistteki protestoya yedi pilot katılmadı. Charlec Leclerc, Max Verstappen, Carlos Sainz, Daniil Kvyat, Antonio Giovinazzi, Kevin Magnussen ve Kimi Raikkonen diz çökmeyen pilotlardı. Yedi pilot diz çökmedikleri için önce eleştirildi, sonra hakarete uğramaya başladılar ve en son da “ırkçı sporcular” olarak yaftalandılar. Bakın bu işte büyük problem. İnsanlar ırkçılığa karşı aynı tepkiyi vermek istemeyebilir. Dizlerin üstüne çökme fikri hoşlarına gitmemiş olabilir. Bu onları ırkçı yapmaz!

Son günlerde Real Madrid kulübünün LGBTI+ haftasında renklerini gökkuşağı yapmadığı için UEFA tarafından cezalandırılacağı üzerine bir haber dolaşıyor. Açıkçası pek inandırıcı gelmedi fakat içinde bulunduğumuz dönem için çok da şaşırtmaz. Doğrudur, yanlıştır ileride anlaşılacak habere göre destek veren kulüpler arasında yer alan Katar Emiri Tamim bin Hamad Al Thani’nin sahibi olduğu Paris Saint-Germain lig maçına LGBTI+ sembolü haline gelen gökkuşağı renklerindeki forma numaraları ile çıktı. Katar Emiri LGBTI+ destekliyor diyebilir miyiz? Hayır… Katar’da LGBTI+ iseniz eğer 3 yıl hapis veya idam cezasına çarptırılıyorsunuz. FIFA’nın 2022 Dünya Kupası nerede yapılacak? Katar’da… Adama sormazlar mı “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” diye. Çılgın reklam ajansları tarafından yönetilen ve bir ülkenin spor ile aklanmasına (sportswashing) çalışılan Katar Emiri’nin takımı PSG, gökkuşağı renginde sırt numaraları çıkınca LGBTI+’a destek vermiş oluyor.

Takımın futbolcusu Idrissa Gueye bu tarz bir forma ile müsabakaya çıkmak istemedi. Sporda homofobiyle mücadele eden Fransız derneği Rouge Direct de Ligue 1 ve PSG yönetiminin Gueye’nin maça çıkmak istememesinin nedenini araştırmasını istedi. Rouge Direct’in sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda “Homofobi bir fikir değil, suçtur. LFP ve PSG, Gueye’den kendisini çok hızlı bir şekilde açıklamasını istemeli. Gerekirse cezalandırılmalı” ifadeleri yer aldı. Ayakta durmayı tercih eden Formula 1 pilotları ırkçıysa, formayı giymeyi reddeden Idrissa Gueye de homofobiktir (!).

“Sosyal Hak Savunucuları”, aynı şekilde tepki vermeyen, mücadelelerini farklı şekilde veren veya herhangi bir konuda fikrini beyan etmek istemeyen sporcuları sert bir şekilde eleştirip toplumun önüne atıyor. Kendileri aslında haklı bir tepki göstermek isterken, aynı şekilde tepki vermek istemeyenlere sert bir şekilde baskı kuruyor. Bu durumda, toplu bir histeri krizinin ardından, kişinin düşünce özgürlüğü gözetilmeden, linçlenme boyutlarına ulaşan tepkilere yol açıyor. Ekşisözlük’te şöyle bir girdi gördüm ve açıkçası durumu çok güzel özetliyor.

“Aktivistlerle farklarını çok güzel ifade eden bir şey okumuştum.

Aktivist: Aa bakın, bu binada tekerlekli sandalye için rampa yok. Hadi bir rampa inşa edelim.

SJW: Hadi merdivenleri kullanan insanlara eziyet edelim ve sırf bacakları olduğu için kötü hissettirelim.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.